İSTANBUL - Emin İleri

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü Müdür Vekili Prof. Dr. Ayfer Erken, "İstanbul için eski yapılarımızı dikkatle elden geçirmemiz gerekiyor. Kentsel dönüşümle hastaneler, bir kısım yerler de elden geçti, geçiyor. Halkı bilinçlendirmemiz gerekiyor. Çok ummadığımız büyüklükte bir deprem olursa çok farklı risklerle karşı karşıya kalabiliriz." dedi.

Prof. Dr. Erken, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Adapazarı ovasının Sakarya nehrinin kontrolsüz olarak taşıdığı zeminlerle oluştuğunu, nehrin daha sonra kontrol altına alındığını belirterek, depremde bu bölgede yıkımın yüksek olma sebebinin bu olduğunu söyledi.

O bölgede bir binanın dört kenarında sondaj yapıldığında her noktasındaki zeminin çok farklı koşullarda olduğunu gördüklerini anlatan Erken, şöyle konuştu:

"Bunu da depremden sonra belirledik. Aslında deprem öncesinde de belediye orada çok dikkat etmiş, sondajlar yapılmış ona göre raporlar hazırlanıp yapılara izin vermişler. Bu konuda dikkatli olmuşlar. Ama zaten zemin çok karmaşık, heterojen bir zemin. Aynı zamanda yumuşak bir zemin aslında. Tabi birtakım hatalar da var bilinçsiz hatalar. 99 depremi olduğunda bir hafta sonra bölgeye gittim, helikopterle götürüldüm. Daha sonra bütün her yeri gezdirdiler, gerçekten çok feci bir görüntü vardı."

Prof. Dr. Ayfer Erken, depremden sonra özellikle devrilmiş binaların zemin durumununu incelediklerini, sondajla araştırma yaptıklarını belirterek, taşıma gücü kaybını ortaya çıkardıklarını anlattı. Erken, araştırma sonucunda bir kısım yerlerde sıvılaşma olduğunu tespit ettiklerini ve genellikle Adapazarı'nda taşıma gücü kaybı olduğunu gözlemlediklerini söyledi.

Depremde zeminin farklı davrandığını vurgulayan Prof. Dr. Erken, 1999 depreminden sonra yaptıkları çalışmalar sonrasında İTÜ adına yeni deprem yönetmenliği çalışmalarına katıldığını anlattı.

Erken, şöyle devam etti:

"Biz binalarımızın temel zeminini ele aldığımızda ilk tasarımda önceden diyorduk ki 'Tamam, bu istatistik.' Ama depremde zemin bambaşka davranıyor. Biz 1999 depreminden sonra İTÜ olarak yaptığımız çalışmalarla bunu ortaya çıkardık; taşıma gücü kayıpları oluyor çünkü zemin deprem sırasında, süre çok uzun olduğu için mukavemetini kaybediyor. Biz aynı zemin parametrelerini kullanamayız, bir tasarımı ona göre yapmamız lazım. Bunu yönetmenliğe koyduk. Artık bir analiz yaparken bir yumuşak zeminde özellikle deprem durumunda ne olacağını belirlememiz ve tasarıma bunu koymamız gerekiyor."

Yönetmeliğe bağlı kalındığı zaman binanın hasar görmesinin engellendiği gibi ölümlerin de engellediğini vurgulayan Prof. Dr. Erken, "Ama şunu unutmayın her depremde çok faklı bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Onları sonra inceliyoruz. Dolayısıyla tekrar başka bir yönetmeliğe dönüştürüyoruz. Bizim öngöremediğimiz durumlar ortaya çıkıyor. İkincisi bizler de yapılarımızı değiştiriyoruz, daha yüksek katlara çıkabiliyoruz ya da daha farklı şekillerde yapabiliyoruz. Ama sonucunun ne olacağını önden ne kadar çalışma yapsak da kestiremiyoruz. Dolayısıyla yine ileri ki depremlerde mevcut durumda ortaya çıkan sorunlara karşı önlem almış oluyoruz ama yeni çıkacak durumlar için bir şey bilemeyebiliyoruz." değerlendirmesini yaptı.

"İstanbul için eski yapılarımızı dikkatle elden geçirmemiz gerekiyor"

Enstitü olarak yapıların güçlendirilmesi ya da yeni binalarla ilgili kritik noktaların belirlenmesi için çalışma yaptıklarını anlatan İTÜ Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü Vekili Prof. Dr. Ayfer Erken, "İstanbul için bizim eski yapılarımızı bir dikkatle elden geçirmemiz gerekiyor. Kentsel dönüşümle hastaneler bir kısım yerlerde elden geçti, geçiyor. Halkı bilinçlendirmemiz gerekiyor. Çok ummadığımız büyüklükte bir deprem olursa çok farklı risklerle karşı karşıya kalabiliriz. Onu şu an öngörmemiz de zor." dedi.

Kaynak: AA