Hafta başında Recep Tayyip Erdoğan Endonezya ve Brunei ziyaretlerinin ardından idam tartışmalarını yeniden gündeme getirmiş ve "Siyasi suçlarla ilgili olarak değil ama terör ve ölüme sebebiyet verme kapsamında idamı tartışmak mümkün olabilir" diye konuşmuştu.

Başbakan, idam cezasını savunurken Norveç’te yaşanan silahlı saldırıdan örnek vermiş ve “Şu anda Avrupa’da idam kalktı ama Amerika’da kalktı mı, Japonya’da kalktı mı, Çin’de kalktı mı? Demek ki yeri geldiği zaman idamın bir haklılık sebebi de var. Çünkü, 77 kişiyi öldüren bir insan eğer elini, kolunu sallaya sallaya dolaşabiliyorsa o 77 insanın ailesinin vicdanının, gönlünün rahat olduğuna ben inanmıyorum. Kendimizi check etmemiz lazım, kendimizi tekrar adalet terazisine iyice yatırmamız lazım, yatırmamız lazım ki bu insanlık barışı huzuru bulabilsin.” diye konuşarak idam cezasının meşruluğunu sağlamaya çalıştı.

İdam tartışmalarında sıkılıkla Kürt hareketine vurgu yapan Erdoğan, partisinin Kızılcahamam kampında açlık grevi yapan mahkumları "şantaj yapmakla" suçlamış ve kamuoyu yoklamalarında idam cezasını isteyenlerin çoğunlukta olduğunu öne sürmüştü. Erdoğan, “Bu ülkede on binlerce insanın ölümüne vesile olan bir terörist başına idam verilmiştir. Ama bu ülke, birilerinin, bazı malum yerlerin baskılarıyla idamı dahi kaldırmıştır. İdamı kaldırmak suretiyle şu anda İmralı’da yatmaktadır. Şu anda birçok insanımız kamuoyu araştırmalarında ’İdam yeniden gelsin’ diyor.” açıklamasını yapmıştı.

İdam cezasına destek gecikmedi
Erdoğan’ın idam çıkışı üzerine gericilerden destek mesajları gelmekte gecikmedi. Balyoz davası sanıkları için “suçları idamlık” diyen TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu "İdam cezasını her zaman savundum ben. İdamdan zevk alan biri elbette değilim. Ama idam cezası bir kenarda durur gerektiğinde uygularsın, çok uygulamazsın. Bir kenarda dursun belki lazım olur. Her eve lazım gibi bir şey.” diye konuştu.

Erdoğan’ın açıklamasının üzerine heyecanını yenemeyen bir başka kesim ise BBP oldu. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici idam cezasının geri getirilmesi konusunda ısrarcı olduklarını söyleyerek, en temel insan hakkı olan yaşama hakkını ortadan kaldıran cezayı terör vurgusuyla meşrulaştırmaya çalıştı. "İdam terörle mücadelede müspet bir faktör olarak başarıyı getirecek" diye konuşan Destici, idam cezasının geri getirilmesi için düzenledikleri imza kampanyasında 2 milyon imza topladıklarını ileri sürdü. Destici, imzaları Meclis'e verdiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan’ın idam tartışmasını açlık grevlerinin çözümsüzlüğe gittiği bir süreçte ve "terör" üzerinden yapması ise garipsenecek bir durum değil. Zira bu meseleler gündemde yokken de idam cazası görüşü uzun süre tartışılmıştı. Gerici zihniyetinin hukuk anlayışı "insan bedenine eziyet" üzerinden inşa edilirken idam konusundaki ilk hamleleri ise bunlar değil. Bu konuda yakından hatırlanabilecek bir örnek yeni anayasa tartışmaları sırasında gündeme getirildi.

"İdam cezasını her zaman savundum"
Geçtiğimiz yıl, yeni anayasa hazırlamak için görevlendirilen Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu idam cezasına karşı olmadığını açıklamış ve idam cezasının her zaman olması gerektiğini savunmuştu. Kuzu, yıllardır yazdıklarıyla idam cezasının geri gelmesi gerektiğini savunurken kendisini şöyle ifade etmişti.

''Bunlar bir kenarda durur ama uygularsın ama uygulamazsın. O başka bir şey. Çok sınırlı da olsa. Ama AB sürecinde sınırı da kabul etmiyor. Dolayısıyla Türkiye, Birlik içinde olmak istiyorsa, bu yoldan geçmek durumunda. Şahsi kanaatimi sorarsanız, idam cezasının olmasını her zaman savundum. İdam edilmeyi savunmadım, o başka bir şey. Ama bir kenarda dursun diye her zaman söyledim. Hukukçu olarak verdiğim beyanat tonlarca, yazdığım yazılar çok sayıda bu konuda. Ama benim şahsi kanaatimle olan bir şey değil. Toplumsal tatmin bazen gerektiriyor. Ama yaygın uygulaması doğru olmaz. Çok dikkatli, çok hassas bir konu. Yeniden gelme şansı yok.''

Konuyla ilgili dönemin TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin yaptığı açıklamada "Failler yaşamamalı diye insanın içinden geçiyor ama idamın geri gelmesi zor" ifadelerini kullanmıştı.

Meclis Başkanı Şahin’in ve Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu’nun idam cezasına dair söyledikleri milliyetçi kanatta hemen karşılık bulmuştu. Dönemin BBP lideri Yalçın Topçu ve ekibi idam cezasının geri getirilmesine yönelik bir imza kampanyası başlatmış ve Topçu, "TCK bu milletin ne fıtratına ne geleneğine ne medeniyetimize ne misyonumuza uygun. Elin adamı dayattı, bizim partilerin hepsi sıraya geçti, AB hayal tüneline girdiler ve başımıza bu belaları çıkarttılar. Tebrik ediyorum Burhan hocayı, olması gereken budur, insan fıtratına, vicdanına uygun olan budur" diye konuşmuştu. Topçu, "ahlaki, ekonomik ve bölücü teröre bulaşanlar için" idamın geri getirilmesini istemişti.

MHP de idam tartışmasına 2002 yılındaki idam cezasının kaldırılması için ret oyu verdiklerini hatırlatarak katılmış, MHP’li Aldülkadir Akcan “Biz idamın kaldırılmasına özellikle karşı olduk. Kader kurbanı olmak ayrı, bir şeyi bilinçle işlemek ayrı şey. Bilinçle bu suçların işlenmesi, asla affedilemez, edilmemelidir" diye konuşmuştu.

AB için kaldırıldı
Avrupa Birliği'ne uyum süreci dahilinde kaldırılan idam cezası 2002 yılında barış zamanlarında, 2004 yılında ise her şart altında olmak üzere kaldırılmıştı. 2006 yılında ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin idam cezasını her şart altında yasaklayan maddesi Türkiye tarafından onaylamıştı.

(soL-Haber Merkezi)