İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi’nin aylık yayın organı olan “Aydınlanma Hareketi” adlı gazetenin “İmam yetiştirmeyen imam hatipler kapatılsın” manşetli ilk sayısına soruşturma başlattı.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, Kadıköy Emniyet Müdürlüğü’ne yazdığı yazıda, “Aydınlanma Hareketi” adlı aylık gazetenin ilk sayısı hakkında, “Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılıklarına göre alenen aşağılama” suçlamasıya soruşturma başlatıldığını belirtti.

“Aydınlanma Hareketi” adlı yayının sorumlu yazı işleri müdürü ve manşette yer alan yazıyı yazanın kimliğinin tespit edilerek savunmasının alınmasını isteyen Savcılık, zorunlu dava açma süresinin gözetilerek bir an önce Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini talep etti.

ÇORUM POLİSİ VE SAVCILIK, AYDINLANMA HAREKETİ’NDEN RAHATSIZ OLDU

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlatmasına neden  olan olay ise şöyle gelişti:  1 Nisan 2016 günü Çorum Bahabey Caddesi üzerinde “Aydınlanma Hareketi” adlı gazetenin tanıtım ve dağıtımını gerçekleştiren üç kişiye Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri müdahale etti. “İmam hatipler kapatılsın” manşetinden rahatsız olan polis, bu gazetenin ve manşetin suç olabileceğini düşünerek tutanak tuttu. Güvenlik Şube Müdürü, tutanağı “tetkik ve gereğini arz ederim” diyerek Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı da, gazetenin yayın yeri İstanbul olduğu için İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.

TCK 216’NCI MADDE NE DİYOR?

Türk Ceza Yasası’nın 216’ncı maddesinde şöyle deniyor:

MADDE 216 – (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

AYDINLANMA HAREKETİ’NİN İLK ÇAĞRICILARI NE DEDİ?

“BU SORUŞTURMA HÜKÜMSÜZDÜR, ÇÜNKÜ HUKUKİ DEĞİLDİR”

Enver Aysever: O atılan manşet, yüzde 100 ifade özgürlüğüne dahildir. Eğer bir kimse ‘Ben dindar nesil istiyorum’ deme hürriyetine sahipse ya da bir Meclis Başkanı ‘Laikliklik anayasada olmasın’ diyorsa, bunların hepsi nasıl ifade özgürlüğüne dahilse, bunların tam zıddını söyemek de ifade özgürlüğüne dahildir. Biz ‘İmam hatipler kapatılsın’ derken, biz Türkiye’de cumhuriyetçi, laik, bilimsel, demokratik bir eğitim istediğimizi, dinin ölçütlerinin değil bilimin ölçütlerinin geçerli olduğu bir eğitim istediğimizi söylüyoruz. Dolayısıyla bu soruşturma hükümsüzdür. Başlatılan bu soruşturma hukuki değil siyasidir. Bu soruşturma hukuki değil siyasi olduğu için, biz de hukuki değil siyasi savunma yapacağız demektir. ‘İmam hatipler kapatılsın’ manşeti de durup dururken atılmış bir manşet değil. Eskiden imam hatipler bir mesleğin ihtiyaçları için vardı, şimdi herkesin imam hatipli olması isteniyor. Bu anlaşılır bir durum değil. Dün Bolu, Çanakkale ve Gültepe’de halk imam hatip istemiyoruz diye sokaklara çıktı. Dolayısıyla bu talepler sokağa çıkan herkes de bu suça ortak olmuş oluyor. Böyle bir suça ortak olmak övünç kaynağıdır. Yurdun dört bir yanında laiklik hassasiyet olan herkes Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi’nin doğal üyesidir. Bu soruşturmayı başlatan savcılar, hukuksuzluk yapmaktadırlar.

“DE FACTO BİR İSLAM REJİMİ VAR”

Hüseyin Aygün: Soruşturmayı başlatan savcı açısından mantıklı bir soruşturma. Çünkü Türkiye’de laik bir cumhuriyet artık yok. Bir islam cumhuriyeti var. Erdoğan bunu zaten açık açık söylüyor. Dolayısıyla dine, dinselleşmeye ve dinciliğe yönelik tüm eleştiriler, halkın dini duygularını aşağılamak olarak kodlanıyor. Şu an Türkiye’de cumhuriyet savcılığı makamı, bağımsız bir yargı da yok. De facto bir islam rejimi var. Dine, dinselliğe, dinciliğe ve dinsel şiddete yönelik bütün eleştiriler TCY 216’ncı madde kapsamına sokulabilir. Herke bu nednele çok rahat suçlanabilir. Öyle bir dönemden geçiyoruz. İmam hatiplerin kapatılması talebi Türkiye’nin her yerinde dile getiriliyor. Dün Bolu’da, İzmir Gültepe’de halk yürüyüşe geçti. Halk imam hatiplerin kapatılmasını istiyor. Ama savcılar da maalesef Tayyip Erdoğan’ın karanlık politikalarının savunuculuğunu yapıyorlar. Bize açılan soruşturmayı böyle yorumluyorum ben.

“BU SUÇUN HESABINI DA ONLARDAN SORACAĞIZ”

Kemal Okuyan: Savcılık eğer “İmam hatipler kapatılsın” talebini, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak”la suçluyorlarsa, şunu kabul etmiş oluyorlar: Birçok yerde insanları, öğrencileri zorla soktukları imam hatiplerin, dinsel bir zümreye ait okullar olduğunu kabul etmiş oluyorlar. Bu da onların suçudur. Bu suçun hesabını onlardan soracağız.

“BU SAVCI İMAM HATİPLERİN ADI KONULMAMIŞ DİN MERKEZİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR”

Barış Terkoğlu: Bu ülkede meslek liselerinin kapatılmasını söyleyen sermaye sahipleri oldu. Düz liselerin kapatılmasını savunup herkesin meslek lisesine gitmesini söyleyen sermaye sahipleri de oldu.  Bütün bunları hepimiz izledik. İmam hatipler de, bugün imam yetiştirmek kurulduğu iddia edilen meslek liseleri. Bu insanlar mezun olduktan sonra yaptıkları iş karşılığında maaş alıyorlar. Ancak bu soruşturmayı açan savcı görülüyor ki, imam hatiplerin bir okul değil, adı konuşmamış bir din merkezi olduğunu düşünüyor. İmam hatipler fetva makamı değil, dini otorite değil. Çocuklarını imam hatibe göndermeye, milyonlarca inana insan da var. Demek ki bu soruşturmayı açan savcı, yolu imam hatipten geçmeyenleri bu dinin mensubu da saymıyor. Eğer öyle olsaydı, imam hatiplerin kapatılması talebinin, dini aşağılamaya yönelik bir suç olduğunu düşünmezdi. Doğal olarak bu soruşturmanın kendisi, aslında derdi inanmak olan insanları rahatsız etmesi gerekir. Eğer derdi bu okullar aracılığıyla siyasi hesaplşamka rant sağlamaki tarikat-cemaat yuvalarını daha da büyütmek ise, bu savcı kendi hedefleri adına tutarlı bir iş yapıyor demektir.

“TAYYİBAN CUMHURİYETİNİN SAVCISI”

Orhan Gökdemir: Bir cumhuriyet savcısı, “İmam hatipler kapatılsın” cümlesine karşı soruşturma başlatmaktan utanmalıdır. Bir cumhuriyet savcısı ancak şeriat gelmişse böyle bir soruşturma başlatabilir. Eğer öyle bir değer varsa, biz de aşağılarız. Eğer bu soruşturmadan bir şey çıkarsa, bu bir kapıyı zorlamaktır. Bence bu kapıyı zorlamaktan kimseye fayda gelmez. “İmam hatipler kapatılmalıdır” cümlesini söylemek suç olamaz. Bu soruiturmayı başlatanlar cumhuriyet savcısı değildir, 2010’daki referandumdan sonra o savcılar Tayyiban Cumhuriyeti’nin savcısı olmuşlardır.

Ahmet Çınar/Sol Haber