Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül hakkında 11 yıl 3 ay hapis cezası verilmesine ilişkin Toplumcu Hukukçular Kulübü tarafından yapılan açıklamada, “ÖYM’nin açıkça iktidar adına aldığı bu ve benzeri kararların ardından bu hükümetin atacağı adım hukuk fakültelerini kapatmak olmalıdır” denildi.

"İktidarın siyasallaştırdığı yargı adil olamaz"
“Hrant Dink davasında örgüt olduğuna dair yeterli delil göremeyen mahkemen, Cihan’ın örgüt ile ilişkisi olduğunu, tek somut delil olarak gösterilen “puşi”ye dayanarak hükmedebiliyor” denilen açıklamada, iktidarın siyasallaştırdığı yargının adil olamayacağı ifade edildi.

“Adil yargılanma hakkı”, “şüpheden sanık yararlanır”, “masumiyet karinesi”gibi evrensel hukuk ilkelerinin hiçe sayıldığına vurgu yapılan açıklamada, ÖYM kararlarıyla hukukun içinin boşaltıldığı belirtilirken, “Cihan’ı suçlu bulan kim?” sorusuna bağımsız ve tarafsız mahkemeler cevabının verilemeyeceği dile getirildi.

"ÖYM'ler AKP'nin engizisyon mahkemeleri"
Söz konusu davaların, bir tür “ibret-i âlem” davaları olduğunun düşünüldüğüne yer verilen açıklamada, ÖYM’lerin AKP’nin engizisyon mahkemeleri olduğu vurgulandı.

AKP Türkiye'sinin olağan şüphelileri

Yandaş medyanın, ÖYM’nin bu kararını Molotoflu eyleme 11 yıl hapis başlığıyla haberleştirdiğine dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Cihan Kırmızıgül’ün başına gelenler büyük bir bahtsızlık, bir hata olarak adlandırılıp geçiştirilemez. Cihan’ın başına gelen istisnai bir durum değil, adaletsizliğin ve karanlığın iktidarının kaidesidir. AKP Türkiye’si, tam da; durakta otobüs beklerken devletin “olağan şüpheli” profiline uyduğu için gözaltına alınıp tutuklanan gençlerdir, “aldattığı” düşünülerek sokak ortasında öldürülen kadınlardır, “Allah belalarını verdi, zaten teröristlerdi” denilerek deprem sonrası kaderine terkedilen Van halkıdır… Yaşananlar; AKP gibi otoriter, faşizmi ve savaşı ülkenin gündemine yerleştiren bir iktidarın normalleşmesinin sonucu, bu iktidarın olmazsa olmazıdır.”

"Hukuk fakülteleri kapatılsın"
Açıklamada, ÖYM’nin açıkça iktidar adına aldığı bu ve benzeri kararların ardından hükümetin hukuk fakültelerini kapatması gerektiği belirtilirken, “Adaletin olmadığı, hukukun yok sayıldığı, yargının arabuluculuk mahkemeleri aracılığıyla cemaate devredilmeye çalışıldığı bir ülkede gerçek hukukçulara ihtiyaç yoktur” denildi.

(soL – Haber Merkezi)