Resmi Gazete'de yayınlanan kararla artık, Bakanlar Kurulu’na ait olan "Acele Kamulaştırma" yetkisi, DSİ ve EPDK’ ya (Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurulu) devredildi. Buna göre Kırıkkale, Ankara, Adana, Erzurum, Kahramanmaraş, Ordu, Çanakkale, Bursa, Zonguldak, Isparta ve Burdur il sınırları içerisindeki HES projeleri için EPDK ve DSİ’ye Kentsel Dönüşüm ve Yenileme projelerinin için de bazı belediyelere, ‘Acele Kamulaştırma’ yetkisi verilmesini kararlaştırdı.

DEKAP Sözcüsü Şan: "Karar yetki devri niteliğinde"
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Dönem Sözcüsü Ömer Şan, bir süre önce Tunceli Peri Suyu Enerji İletim Hatlarıyla (EİH) ilgili olarak avukatlarının açtığı davada Danıştay’ın, Bakanlar Kurulu’nun bu yöndeki "yetki devri" kararının yürütmesini durdurduğunu anımsattı. Yürütmeyi durdurma kararının temel gerekçesinin ise 2004 tarihli kararın Bakanlar Kurulu’nun EPDK’ya verdiği yetkinin "yetki devri" niteliğinde olduğunun altının çizen Şan, “bu sebeple de Bakanlar Kurulu bu kez, her proje için proje bazında ayrı ayrı karar tahsis etmiştir” açıklamasında bulundu.

Acele kamulaştırma savaş hukuku normu
Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinde vurgulanan "Acele Kamulaştırma" yetkisinin, yurt savunması ve olağanüstü hallerde kullanılacak bir yetki olduğunu vurgulayan Şan, “Bu haliyle savaş hukuku normu olan 'Acele kamulaştırma' yetkisinin hali hazırda bu projeler için kullanılması mümkün değildir. Bu durum proje bazında tek tek yetki verilmesi ile 'Yetki Devri' noktasında ki hukuka aykırılıkları aşmak amacıyla yapılmış olsa da olağan durumlarda savaş hukuku normunun kullanılması hali hazırda hukuka aykırıdır” diye konuştu.

Yaşamı yok etmenin daniskası!
Bakanlar Kurulu’nun bu kararının, yargıyı hiçe saymanın, hukuku ciddiye almamanın, yasa ve yönetmeliklerin ve hukukun üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alınmasının apaçık göstergesi olduğunu savunan Şan, “Sayın Başbakan’ın 'Çevrecinin daniskasıyım' deyimini dikkate alırsak, bu karar da hukuksuzluğun, halkın demokratik tepkilerini, yaşamı yok etme girişimlerinin daniskasıdır! Bu kararla açıkça görülmektedir ki doğal yaşam alanlarımız, 'enerji açığı' bahanesiyle bu çalışmaları ticari rant kaygılarıyla yürüten EPDK’nın insafına terk edilmiştir!” dedi.

"Yaşam mücadelesinin önü kesilemeyecek"
Bakanlar Kurulu’nun, Danıştay’ın "yetki devriyle" ilgili ‘yürütmeyi durdurma kararını’ dikkate almadığını ve bu yetkiyi sadece EPDK’ya değil, DSİ ve bazı belediyelere yeniden devrettiğini kaydeden Şan, “Her ne şekilde olursa olsun, vadilerimizde, dere kenarlarında ve su gözlerinde, yaylalarımızda, üreterek var ettiğimiz yaşam alanlarımızda köylülerimizle birlikte yürütmüş olduğumuz yaşam mücadelemizin önü kesilemeyecektir” görüşünü savundu.

120 HES'ten 100'ü iptal edildi
Anayasal, yasal ve demokratik haklar çerçevesinde HES’lere karşı yürüttükleri tepkisel mücadelenin yanında hukuk mücadelesinde aldıkları bilimsel rapor ve manifesto niteliğindeki yargı kararlarının ortada olduğunu vurgulayan Şan, “Bu yaşam mücadelesi sürecinde açılan 120’nin üzerindeki davada 100’ün üzerinde 'yürütmeyi durdurma ve iptal' kararı çıkmıştır. Bu kararlarda, bu projelerin açıkça hukuka, kamu yararına, Anayasaya, yasalara, mevzuatlara ve uluslararası anlaşmalara, akla ve bilime aykırı olduğu ortaya konmaktadır! Bu kararları görmeyen, duymayan, hukukun üstünlüğü ilkesini dikkate almayan zihniyetten başka bir hareket beklemek akıl ve mantık dışı olurdu!” ifadelerini kullandı.

"Bakan Eroğlu halkı yanıltmayı bıraksın!"
Açıklamasında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın yaklaşık 15-20 gün önce yapmış olduğu, "ülkemizin elektrik enerjisi açığı yoktur, aksine fazlalığı vardır" içeriğindeki açıklamalarının; özellikle de HES’ler, termik ve nükleer santraller konusundaki dayatmaların ne kadar gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunun göstergesi olduğunu öne süren Şan, “Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu artık bu yöndeki kamuoyunu ve halkı yanıltıcı söylemlerini bırakıp, kimseyi yalancılıkla itham etmeden önce kendine bakmalıdır! Ülkemizdeki enerji açığı bahane ve safsatalarıyla vadilerimize, derelerimize ve doğal yaşam alanlarımıza dayatılan ve bir kanser virüsü gibi yaşam alanlarımızı sarmalayan HES projeleri bu çerçevede gözden geçirilerek, bütün üretim lisansları ile su kullanım anlaşmalarıyla birlikte iptal edilmelidir” çağrısında bulundu.

"Derelerimizi rant hesaplarına teslim etmeyeceğiz"
Ülkenin bütün vadilerinde, subaşlarında nöbet tutan, mücadele ederek yaşamı savunan köylülerin bu mücadelesinin önünü hiçbir engelin kesemeyeceğini ifade eden Şan, “suyun yaşamın temel unsuru olduğunu gayet iyi bilen yaşam savunucuları olarak ne topraklarımızı ve ne de derelerimizi bu rant hesaplarına teslim etmeyeceğiz!” dedi.

Yusuf Yavuz