ANKARA - Davaya konu olay, binlerce kadının hemen hemen her gün benzer muameleyle karşılaştığı İstanbul’da yaşandı. Üniversite mezunu olan ve Web tasarım işi ile uğraşan S. Ü., iş çıkışı saat 20:30 sularında, Taksim’e gitmek için Halaskargazi Caddesi üzerinde taksi beklemeye başladı.

Bu sırada alkollü olan O.Ü., yanında iki arkadaşı ile yol kenarında durdurduğu taksiye binmek üzere olan S.Ü.’ye yaklaşarak, taksinin kapısını iterek binmesini engelledi. Genç kadının kalçasını sıkarak tacizde bulunan O.Ü., tacizin ardından yaptığı ile gülerek, eğlendi.

Yapılan davranışı kendine sindiremeyen genç kadın ise anında polise ihbarda bulundu. Olay yerine gelen motosikletli polisler tarafından yakalanan O.Ü., gözaltına alındı. S.Ü.’nün karakolda O.Ü.’den şikâyetçi olması üzerine O.Ü. hakkında Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesinde yer alan “vücut dokunulmazlığını ihlal” suçundan dava açtı.

2 YIL YERİNE 3 YIL HAPİS
Şişli 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan O.Ü. duruşmada savunmasını “Aldığım aşırı alkolün etkisi ile kayıp düşerken S.Ü.’ye tutunmak zorunda kaldım” sözleri ile yaptı. Tacizi kabul etmeyen O.Ü.’nün kaçamak ifadeleri de mahkeme heyetinin dikkatini çekti.

Duruşmada sanık O.Ü.’nün davranışından dolayı psikolojisinin alt üst olduğunu belirten S.Ü. ise uzlaşma talebine yanaşmadı. Şişli 1. Asliye Ceza Mahkemesi de sanık O.Ü., TCK’nın ilgili maddesi uyarınca cezanın alt sınırı olan 2 yıl yerine, 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.

Mahkeme, kararını ise binlerce kadının derdi olan tacize karşı yürüklere su serpen bir gerekçeye dayandırdı. Kararın gerekçesinde, sanığın içinde bulunduğu sosyal koşullara da dikkat çeken mahkeme, O.Ü.’nün ilkokul mezunu olduğunun, kuaförlük yaptığının ve kendi bilinciyle alkol aldığının altını çizdi.

GEZİNTİ ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANAMAZ
Suçun işleniş şekline, suça konu olayın önem ve değerine, tehlikenin seviyesine işarete edilen gerekçede, şehir magandası vurgusu yapıldı. Gerekçede şöyle denildi:

“Sanık, alkol aldıktan sonra şehir magandası edasıyla araç bekleyen üniversite mezunu kadının kalçalarını sıkması ve ardından da kenara çekilerek yaptığı hareketle gurur duyarcasına küstahla kahkahalar atması bu tür davranışlarla İstanbul’da tek başına dışarı çıkabilen ve sayıları da buna benzer kişiler yüzünden git gide azalan kadınların gezinti özgürlüğü açısından ciddi risk yaratmaktadır.”

Gerekçede, sanığın suçunu kabul ederek pişmanlığını göstermek yerine ısrarla inkâr ederek, sorumluluktan kaçtığına da dikkat çekildi. Gerekçede, sanığın duruşmada, savunmasında ayağının kayması sonucu kalçaya yapışmak zorunda kaldığını öne sürmesi de yargıçla alay etmesi şeklinde yorumlandı. Yargılama süreci içinde sanığın tutum ve davranışlarını dikkate alan mahkeme, O.Ü.’nün 4 gün gözaltında kaldığına ve duruşmaları takip etmediğine de işaret etti. Sanığın tüm tutum ve davranışlarını göz önünde bulunduran mahkeme, iyi hal indirimi yapmazken, bu tavırlar nedeniyle sanığa TCK’nın 102’inci maddesinde yer alan “vücut dokunulmazlığını ihlal” suçunun alt sınırı olan 2 yıl yerine 3 yıl hapis verdi. Bu nedenle sanığın suçu ertelenemedi ve adli para cezasına çevrilemedi.(anka)