K Parti Kütahya Milletvekili İdris Bal, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında başkanlık sistemi ile ilgili görüşlerini açıkladı.

Kendisinin Türkiye'deki sistem tartışmalarına yaklaşımının "tamamen ülke çıkarları, ülke menfaatleri penceresinde" olduğunu iddia eden Bal, "sistem değişimi konusunda verimlilik, işlevsellik ve ülke çıkarları, ülke istikrarı ve vatandaşların daha rahat ve mutlu olmalarının dışında başka yaklaşımlarla meseleyi değerlendirmemiz kesinlikle sorunlu olacaktır. Çünkü bu ciddi bir konudur" şeklinde konuştu.

"Hangi siyasi görüşten, hangi dinden olursak olalım, yaklaşık bir buçuk yılda bir hükümet değişmesi normal midir?" sorusunu yönelten Bal, "Bir buçuk yıl içinde hiçbir uzun soluklu icraatın gerçekleştirilemeyeceğini" ifade etti. "Tek partili dönemin demokrasi olarak ifade edilemeyeceğini" sözlerine ekleyen Bal, Cumhuriyet dönemi iktidarlarını sayarak "maalesef yaptığımız hükümet kurma ve bozma oyunudur" dedi.

"Türkiye'de bu olaylara hangi siyasi pencereden bakarsak bakalım önce bir sorun olduğunu kabul etmemiz, daha sonra ise bu sorunu nasıl çözmemiz gerektiğini düşünmemiz gerekiyor" şeklinde konuşan Bal, "koalisyonlar Türkiye'ye kan kaybettirmiştir, ekonomik anlamda, istikrar anlamında, güvenlik anlamında, dış siyaset anlamında…" dedi. 90'lar döneminde Dışişleri Bakanlarının "daha koltuklarını ısıtmadan, olayları tam kavrayıp kendi projelerini ortaya koyamadan" değiştiğini, bu sebeple "istikrarlı dış politika uygulanamadığını" belirten Bal, "bu sadece 90'larda değil, 60'larda, 70'lerde de ciddi sıkıntılara sebebiyet vermiştir. Bundan sonra da sıkıntılara sebebiyet verecektir" dedi. İdris Bal şunları kaydetti:

"Parlamenter sistemde halk meclisi seçiyor. Meclisin üyeleri içinden Yürütme çıkıyor ve güvenoyu almak gerekiyor. Adalet Partisi'nden 11 milletvekili 77'de ayrıldı ve yeni bir hükümet kurmaya çalıştılar. Yani milletvekilleri pazarlıkları yapıldı. Yani parlamenter sistem manipülasyona açık bir sistemdir. Ve yönetimde çift başlılık olmuştur. Ecevit - Sezer kavgasında Anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla bir anda Türkiye beş milyar dolar zarara uğramıştır ve ekonomik kriz tetiklenmiştir. Biz Cumhurbaşkanı - Başbakan kavgalarını çok iyi biliyoruz."

Demokrasi deyince herkesin tanımlamaya "kuvvetler ayrılığından başladığını" iddia eden Bal, "ama parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı yoktur. Yasama seçilir, Yasamanın içinden Yürütme çıkar. Kendi içinden çıkan Yürütmeyi, kendi liderini, kendi arkadaşlarını Yasama nasıl denetler?" şeklinde konuştu.

"Milletvekili adaylarının belirlenmesinde parti başkanları çok etkin olduğundan dolayı Milletvekillerinin daha etkin, daha özerk çalışması bağlamında parlamenter sistem bir dezavantaj oluşturmaktadır" ifadelerine de yer veren Bal, seçmenler aslında kime oy verdiklerini çok iyi bilmemektedirler ve bunun neticesinde de aslında belki çok da istenmeyen, belki ehliyet bağlamında sıkıntılı insanlar bile bu sistemde seçilebilir" dedi.

"Parlamenter sistemde Bakanların Milletvekilleri arasından çıktığını" hatırlatan Bal, "Bakanların bölgelerine gidemediklerini, bu sebeple yeniden seçilme sıkıntısı yaşadıklarını, bunun da parlamenter sistemin bir eksikliği olduğunu" sözlerine ekledi. "Yasamanın Yürütmeyi denetlemesinin Bakanlık beklentisi sebebiyle de parlamenter sistemlerde mümkün olmadığını, eleştirel çıkışların olamayacağını" ifade eden Bal, Yasama ile Yürütmenin ayrı olması parlamenter sistemde teorik olarak söylense bile pratikte mümkün değildir" şeklinde konuştu. Bal şunları kaydetti:

"Partiler arası ideolojik uçurum çok fazladır. Bu yüzden koalisyon kurmak daha zordur. Bir de seçim barajları parlamenter sistemde bir zorunluluk oluyor. Meseleye demokrasi açısından baktığımız zaman seçmenin iradesinin Meclis'e yansıması bağlamında baktığımız zaman tabii ki bu kabul edilemez bir durum. Bu parlamenter sistemin bir açmazıdır. Başkanlık sisteminde Devlet Başkanı ile Hükümet Başkanı aynı kişi oluyor. Bu başkan halkın oylarıyla seçiliyor. Yürütmenin Yasama ile ilgisi yok, ikisi ayrı seçimle geliyor. Burada gerçek bir kuvvetler ayrılığı söz konusu. Başkan çıkıp Meclis'i feshedemiyor, Meclis de Başkan'ı feshedemiyor. Bu da tabii ki yönetime istikrar getiriyor. Bu pratik olarak koalisyonların artık olmaması anlamına gelir. Seçilen Başkan Yasamadan değil istediği kişilerden kendisine bağlı olarak Bakanları seçmektedir. Bazı toplantılarda Bakanların hepsi bir olaya hayır dese bile Başkan evet derse, evet oluyor. Bu da yönetime istikrar ve süreklilik getiriyor. Seçim süreleri de belli, değişmez. 2002 sonrasını karıştırmazsak bizde öyle mi? Ne zaman seçim olacağı belli değil. Terörle de yüz yüze olduğumuzdan dolayı bazıları eyalet sistemini gündeme getiriyor ama Başkanlık sisteminde eyalet şart değildir."

"Seçim barajlarının Başkanlık sisteminde olmadığını, Yürütmede zaten istikrar olduğu için baraj koymanın anlamsız olacağını" belirten Bal, "böylece temsilde adaletin sağlanacağını ve verimliliğin artacağını, aynı zamanda fren ve denge mekanizması sayesinde de Yasama ve Yürütmenin birbirini kontrol edebileceğini" iddia etti.

"Meclis'in üyelerinin Bakanlık beklentisi olmayacağı için daha özgür davranan daha kendine has fikirleriyle ortaya çıkabilen Milletvekilleri olabileceğini" de ifade eden Bal, "Bu Meclis netice itibarıyla Yasama Yürütme dengesini, o kontrol mekanizmasını daha iyi çalıştıracaktır" diye konuştu.

"Aslında Başkanlık sistemindeki Başkan, Parlamenter sistemdeki hem Yasamayı hem Yürütmeyi kontrol eden Başbakan'a göre daha zayıftır, çünkü karşısında dik duran bir Yasama vardır, medya denetimi vardır, kamuoyu denetimi vardır" şeklinde konuşan Bal, "Burada Bakanların bir daha seçilme kaygısı olmaz. Parlamenter sistemdekinin tersine seçim bölgesine gitmeme yüzünden kredi kaybına uğrama gibi bir durum olmaz" dedi. Bal şöyle konuştu:

"Başkanlık sisteminde meşruiyet sorunu da olmaz. Çünkü çoğunlukla gelen bir Başkan var. Başkan ABD'de iki defa seçilebiliyor, sonsuza kadar gitmiyor. Bu da yeni yüzlerin çıkmasına fırsat oluyor. Aynı zamanda Başkanlık sisteminde marjinallikten daha ziyade merkeze yaklaşma, halkı kucaklama çoğunluğun desteğini almak söz konusu olacaktır. Bu ise ülkemize zarar veren o marjinal uçların ortadan kalkmasa bile zayıflamasından dolayı istikrara katkısı olacaktır." (12:45)

Banu Doğan