ZEYNEP KURAY- [email protected]

Geceleri sebze ve meyve halinde çalışan işçileri beyazperdeye taşıyan yönetmen Murat Eroğlu, Ataşehir halinde seyyar satıcılık yapan bir baba ve oğlunun gözünden Türkiye’deki işçi sınıfının uğradığı sömürüye dikkat çekiyor. Bugün Beyoğlu Cinemajestic’te yapılacak ilk gösterim öncesi Birgün’e konuşan Eroğlu, bir şehrin lüks gökdelenlerinin kibirli duruşlarının dibinde, geceleri zor şartlarda çalışmalarına rağmen, insanlıklarını kaybetmeyen bir baba ile 12 yaşındaki oğulun aralarındaki şefkati, sevgiyi, umudu yansıtmaya çalıştığını ifade etti. Lisedeyken üniversite harç parasını çıkartabilmek için kısa bir süre filmin konu aldığı Ataşehir halinde çalışan Eroğlu, “Hal burada Türkiye’deki işçi sömürüsünün mikro halidir” dedi.

» ‘Şafakla Dönenler’ neyi anlatıyor ?
Kameramızı lüks plazalarıyla kapitalist modernitenin geliştiği Ataşehir’in gökdelenlerinin dibine yönelttik ve burada her gün sömürülen işçilerin durumuna ışık tuttuk. Baba ve oğul halde el arabasıyla seyyar satıcılık yapmaktadır ve sabaha kadar zabıtalardan kaçarak para kazanmaya çalışırlar. Aslında baba ve oğulun gözünden haldeki yaşamı görürüz. Baba ve oğul üzerinden Türkiye’deki işçilerin yaşadığı zorluklara ve maruz bırakıldıkları sömürüye dikkat çekiyoruz. Bu baba oğul hikâyesinde 12 yaşındaki çocukla da Türkiye’deki çocuk işçilerin çalıştığı koşullara da dikkat çekmek istedik.

» Ataşehir halini konu almanızın özel bir nedeni var mı?
Üniversitedeki harç paramı çıkartabilmek için üç ay Ataşehir’deki halde çalıştım. Burada daha çok akrabalarımız, arkadaşlarımızdan oluşan Kürt işçileri vardı. Ben de burada üç ay çalıştım ve kazandığım parayla üniversiteye gittim.

» Halde nelere tanık oldunuz?
Haldeki dünya gerçekten ilginç. Buradaki işçiler hep geceleri çalışıp, gündüzleri yatarlar. Akşam 20.00, 21.00 gibi hale giderler ve sabah 06.00, 07.00’ de evlerine dönerler. Karda, kışta, soğukta yaşamlarını idame ettirmek için burada çalışmak zorundadırlar. Bu halin kendi içinde bir sürü çarpıklığı var. Dükkan sahipleri var, bunlar çok büyük paralar kazanırlar, bunlarla birlikte bir de zabıtalar ve komisyoncular var. Halin işleyişini anladığınız zaman aslında Türkiye’deki süregelen kapitalist sistem, patron-işçi ilişkisi daha kolay kavranabilir. Hal burada Türkiye’deki işçi sömürüsünün mikro halidir.

» Peki sizin bu sömürüye karşı bir çözümünüz var mı?
Filmde kapitalist sistem içerisinde dükkan sahiplerine ve zabıtalara karşı seyyar satıcılar örgütlenerek ve dayanışarak kendilerine dayatılan bu çarktan kurtulmaya çalışıyor. Burada işçiler birleşir ve örgütlenirse karşılarında hiçbir gücün duramayacağının söylemek istedim.

» Neden filmin ismi “Şafakta Dönenler”?
Çünkü seyyar satıcılar şafak sökünce evlerine gider. Bu isim aslında karanlıktan sonra aydınlık geleceği umuduna da işaret ediyor. Filmde hiç gündüz sahnesi yok.

» Film bugün tek sinemada gösterime giriyor?
Bunun nedeni, bağımsız bir film olması ve bu dağıtım ağının içinde kendisine yer bulamaması. Bugün Türkiye’de nasıl film çekmek tekelleştiyse, sinema salonları da tekelleşmiş durumda. İzleyicilere popüler kültür dayatması var ve bu nedenle alternatif filmler “izleyici bulmaz” diyerek dolaylı sansüre uğruyor.

Kaynak: Birgun.net