TÜSİAD Teknoloji, İnovasyon ve Bilgi Toplumu Komisyonu altında faaliyet gösteren Bilişim ve Telekomünikasyon Çalışma Grubu'nun çalışmaları çerçevesinde TÜSIAD-TBV ortak yayını olarak Dr. Murat Volkan Dülger ve Yasin Beceni tarafından hazırlanan rapor, Türkiye'de alınan yargı kararları çerçevesinde uygulanan internet sitelerine erişiminin engellenmesi konusunu hukuki incelemeye tabi tutmayı amaçlıyor. 

Raporda, “İnternet sitelerine bireylerin erişiminin engellenmesi kararları; Anayasa yargısına, ceza muhakemesi usulüne, hukuk usulü muhakemesine ya da Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olabilir. Bu durumda verilen karar hukuka aykırı olacaktır. Verilen kararın hukuki niteliğine göre nihai bir karar olması durumunda karara karşı temyiz yoluna, ihtiyati tedbir ya da koruma tedbiri kararı olması durumunda itiraz yoluna, iç hukukun tüketilmesi ve diğer şartların gerçekleşmesi durumunda ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurulabilecektir” denildi. 

Temyizin en önemli şartlarından birisinin, temyize ancak davanın taraflarının başvurabilmesi olduğu vurgulanan raporda, internet sitelerine erişimin engellenmesinde hem içeriği erişime engellenen kişi hem de o içeriğe ulaşamayan kullanıcıların özgürlüğünün sınırlandırıldığı, ancak hukuktaki düzenlemelerin, içeriğe ulaşamayan kullanıcıların davanın tarafı olmasına izin vermediği bildirildi. 

“Erişimin engellenmesinde ancak sunduğu içerik erişime engellenen kişi taraf olabilmekte, bu sebeple de temyiz yoluna ancak bu kişi ya da kişiler başvurabilmektedir” denilen raporda, hukukun, Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmeler dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) bireysel başvuruyu kabul ettiği, AİHM'e başvuru için bazı ön şartlar bulunduğu, bu ön şartlardan birisinin de iç hukuk yollarının tüketilmesi olduğu kaydedildi.

KARARLAR BÜYÜK ORANDA İHTİYATİ TEDBİR YA DA KORUMA TEDBİRİ KARARI
Raporda, Türkiye'de internet sitelerine erişimin engellenmesi kararlarının büyük oranda ihtiyati tedbir ya da koruma tedbiri kararı ile verildiği belirtilerek, “İhtiyati tedbir ve koruma tedbiri kararları nihai karar değildirler ve bu kararlar açısından temyiz değil, itiraz mekanizması söz konusu olmaktadır. Temyiz gibi, ihtiyati tedbir ve koruma tedbiri kararlarına itiraz da ancak içeriği erişime engellenen kişi tarafından yapılabilmekte, kullanıcılar, temel hak ve özgürlükleri sınırlansa dahi, taraf olmadıkları için, ihtiyati tedbir ve koruma tedbiri kararlarına karşı itiraz edememektedirler” denildi. 

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un, “koruma tedbiri olarak verilen erişimin engellenmesine ilişkin karara 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir” hükmünü içerdiği hatırlatılan raporda, şu görüşlere yer verildi:
“İhtiyati tedbir kararına itiraz ise tedbir talebini vermiş olan mahkemeye, eğer itirazdan önce esas hakkında dava açılmış ise de davaya bakan mahkemeye yapılmaktadır. Mahkeme, itirazı haklı görerek ihtiyati tedbir kararını değiştirebilmekte, kaldırabilmekte ya da haksız görerek itirazın reddine karar verebilmektedir. 

Mahkemenin ihtiyati tedbirle ilgili verdiği bu kararlara karşı temyiz yoluna gidilememektedir. Bu düzenleme ise itirazın yapılmasıyla iç hukuk yollarının tüketilmesi anlamına gelmekte ve AİHM'e başvuru için gerekli şartın oluşmasına yol açmaktadır. Bu başvuruların yapılması neticesinde ülkemiz aleyhine çıkması olası bulunan ihlal kararları ise hem ülkemizin insan hakları notunu olumsuz yönde etkilemekte hem de iç hukukumuzda kolaylıkla çözülebilecek sorunların yurt dışına taşınması suretiyle ülkemizin siyasi itibarını da olumsuz yönde etkilemektedir.” (AA)