Daha dün, geçen Salı Diyarbakır’da kaçırılan Er Reşat Çeçan’ın babası Cemal Çeçan Şanlurfa’da iftar yemeğinde Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in ayağına kapanıp, “İçim yanıyor. Oğlum kaçırıldı. Kimse bana sahip çıkmadı. Senin ayağını öperim Bakanım, yeter ki oğlumu kurtarın” diye ağladı.

PKK şehre inip, yollar kesti, kimlik kontrolleri yaptı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Terörle mücadele çok iyi gidiyor” dedi.

HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, “Hakkari elimizden çıktı” dedi, Başbakan Erdoğan şöyle isyan etti:

“Bu ülkenin bir metrekaresi kimsenin istilasına girmemiştir, girmeyecektir...”

Ve Türkiye’de herşey yolundayken(!) bu da oldu; PKK, Milletvekili kaçırdı. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü.

İktidar ve yandaşları, PKK’nın son dönemdeki tüm alçaklıklarını Beşar Esad’a bağlıyordu. PKK’yı silahlandıran da, üstümüze salan da Esad’dı.

Tunceli Milletvekili Aygün’ün kaçırılmasından sonra bir dakika duralım; Esad Aleviliğin bir kolu olan Nusayri... Aygün de Alevi. Şimdi Esad, “mezhepdaşını” mı kaçırttı? Olamayacağına göre, Aygün’ü kaçıran kimin kontrolündeki PKK’dır?

Suriye merkezli operasyonlar, hızla Sünni-Şii çatışmasına zemin hazırlıyor. Türkiye’nin, Suriye politikasından en fazla endişe duyanlar da Aleviler değil mi?

Burada Hüseyin Aygün’le olan özel bir anımı paylaşmak istiyorum. 5 Nisan 2012, Silivri’deyim. Hüseyin Aygün ziyaretime geldi. Türkiye’nin gidişatı üzerine epey dertleştik. O arada şu önemli cümleyi sarfetti:

“İktidarın Suriye ile ilgili politikası ve Alevi söylemleri vatandaşlarımızı çok ürkütüyor. Her yerden telefonlar geliyor, ‘Ne yapacağız?’ diye soruyorlar...”

Devamındaki sözleri çok özel olduğu için kendime saklayıp, şunu sormak istiyorum:

BOP Patronları, şimdi de Alevi-Sünni ayrışmasında mı PKK’ya taşeronluk yaptırma peşinde?

Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe’ye kucak dolusu sevgiler

Müyesser Yıldız

Odatv.com