Ali Çetinkaya

Savcıların iddiaları tamamen 'Çözüm Süreci'ne yönelikti. Her adım PKK örgütüne yardım gibi yansıtılıyor, iddiaların gizli tanıklarla desteklenmesi için çaba gösteriliyordu 

Oslo'daki görüşmenin ses kayıtları, yabancı bir istihbaratçının getirdiği hard diskin içinde paralel yapıya teslim edildi. Bu diskte Diyarbakır BDP'de yapılan aramada bulunmuş gibi yapıldı
Asıl amaçları çözüm sürecini baltalamaktı
MİT krizini başlatan dosyadaki iddialar çok ağırdı. "Çözüm Süreci" için atılan her adım PKK terör örgütüne yardım gibi yansıtılıyordu. İmralı'daki görüşmelerin "Kozmik Oda" bilgilerine de ulaşan savcı "devlet sırrı" niteliğindeki görüşmeleri de dosyada delil olarak gösteriyordu. 

7 ŞUBAT İDDİALARI: 

SUÇ TARİHİ: Özel Yetkili Savcı Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın hazırladığı dosyada suç tarihi 1984 ile 2012 tarihleri arasını kapsıyordu. (PKK terör örgütünün kuruluşundan itibaren) 
SUÇLAMA: 5 MİT mensubu hakkında; PKK-KCK terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek, isteyerek yardım etme ve soruşturmanın gizliliğini ihlal etme iddiası bulunuyordu. MİT mensupları terör örgütünün kuruluşundan Çözüm Süreci'ne kadar geniş bir yelpazede birçok konuda ayrı ayrı suçlanıyordu. 

'KOZMİK' GÖRÜŞMELER 
PKK-KCK terör örgütünün tarihinin özetlendiği soruşturma dosyasında, Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı görüşme tutanaklarına, görüşme sonrasında avukatlar ile Kandil arasında yaşanan e-mail trafiğine de yer verildi. Kanlı bir sürecin sonlandırılması için yapılan görüşmeler 'Özel Yetkili' savcılar tarafından terör örgütüne yardım olarak nitelendirildi. İmralı'daki görüşmelerin ses kayıtları da savcının sürdürdüğü yazışmalar sonrasında dosyaya getirtilmişti. Gizli yürüyen bu süreçte devlet sırrı" niteliğindeki belgelere de ulaşmış, "İmralı'daki kozmik tutanaklar" artık özel yetkili ellere geçmişti. Dosya açıldıkça taşlar yerli yerine oturuyordu. Dosyanın önemli dayanaklarından biri, halen gerçekliği tartışılan dijital bir delildi. 13 Ocak 2012 tarihinde BDP Diyarbakır İl Teşkilatı'nda yapılan aramada ele geçirilen bir hard diskten söz ediliyordu. Bu dokümanda, Müsteşar Hakan Fidan ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'in PKK'nın Avrupa'daki bazı yöneticileri ile yaptığı görüşmelere yer veriliyordu. Aslında olayın gerçek yüzü farklıydı. İl Başkanlığı'na düzenlenen operasyonundan kısa bir süre önce Türkiye'ye yabancı (Avrupalı) bir istihbarat servisinin elemanı giriş yapmıştı. Takipte olduğundan habersiz olan ajanın, paralel yapıyla çalıştığı sonradan anlaşılan istihbaratçı polislerle gizlice buluştuğu ve yurtdışından getirdiği "hard diski" teslim ettiği belirlendi. Teslimat sonrası, terörle mücadelede görevli polislerin düzenleyeceği operasyona da önden malzeme oluşturulmuştu. Hard diskin içeriği operasyondan önce basına sızdırıldı. DİHA isimli ajansın veri tabanına dışarıdan yüklendiği açıklandı. Ancak, bu dijital kayıt Diyarbakır BDP İl Başkanlığı'nda yapılan baskında kasada bulunmuş olarak kaydedildi. Çözüm Süreci için yapılan "Oslo Görüşmeleri" sekteye uğratıldı. Görüşmeler daha sonra İmralı üzerinden devam ettirildi. Savcılık, MİT hakkında açılan tüm dosyaları biraraya topladı. 7 Şubat soruşturması, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 20 ihbarcının dilekçesi üzerine açılan soruşturmayla birleştirildi. Birbirleriyle bağlantısı olmayan dosyaları aynı merkezde biraraya getiren savcılık, tek hamleyle büyük bir operasyon gerçekleştirmeyi hedeflemişti. Bir yandan "Çözüm Süreci'nin" başlaması diğer yandan "MİT'in dış istihbarat ağının" güçlendirilmesi, stratejik birimler kurulması, nitelikli eleman takviyesi, MİT'in bölgedeki ağırlığının artması, büyük güçlerin dikkatinden kaçmadı. Özellikle istihbaratta dışa bağımlılığın azalması, içeride istihbaratın tek çatı altında toplanması girişimi, yerleşik kalıpları bozmuştu. Eş zamanlı olarak dış basında MİT'i hedef alan yayınların başlaması, bu haber ve yorumlara Müsteşar Fidan'ı karalama kampanyalarının eklenmesi ise Ankara için artık sürpriz değildi.