Hakkari'nin Çukurca ilçesinde el yapımı mayının patlaması sonucu 7 askerin şehit olmasıyla ilgili davanın görülmesine devam edildi.

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Tuğgeneral Zeki Es ve Kurmay Albay Rıza Atilla Erdoğan ile avukatları, katılan olarak şehit askerlerden Deniz Demirci'nin annesi Raziye Demirci ile babası Halil Demirci ve şehit yakınlarının avukatları katıldı.

Şehit annesi Raziye Demirci söz alarak, Mahkeme Başkanı Yüzbaşıoğlu'na ''Kendini benim yerime koy. Benim yerimde olsan Zeki Es'i tahliye eder miydin?'' diye sordu. Yüzbaşıoğlu, sorunun davayla ilgili olmadığını, cevap vermeyeceğini belirtti.

Şehit annesi Demirci, Tuğgeneral Zeki Es'e ''Benim oğlum berber, aşçı olmasına rağmen niçin komando yapıldı, niçin mayın arıyor, operasyondan gelen bir insan yeniden operasyona giderse ne olur?'' diye sordu. Mahkeme Başkanı Mehmet Yüzbaşıoğlu, ''Senin oğlun sonuçta dağ komando tugayında görevli. Böyle bir soru sanığa sorulamaz. Bunu senin bir haykırışın olarak tutanaklara giriyorum'' dedi.

TUĞGENERAL: TALİMAT VERSEYDİM DİNLEMEYE TAKILIRDIM
Duruşmada, olay tarihinde Hantepe'de görev yapan askeri personel, tanık sıfatıyla dinlenildi.

Mayın patlaması olayında, olay yeri inceleme ekibinde görevli uzman çavuş Mehmet Şimşek, patlamanın kendilerine haber verilmesinin ardından bölgeye ulaştıklarını, patlama çukuru çevresinde inceleme yaptıklarını söyledi. Şimşek, olay yerinde parçalanmış giysiler, şarapnel parçaları gibi örnekleri, toprak numuneleri aldıklarını, olay yerini görüntülediklerini belirtti. Bölgenin olay yeri inceleme ekibi gelmeden temizlendiği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Şimşek, konuyu bilmediğini, bölgede iki tahta arasında sünger ve kablodan yapılmış başka bir patlayıcı düzeneği görmediğini söyledi. Şimşek, mayınların Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait olduğu bilgisini olaydan 1-2 gün sonra öğrendiğini kaydetti.

Daha önce talimatla ifadesi alınan ve TSK ile ilişiği kesilen tanık İbrahim Kılınç'ın, ifadesinde özetle ''Bölük komutanımız, tugay komutanının (Zeki Es) mayını teröristler döşemiş gibi işlem yapılmasını istediğini söyledi'' sözlerinin hatırlatılması üzerine söz alan Tuğgeneral Es, ''Benim olayın ardından bölük komutanına talimat vermem için tek koşul uydu telefonunu kullanmamdır. Elimde tek uydu telefonu var. Bütün telefonlar dinleniliyor. Öyle bir talimatım olsaydı ortaya çıkardı. Kılınç, menfaat karşılığı bu tür beyanlarda bulunuyor'' diye konuştu.

Patlama anında bölgede bulunan piyade çavuş Sercan Çevik de olay anını anlattı.

Olay günü operasyon hazırlığına başladıklarını, Hantepe sırtlarına doğru intikal düzeni aldıklarını belirten Çevik, birinci taburu takip etmelerinin istendiğini söyledi.

Korucuların geç gelmesi, bir korucunun sırt çantasının sapının kopması, bunun dikilmeye uğraşılması nedeniyle biraz zaman kaybettiklerini söyleyen Çevik, daha sonra da taburdaki bir askerin ayağının burkulması ve askerin güvenli bölgeye geri götürülmesi nedeniyle yaklaşık yarım saatlik zaman kaybettiklerini ve bu sırada birinci taburu takip edemediklerini belirtti.

Ay ışığı bile olmaması nedeniyle karanlık yolda devam ederken saat 23.45 gibi arkadan patlama sesi geldiğini ifade eden Çevik, ''Her yer paramparçaydı. Panikle önce kalakaldık. Sonra yaralı ve şehit arkadaşlarımızı topladık. Gece olduğu için yapabildik, gündüz olsa yapamazdık'' dedi.

Çevik, korucuları ve ayağı burkulan arkadaşlarını bekledikleri için birinci taburu gözden kaybettiklerini, yola dere yatağından devam ettiklerini belirterek, ''Birinci tabur bizi geçmişti. Patlama olana kadar dere yatağında yürüdük'' diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Mehmet Yüzbaşıoğlu'nun sorusu üzerine, Çevik, kendilerine ''birinci taburdan farklı, yanlış yoldan gittikleri, dere yatağına saptıkları'' yönünde uyarı gelmediğini, patlamanın ardından operasyonu bıraktıklarını söyledi.

Söz alan Tuğgeneral Zeki Es, ''Patlamanın ardından üst komutanlıktan 'operasyona devam' emri geldi. Bunu uygun görmedim ve operasyonu durdurdum'' diye konuştu.

Olay yerinde bulunan piyade er Ahmet Tanrıverdi de ifadesinde, korucuların geç gelmesi ve bir askerin ayağının burkulması nedeniyle intikalde geciktiklerini, karanlıkta dere yatağı veya başka bir yola saptıklarının farkında olmadıklarını kaydetti.

Duruşmada talimatla ifadeleri alınan askerler Cüneyt Yanar, Ferhat Bilmez, Muhterem Akalın, Eser Çağlayan, Ali Olgun, Birinci Tabur Komutanı Binbaşı Sezgin Erdoğan, uzman çavuş Bülent Gül, Levent Yalçın, Servet Alataş ve Selçuk Demir'in ifadeleri okundu.

KABARTMA HARİTALAR İSTENDİ
Talimatla gelen ifadelerle ilgili söz alan Tuğgeneral Zeki Es, Binbaşı Sezgin Erdoğan'ın ifadesinde Hantepe bölgesine döşenen erken uyarı sistemi hakkında bilgisi olmadığını söylediğini belirterek, ''Bunların takip edilmesinden asli sorumlu olan kişi kendisi. 'Bilgim yok' demek, tugayın yaptığı koordinasyon toplantılarını bilmemesi, benim yazdığım talimatnameleri okumaması anlamına gelir'' diye konuştu.

Söz alan diğer sanık Kurmay Albay Rıza Atilla Erdoğan da bazı tanıkların mahkeme ifadeleriyle hazırlık soruşturması ifadelerinde, ''mayınların yerinin daha önceden söylenip söylenmediği ve olayda mayına basan taburun birinci taburun istikametinden ayrılarak başka yola sapması'' noktalarında çelişkiler bulunduğunu söyledi.

Mahkeme heyeti, olayda şehit olan Oğuz Kır'ın babası Kemal Kır'ın davaya müdahil olma talebini kabul etti.

Heyet, başbaşa yaptığı müzakerenin ardından, bazı talimat ifadelerinin beklenmesi ve diğer eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. Heyet, olay yerinin daha iyi incelenebilmesi için Jandarma Genel Komutanlığından bölgenin kabartma haritasının istenmesine karar verdi. (Anadolu Ajansı)