Haber Merkezi (Ali Cemal Karabudak) - Ergenekon Davası sona erdikten sonra bu kez hedefe davanın avukatları alındı. Şu ana kadar toplam 117 avukata çeşitli gerekçelerle soruşturma açıldı. Bu avukatların bir çoğunun Balyoz, Askeri Casusluk ve Poyrazköy gibi siyasi olduğu yorumu yapılan davaların avukatı olması ise dikkat çekti. Durum Gezi direnişi avukatlarında da değişmedi. Direniş sürecinde 44 avukat gözaltına alındı ve soruşturma açıldı. Yaklaşık 20 avukat hakkında ise, halen “Gizlilik kararı” olan bir soruşturma devam etmekte.

GEREKÇELER AYNI

Ergenekon Davası avukatlarına açılan soruşturmaların bir çoğu “Hakaret” ve “Duruşma salonunu terk etmek” suçlamasıyla başlatılırken, Gezi avukatlarına yöneltilen suçlamalar arasında “Hükümeti yıkmaya teşebbüs” ve “Görevli memura mukavemet” suçlamaları yer aldı. AKP'ye muhalif olan kişilerin yargılandığı ve hukuksuz kararla sona eren bu davaların ardından akıllara, “Avukatlara ikinci dalga avukatlar operasyonu mu geliyor?” sorusunu getirdi. YURT'a konuşan avukatlar, mahkemelerin artık avukatları birer suçlu olarak gördüğüne dikkat çekti.

'SAVUNAN DEĞİL SUSAN AVUKAT'
Ergenekon Davası avukatlarından Celal Ülgen, mahkemelerin ağızlarını açtıkları anda avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, “İstanbul’da Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde Savunma görevini üstlenen avukatların, Mahkeme'nin uyguladığı usulü eleştirmek ve eksik kalan delillerin toplanması için söz alma istemlerine karşın ısrarla söz vermeyen ve giderek bu ısrarını söz almak isteyen meslektaşlarımızı duruşma disiplinini bozduğu gerekçesi ile duruşma salonundan çıkaran uygulamasını savunma hakkı ve savunma mesleğine yapılmış vahim bir engelleme olarak değerlendiriyoruz. Son günlerde bu mahkemelerin avukat hakkında ağzını açtıkları anda suç duyurusunda bulundukları da ayrı bir gerçektir. Bu mahkemeler konuşan, savunan avukat yerine susan avukatı tercih etmektedirler. Savunma, adil bir yargılamanın olmazsa olmaz sayılan temel unsurudur. Sanık sayısının çokluğu, yargılama süresinin uzaması gibi nedenler savunmanın yok sayılmasını gerektirilmemelidir” dedi.

AVUKATLARA 'DARBE' SUÇLAMASI
Çağdaş Hukukçular Derneği'ne yapılan soruşturma kapsamında gözaltına alınıp serbest bırakılan ve Gezi direnişi sürecinde de tutuklanan birçok kişinin avukatlığını yapan Avukat Efkan Bolaç ise, yargının avukatları artık yok saydığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Gezi direnişi ile ilgili 11 Haziran'da gözaltına alınan 44 avukat var. Bunun dışında Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi'ne yönelik olarak yapılan bir soruşturma var. Bir de 20 kişilik gizlilik kararı olan bir soruşturma olduğu söyleniyor. Ama o soruşturmanın içerisinde kim var, kim yok henüz bilemiyoruz. Soruşturmanın gerekçesinin 'Anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs' olduğunu öğrendik. Yani darbe konulu, müebbet ve ağır hapis gerektiren bir soruşturma. Açıkçası şu anda kime soruşturma açıldı. Neyle suçlanılıyor bilemiyoruz. Tam bir belirsizlik. Bir avukatın hukuki yardım yaptı diye veya bununla ilgili tepki göstermesi sonucu yapılan işlemler, açılan davalar hukuki ve mantıklı değil. Avukatlar, savcılık kararı olmadan aranamaz, gözaltına alınamaz. Adliye'de yaka paça gözaltına alınan avukatlar aslında yargının savunmaya bakış açısını gösteriyor. 'Savunma olmasaydı biz adliye sarayını na kadar güzel idare ederdik' mantığı yürütülüyor.”

'BEDELİ AİHM'DE AĞIR OLACAK'
İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Ömer Kavili'de avukat haklarının Türkiye'de yok sayıldığını ve bunun bedelinin ileride Türkiye çok ağır olacağına vurgu yaparak şunları söyledi: "Uluslararası sözleşmeler çiğneniyor. İşte bu Uluslararası sözleşmelerin ihlali ileride Türkiye'yi mahkum ettirecek niteliktedir. Birincisi Türkiye'nin AİHM'de hukuka aykırılık oluşturduğu tespit edilir. İkincisi Türkiye'nin açıktan alenen ihlali ise çok ağır yaptırımlara yol açabilir. Biz bunları İstanbul Barosu olarak hep korumaya çalışıyoruz. Fakat hakimlerimiz hiç oralı olmuyor. Nedense “Git istediğin yere şikayet et” diyorlar. Bu durum Türkiye'nin AİHM üyeliğini bile askıya alabilir ve itibar kırıcı bir hal alır.”

Mühendis olsam, ülkeyi terk ederim!
Bayraktar Hukuk Bürosu'nda çalışan ve Yargıtay'da davaları takip eden iki genç avukat İlkan Kuyumcu ve Burak Candan da bu genç avukatlar kuşağından. Yargıtay'da Balyoz kararlarıyla ilgili savunmalara katılan iki genç avukat, Yargıtay'ın “çelişkili deliller”i dikkate almamasına çok üzüldüklerini vurguluyorlar. Çünkü CD'lerde ortaya çıkan belgelerin üzerinde daha sonra oynandığına dair yüzlerce örnek var. Bunların hiçbirinin dikkate alınmaması “hukuk” nosyonunu zedeliyor.

‘GENÇ AVUKATLAR SİNDİRİLİYOR’
Burak Candan ise “Mühendislik gibi bir meslekte oysaydım, ülkeyi terkederdim” diyor.
Her iki avukat, ayrıca Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda yüzü aşkın genç savunma avukatına dava açıldığını ve genç kuşak avukatların büylece sindirilmek istendiğini vurguluyorlar. Yakında Silivri'de toplu avukat davalarının başlayacağını ve bunun da, ülkede hukukun geldiği vahim tabloyu daha açık gözler önüne sereceğini belirtiyorlar.

Toplu avukat davaları
Devam eden ve soruşturma açılan davaların bir kısmı şöyle:
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı (CBS) 100
Avukat hakkında toplu halde Görevi kötüye
kullanma suçundan dava açtı.
Silivri CBS duruşmayı izinsiz terk etmekten Av. Serkan Günel ve 10 avukat arkadaşı ile birlikte dava açtı.
Gezi Direnişi sırasında 11 Haziran'da 44 avukat gözaltına alındı ve soruşturma açıldı.
Halen 20 avukat hakkında devam eden ve “Gizlilik kararı” olan bir soruşturma yürümekte.