Türkiye-Rusya ilişkilerinde yaşanan kriz, DAEŞ'in Türkiye'deki terör eylemleri, İran-Suudi Arabistan gerilimi, Suriye'deki iç savaş, mülteciler sorunu ve PKK terörü… Türkiye ve islam dünyası zor bir süreçten geçiyor. Türkiye bu sorunların çözümü noktasında belirleyici rol üstlenen birkaç ülkeden biri. Türkiye'nin atacağı her adımın, söyleyeceği her sözün büyük önemi var. 

Peki Türkiye bu zor süreçten güçlenerek çıkacak mı? Sadece Türkiye'yi değil İslam coğrafyasını yakından ilgilendiren tüm konuları Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Sabah gazetesinden İsa Tatlıcan'a anlattı.

"DEVLET KATLİAM YAPIYOR" YALANI 

- "Devlet katliam yapıyor" söylemine ne diyeceksiniz? 

Erdoğan-karşıtlığını siyaset yapmak zannedenler, büyük bir savrulmanın içinde. Kim Erdoğan'a saldırırsa hemen onun arkasında saf tutanlar var. "Devlet katliam yapıyor" yalanı büyük bir akıl tutulmasının tezahürü. Burada hep birlikte bir muhasebe yapmamız gerekiyor. Terör ve şiddetin her türüne koşulsuz bir şekilde karşı duralım. PKK'nın silah bıraktığını görelim. Ondan sonra çözüm sürecinin nasıl ilerleyeceğini konuşalım. Şehir merkezlerinde işgal girişimleri devam ederken bunları görmezden gelerek "şiddet olmasın, müzakere yapılsın" demek siyasi naiflik değilse art niyetliliktir. Çatışmalar dursun diyenlerin bu çağrıyı güvenlik güçlerine değil terör örgütüne yapması gerekir. Güvenlik güçlerini suçlayanların ve barış, demokrasi, kardeşlik, insanlık, vs diyenlerin bu güne kadar PKK'ya karşı açık ve net bir mesaj verdiklerini görmedik.

DAEŞ MODERN VAHŞETİN YENİ KUKLASI 

- Peki nereden çıktı DAEŞ saldırganlığı? 

Din adına masum insanları öldüren barbarların İslam'la bir ilgisi yok. DAİŞ, modern zamanların ürettiği modern vahşetin yeni kuklaları. Ortadoğu siyaseti ve göçmen karşıtı İslamofobik söylemler DAİŞ üzerinden tanzim ediliyor. İran'dan Rusya'ya, Esed rejiminden Avrupa'daki ırkçı hareketlere kadar herkes DAİŞ'i bahane ederek kendi pozisyonunu güçlendirmeye çalışıyor. O yüzden de DAİŞ'in varlığından ve barbarlıklarından aslında memnunlar. DAİŞ'i ortadan kaldırmak için gerçekten güçlü ve samimi bir irade olsa, bu örgüt kısa sürede yok olur. Fakat sistemin ihtiyaçlarına cevap verdiği için yaşamasına izin veriliyor. 

TÜRKİYE DAEŞ'İN HEDEFİ HALİNE GELDİ 

- Sultanahmed'teki DAEŞ saldırısının hedefi nedir? 

Sultanahmed'deki saldırı, DAİŞ'in Suriye savaşını Türkiye ve ötesine taşıma planının bir parçası. Daha önce Irak, Lübnan, Fransa ve Amerika'da yaptıkları saldırılar da aynı hedefe matuftu. Türkiye DAİŞ'e karşı hem ülke içinde hem de sınır ötesinde yoğun bir mücadele veriyor. Bugüne kadar 120 ülkeden yaklaşık 35 bin kişiye ülkeye giriş yasağı kondu. 100 ülkeden yaklaşık üç bin kişi sınır dışı edildi. Binden fazla DAİŞ şüphelisi göz altına alındı. Bunlar şu anda yargılanıyor. Ayrıca Türkiye uluslararası koalisyonun bir parçası olarak İncirlik'i koalisyon uçaklarına açtı ve hava sahasını kullandırıyor. Bütün bunlar DAİŞ'in gözünde Türkiye'yi hedef haline getiriyor. 

İRAN AMBARGOSUNUN KALDIRILMASINDA ÖNEMLİ ROL ÜSTLENDİK 

- En güncel konudan başlayalım. Türkiye'nin baştan beri karşı olduğu İran'a batı ambargosu kaldırıldı. Bu bizim ne anlam ifade ediyor? 

İran'ın barışçıl nükleer enerjiye sahip olmasını biz her zaman destekledik. Nükleer meselenin müzakereler yoluyla çözülmesi için gayret gösterdik, kolaylaştırıcı bir rol oynadık. Brezilya ile birlikte yapılan 2010 Tahran Deklarasyonu, bu yönde atılmış önemli bir adımdır. Biz o zaman İran'a karşı uygulanan yaptırımlara da karşı çıktık. Bunun meseleyi çözmeyeceğini söyledik. Nitekim son iki yılda yaşananlar ve nükleer anlaşma bunun doğruluğunu teyit etti. İran'a yönelik ambargonun kaldırılması önemli bir fırsattır. İran ekonomisinin ve toplumunun bundan istifade etmesi bizim için de memnuniyet verici bir durumdur. İran bizim önemli bir ticaret ortağımız. Türk-İran ekonomik ilişkilerinin güçlenmesi iki ülkenin de menfaatinedir. Umarım İran nükleer meseleyle ilgili ambargoların kaldırılmasını bir fırsata dönüştürür ve bunun bölge ekonomisine de olumlu yansımaları olur. 

HÜKÜMETE KARŞI OLDUĞU İÇİN PKK'YI DESTEKLİYORLAR 

- PKK terörünü bir direniş gibi göstermeye çalışanlar da var. 

Evet son dönemde PKK terörünü aklamaya, şirin göstermeye ve estetize etmeye yönelik bir çaba var. Buna PKK dışından sol ve liberal kesimlerin destek vermesi, hatta bazı durumlarda akıl hocalığı yapması oldukça düşündürücü. Bu kişiler öteden beri PKK'lı oldukları için değil "PKK benim de karşı olduğum hükümete karşı mücadele ediyor, o zaman destekleyelim" mantığıyla hareket ediyolar. Bu son derece sorunlu bir yaklaşım tarzı. Barış ve kardeşlikten çok, savaş ve husumeti esas alıyor. 

PKK ÜZERİNDEN ŞİDDET ÖZLEMLERİNİ TATMİN EDİYORLAR 

- Zizek ile yaptığınız tartışmada bunun altını çizmiştiniz. 

Zizek'le olan tartışmada da ifade ettiğim gibi, bazıları "solun yaptığı şiddet devrimdir, sağın yaptığı şiddet faşizmdir" varsayımıyla hareket ediyor. Şiddetin değer, değişim, yaratıcılık, vs. ürettiğini söyleyenler bile var. Şiddeti romantize etmek, onun kötülüğünü ortadan kaldırmaz. Eğer bunu solculuk adına yapıyorlarsa ortada vahim bir durum var demektir. Solun "devrimci şiddet" teorisi aslında çoktan terkedildi. Ama şimdilerde bazıları PKK terörü üzerinden şiddet özlemini tatmin etmeye çalışıyor. 

Kaynak: HABER7.COM