2010 referandumundan itibaren mercek altına aldığımız dört seçimle ilgili sonuçların analizini yaparken şöyle bir sonuca vardık. Nüfus gençleştikçe HDP’nin, orta yaş arttıkça CHP’nin oyları yükseliyor. Orta yaşta AKP’nin oyu azalıyor. Bu ispat edilmiş verilerle kanıtlanmış bir bulgu...

SEBAHAT KARAKOYUN - [email protected]

Filiz Aydın Koç, seçim istatistikleri ile ilgili çalışmalarıyla tanınıyor. Seçim sonuçlarının “en büyük anket” olduğunu ancak iyi analiz edilmediğini düşünüyor. Son beş yılda yapılan seçimlerde sonuçları karşılaştırarak yaptığı analizi “2010-2014 Yılları Karşılaştırmalı Seçim Analizleri” adıyla kitaplaştırdı. Filiz Aydın Koç’la geçmiş seçim sonuçlarından yola çıkarak rakamların diliyle 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkabilecek tabloyu konuştuk.

>> Seçim anketlerinin ötesinde bir çalışma sizin yaptığınız, biraz söz eder misiniz?
Seçimlere yönelik araştırmalar, anketler çok önemli tabii. Ancak en büyük anket olan seçim sonuçlarının yeterince analiz edilmediği düşüncesiyle bir istatistikçi olarak bir çalışma yapmaya karar verdim. 2010-2014 döneminde yapılan seçimlerin sonuçlarını karşılaştırarak bir analiz yaptım. Bu çalışmamı “2010-2014 Yılları Karşılaştırmalı Seçim Analizleri” adıyla kitap haline de getirdim. Resmi seçim sonuçları kocaman bir veri tabanı ama hiç kimse bunun analizini yaparak bu veriler üzerinden konuşmuyor. Bu, dikkat çekici bir durum. Daha 9 ay önce bu ülkede bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. 2010 yılında Anayasa değişikliği için halk oylaması, ardından 2011 genel seçimleri, 2014 yılındaki yerel seçim ve aynı yıl yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarına baktığımızda birbiriyle çok ilişkili olduğunu görüyoruz.

>> 7 Haziran genel seçimlerine doğru tablo nasıl görünüyor genel hatlarıyla?
Cumhurbaşkanlığı seçiminden 7 Haziran’a seçmen sayısında 1.6 oranında bir artış var. Seçmen sayısı 52 milyon 894 bin 115’ten, 53 milyon 741 bin 838’e yükseldi, yaklaşık 847 bin yeni seçmen var. Bu artışın hangi bölgeden olduğu önemli tabii. Rakamlara baktığımızda yeni seçmenin yüzde 46’sı yani yarıya yakını üç büyük kentte. En çok seçmen artışı da İstanbul’da. Yeni seçmenin yüzde 30’u İstanbul’da oy kullanacak. 847 bin yeni seçmenin yüzde 20’si de Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde.

HDP AÇISINDAN HEM AVANTAJ HEM DEZAVANTAJ
>> Bu tablo hangi parti açısından avantaj yaratır?

Seçmen artışı en çok HDP’yi etkileyebilir gibi görünüyor. 2010 referandumundan itibaren mercek altına aldığımız dört seçimle ilgili sonuçların analizini yaparken kayıtlı seçmenlerin yüzde 32’sinin yaşadığı üç büyük kentle ilgili verileri ayrıca değerlendirdik. Şöyle bir sonuca vardık, yaş ile oy verilen parti doğrudan ilgili. Bölgede nüfus gençleştikçe AKP’nin oyları kısmen, HDP’nin oyları oldukça artmakta, CHP’nin oyları ise hızlı bir şekilde düşmektedir. Ülkenin ortanca yaşı 30.4. Orta yaş arttıkça AKP’nin oyu azalıyor, CHP’nin oyu ciddi bir yükselişe geçiyor. HDP’nin oyu da düşüyor. Bu ispat edilmiş verilerle kanıtlanmış bir bulgu. Büyük şehirlerde de orta yaş yüksek. Ancak yeni seçmenin yarıya yakınının üç büyük şehirde olması nüfus gençleştikçe oy oranında artış görülen HDP açısından avantaj yaratıyor. Yeni seçmen açısından üç büyük şehri kıyaslarsak yüzde 46’nın 30’ u İstanbul, 11’ i Ankara, 5’ i İzmir’de. İstanbul’un yeni seçmenler açısından özel bir öneme sahip olduğu ortada. Rakamlara göre bu konuda kesin bir şey söylememiz mümkün görünmüyor. HDP barajı aşabilir de aşamayabilir de…

gencler-hdp-orta-yas-chp-diyor-47091-1.

>> Partilerin oy oranlarında seçimlere katılım çok etkili. İncelediğiniz seçimler ışığında 7 Haziran’da katılım oranına ilişkin bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yurtdışı seçmenler hariç katılım oranı yüzde 77 idi. Ancak İstanbul’da bu oran yüzde 72.8’de kaldı. İstanbul’da seçime katılmayan seçmen sayısının büyüklüğü önemli. 7 Haziran’da cumhurbaşkanlığı seçimi gibi değil 2011 yılındaki genel seçimlere yakın bir katılım oranı bekliyoruz. Katılım 2011 de 87.2 idi.

>> Katılımın yüksek olması HDP açısından dezavantaj yaratır mı?
HDP’nin daha önceki seçimlerde aldığı sonucu anımsayalım. 2011 yılında bağımsız olarak girdikleri genel seçimde oy oranı 6.6, 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde HDP-BDP ve bağımsızların aldıkları toplam oy sayısı 2011’dekine çok yakın, 2 milyon 935 bin iken katılım oranı daha yüksek olduğu için oy oranı 6.1’de kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise katılım önceki seçimlere göre daha düşük olduğundan Demirtaş’ın oy artışı 1 milyondan daha az olduğu halde oy oranı 9.8’e çıktı. Bu seçimde daha önceki oy oranlarındaki artış ivmesi dikkate alındığında HDP’nin oy sayısında artış olacaktır mutlaka. Ancak bu seçimde cumhurbaşkanlığı seçiminden daha yüksek katılım beklendiğinden bu, HDP açısından bir dezavantaj da yaratacaktır. Ancak yine de 10.2, 10.3 gibi bir sonuç mümkün görünüyor. HDP seçmeni bir kişi de olsa sandığa gitmek durumunda, barajı aşma ihtimali yüksek ancak kritik bir durum.

CHP ÜÇ BÜYÜK KENTTE DOYGUN DURUMDA
>> Büyük kentlerin özellikle İstanbul’un önemine dikkati çektiniz. Partilerin bu illerdeki oy oranlarına ilişkin analizinizden nasıl sonuç elde ettiniz?

Son dört seçimi birlikte incelediğimizde AKP kendi oylarının yaklaşık yüzde 30’unu, CHP yüzde 40’ını, MHP yüzde 26’sını, HDP yüzde 20’sini üç büyük şehirden alıyor. İstanbul’a bakarsak AKP oylarının yüzde 18’ini, CHP yüzde 22’sini, HDP yüzde 15’ini, MHP yüzde 13’ünü buradan alıyor.

AKP’nin oylarının yüzde 30’unu üç büyük şehirden alması hâlâ büyük şehirlerde oyu artırma potansiyeli olduğunu gösteriyor. CHP açısından duruma bakarsak, üç büyük şehirde doygun görünümde. Zaten alabileceği oy oranı çok fazla değil. CHP’nin ülke genelinde hedeflediği oy oranını yakalayabilmesi için şimdiye kadar oy alamadığı bölgelerde elde edeceği sonuç önem taşıyor aslında. HDP’nin ise Doğu ve Güneydoğu’dan göç nedeniyle hâlâ İstanbul’dan daha fazla oy alma potansiyeli var. İstanbul’daki yeni seçmen artışı da HDP’nin şansını artıran bir faktör. İstanbul HDP açısından çok önemli. HDP açısından belirleyici il İstanbul görünüyor.

>> Partiler arasındaki geçişkenlik açısından rakamlar neler söylüyor?
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarını incelediğimizde Erdoğan ve Demirtaş arasında oy geçişkenliğini gösteren veriler mevcut. CHP ve HDP arasındaki geçişkenlikten çok AKP ve HDP arasındaki geçişkenlik daha belirgin. Doğu’da özellikle muhafazakâr Kürtlerin ağırlıklı olduğu illerde HDP’den AKP’ye bir geçişkenlik olduğu anlamına gelebilecek veriler var. Örneklendirirsek, Hizan’da Erdoğan 4 bin 500 oy artırırken Demirtaş 4 bin 800 oy kaybetmiş. Siverek’te Erdoğan 10 bin 500 oy artırırken Demirtaş 12 bin oy kaybetmiş.

AKP’NİN OY ORANINDA AZALMA OLACAK
>> Anketlere göre AKP’nin oy kaybı bekleniyor.

2011 genel seçiminde AKP’nin aldığı oy sayısı 21 milyon 399 bin, oy oranı ise yüzde 49.8. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 1 milyona yakın bir oy kaybıyla Erdoğan 20 milyon 660 bin oy almasına rağmen katılımın düşük olması nedeniyle oy oranı yüzde 52 görünüyor. 7 Haziran’da da katılımın 2011’deki genel seçimlere benzer bir oranda olacağı varsayımıyla AKP’nin oy oranında birkaç puanlık azalma olabilir. Büyük bir oy kaybı olacağını düşünmüyorum. Oransal değişiklikten çok esas olarak HDP’nin barajı aşması durumunda milletvekili sayılarında önemli bir değişiklik, düşme yaşanacaktır.

İstanbul’da da çarpıcı sonuçlar var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Bağcılar’da Erdoğan 30 bin oy kaybederken, Demirtaş 15 bin civarında oy artırmış. Avcılar’da Erdoğan 8 bin 89 oy kaybederken, Demirtaş 8 bin 18 oy artırmış.

http://www.birgun.net/haber-detay/gencler-hdp-orta-yas-chp-diyor-81365.html