Dehşet verici bir gecenin sabahı görüşmecimin geldiği  haber verildi. Görüşmeyeceğimi bildirdim. Bunun üzerine "görüşmecin bazı şeyler getirmiş alalım mı" diye sordular.
Görüşmeye gelen sevgili eşim Serap'tı. Yemekler, tatlılar ve bir de yaptığı çiçekleri getirmişti. "Yiyecekleri almayın, gülleri alın" dedim.
Hapishaneye Serap'ın kendi elleri ile yaptığı 7 adet kırmızı gül geldi.
Biz içerde, bir gece önce idamların olacağını biliyorduk.. Dışardakiler ise bilmiyorlardı ya da biliyorlardı ama idamalara karşı açlık grevinde olacağımızı bilmiyorlardı.
İdam gecesini acı içinde geçirmiştik. 3 sevgili arkadaşımız, canlarımız idam edilmişti. O gece hiç kimsenin ağzını bıçak açmadı, hiç kimse konuşmadı, gülmedi.. Birbirimizin yüzüne bile bakamıyorduk.. Kendimizi suçlu hissediyorduk.. Onlar idam sehpasına giderken bizim hayatta olmamız ve öyle eli kolu bağlı oturmamız bizi kahrediyordu. İşte böyle bir atmosferde Serap'ın 7 kırmızı gülü geldi..
Erkan Şimşek birazdan yaptığı resmi bana gösteriyordu. Kaldığımız kovuşların pencerelerine karşı tank namluları çevrili dururdu hep. Erkan gene bir tank resmi yapmış ve namlunun üzerine bir kırmızı gül çizmişti.. Daha  önce de yaptığı tank resminin namlusunun üzerine bir kuş koymuştu.. Erkan ressamdı ve hep böyle benim anlamadığım tuhaf resimler yapıyordu.. Tank ve gül, tank ve kuş.. Ne alaka diyordum..
6 Mayıs bizim evlenme yıldönümümüzdür.. Her 6 Mayısta ben evlenmemizi, üç fidanın asılmasını ve Beşiktaş Evlendirme Dairesi'ndeki nikah törenini anımsarım.. Polis nikahımı basmış ve beni gözaltına, sora da Selimiye kışlasına göndermişti.. Evliliğimin ilk gecesi ve balayı Selimiye Kışlası'nda geçmişti..
6 Mayıs, hep üç fidanın idamı, hapishaneye gelen kırmızı güller, evlenme yıldönümüm, zifaf gecemizi ve balayımızı anımsatır bana..
Rahmi  Ofluoğlu(Aydın)

Deniz Gezmiş'le ortal anılarımızdan alıntılar