Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu dönemde çıkan ve yürürlüğe girmeden önce 12 Haziran 2002’de ilk değişikliği yapılan 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu (KİK), 2003’ten bu yana 18 kez değiştirildi. Son değişiklik geçen yıl mart ayında Torba Kanunu ile gerçekleştirildi. Yürürlüğe girmeden önce bir kez, 2003’te iki, 2004’te üç, 2005’te iki, 2007’de beş, 2008’de üç, 2010 ve 2011’de ise birer kez olmak üzere toplam 18 defa değiştirilen ve şemsiye niteliği taşıyan KİK’te yapılan değişiklikler, meslek örgütleri tarafından sürekli eleştirildi. Kapsamı genişletilen istisnalar ile “yeni Ali Dibo’lara kapı aralandığını ve ‘benim müteahhidim iyidir’ mantığının egemen hale getirildiğini” belirten meslek örgütleri, KİK’in AB normlarına uygun şekilde düzenlenmesi gerektiği görüşünde.

Bunlar madalyonun bir yüzü

Taraf ’a konuşan İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Serdar Harp, yasada yapılan değişikliklerin yolsuzlukların kapısını açtığını söyledi. KİK’in hem şeffaflık hem de çerçeve anlaşmaları noktasında ciddi problemleri bulunduğunu belirten Harp, “Kamu İhale Kanunu’na birçok istisnalar dahil edildi, ihaleler denetimlerden kaçırıldı. Şeffaflık tamamen ortadan kaldırıldı. Bu olmadığı için de suistimal ve yolsuzlukların önü açıldı. Bugün yaşanan yolsuzluklar, bizim gördüklerimizin ve hissettiklerimizin küçük bir sonucu. Kamu İhale Yasası’nda şeffaflık sağlanamadığı, istisna ve çerçeve anlaşmaları ortadan kaldırılmadığı ve ihaleler sıkı denetime tabi tutulmadığı sürece de bu yolsuzluk devam edecek” dedi.

Erk çatışması yaşanıyor

Harp, kamu ihalelerindeki yolsuzlukların ortaya çıkmasındaki zamanlamayı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağırılması sonrası siyasî erkler arasında yaşanan kavgaya bağlıyor. “Bu yolsuzluklar çıktı çünkü birtakım çıkar çevrelerinin kavga ile bu işten aldığı pay düştü” diyen Harp, şöyle devam etti: “Siyasi alanda yaşananlar bu alanda da yaşanıyor. Kendilerini finanse etmek için yaratmak istedikleri kaynakları buradan yapıyorlar. Erk mücadelesi içinde erklerin kurduğu düzendekiler eteklerindeki taşları ortaya döküyor. Belediyelerde, TOKİ’de bir çok yerde vardır yarın bunlar da tek tek ortaya çıkacak. Kamu İhale Kanunu ilk haliyle kalsaydı bundan daha iyiydi. Yapılan değişikliklerle ihalelere girenlerin önüne çıkan engeller temizlendi. Birtakım ihaleler, çerçeve anlaşmalarla denetim dışına çıkarıldı... Bu işin siyasi boyutu da var. Türkiye’de siyaseten birtakım firmalar, yapılar korunmamıştır denilemez. Şimdi ortaya çıkan, yolsuzluğun sadece parasal yönüyle rüşvetlerle ilgili boyutu. Baskılarla ve siyasi rüşvetlerle ortaya çıkan yolsuzluklar ne olacak? Kamu İhale Kurumu’na, belediyelerin ve diğer verilen ihalelere yapılan baskılar sonucu, rantın belli firmalara aktarılmasıyla oluşan yolsuzluklar da var. Siyaseten yapılan yolsuzluk daha ortada yok. Herkes eteğindeki taşı dökmeye başladı. Önümüzdeki dönem bunlarda da ortaya çıkacaktır.”

Serdar Harp, Kamu İhale Kanunu’nun tekrar ele alınarak, gelişmiş ülke standartlarına uygun hale getirilmesi görüşünde. Özellikle şeffaflığın sağlanması gerektiğini vurgulayan Harp, kamu ihalelerinin ilgili kurumların denetimine açık ve itiraz edebileceği bir hale gelmesi, yargı yolunun ise açık olmasının zorunlu olduğunu söyledi. “Şeffaflık sağlanamadığı sürece, ihalelerde yolsuzluğun önüne geçilemez. İhaleler keyfi olarak hayata geçiyor” diyen Serdar Harp, “Bu olmazsa farklı kriterler gündeme geliyor. Ortaya çıkan siyasi ve ekonomik rant şeklinde ihalelerin belli kesimlere aktarılması ise söz konusu oluyor. İstisna ve muafiyet kanundan tamamen çıkarılmalı” dedi.