BRÜKSEL - Ata Ufuk Şeker

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı, "FETÖ'nün Türkiye'ye verdiği en büyük zararlardan biri de, Türk halkının Avrupa'da Schengen bölgesinde özgür seyahat edebilme hakkını geciktirmiş olmasıdır. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi AB ile vize serbestisi diyaloğumuzu geciktirdi." dedi.

Kaymakcı, AB-Türkiye ilişkileri, 18 Mart sığınmacı mutabakatı ve Gümrük Birliğinin güncellenmesine ilişkin AA'ya açıklamalarda bulundu.

AB Komisyonunun yayınladığı 18 Mart Türkiye-AB sığınmacı mutabakatının uygulanmasına ilişkin beşinci raporu hakkında Kaymakcı, "Türkiye, 18 Mart mutabakatının gereğini tamamen yerine getirdi ve bizim arzumuz AB'nin de vermiş olduğu sözleri en iyi şekilde ve en kısa zamanda tutması." dedi.

"Mali taahhüdün akış hızının kabul edilebilir bir düzeyde olması lazım"

Türkiye’deki Suriyelilere AB'nin taahhüt ettiği mali desteğin hızlanması gerektiğini söyleyen Kaymakcı, "Bizim AB'den beklediğimiz Türkiye'deki Suriyelilere verilmek üzere taahhüt edilen 3 milyar avroluk birinci dilim ve daha sonra 3 milyar avroluk ikinci dilimin Suriyelilere akış hızının kabul edilebilir bir düzeyde olması lazım." ifadesini kullandı.

"Bazı ülkeler göçmenlere insani yaklaşmayan bir tutum içerisindeler"

AB'nin İnsani Kabul Programı çerçevesinde Türkiye'den Suriyeli göçmenleri alması ve AB ülkelerine yerleştirmesi gerektiğini de anımsatan Kaymakcı, şunları söyledi:

"Bu konuda AB ülkeleri Almanya ve İsveç dışında çok istekli değiller. Hatta bazı ülkeler isteklilik bir yana göçmenlere insani yaklaşmayan bir tutum içerisindeler. Biz 18 Mart mutabakatına hala desteğimizi insani gerekçelerle sürdürüyoruz, ancak AB'nin taahhütlerini yerine getirmemesi halinde AB gerçekten inandırıcılığını ve itibarını kaybedecek. Umarız göç meselesi AB bakımından yönetilemez bir hale gelmez. Şu anda kış aylarındayız ama ilkbahardan itibaren göç meselesi yine canlanacaktır."

Kaymakcı, 2015 yılında günde 7 bin civarında yasa dışı göçmenin denizden Yunanistan'a geçmeye çalışırken şu anda bu sayının zaman zaman sıfır düzeyine indiğini ve denizde ölümlerin çok büyük ölçüde önlendiğini vurgulayarak, "Biz kendimize düşeni yaptık, AB'nin üstlendiklerini yapmasını bekliyoruz." dedi.

"FETÖ'nün verdiği en büyük zararlardan biri de vize serbestisi"

Vize serbestisi diyaloğunda 72 kriterin söz konusu olduğunu, Türkiye'nin bu kriterden 65'ini yerine getirdiğini hatırlatan Kaymakcı, "Türkiye, son 7 kriterden 6’sını da çok büyük ölçüde yerine getirdi. Fakat bizim talihsizliğimiz tam bu dönemde 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık. FETÖ'nün Türkiye'ye verdiği en büyük zararlardan birinin de, Türk halkının Avrupa'da Schengen bölgesinde özgür seyahat edebilme hakkını geciktirmiş olmasıdır. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi AB ile vize serbestisi diyaloğumuzu geciktirdi." diye konuştu.

Kaymakcı, Türkiye'nin 15 Temmuz'dan sonra farklı bir ortama girdiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Türkiye öteden beri PKK'yla, DHKP-C'yle, DEAŞ’la ve diğer terör örgütleriyle mücadele etmek zorundaydı. Aralık 2013’ten bu yana ve özelikle de 15 Temmuz'dan sonra bu listenin başına FETÖ yerleşti. Vize serbestisi için gerekli 72 kriterden biri terörle mücadele mevzuatında belirli düzenlemeler yapılmasıydı. Tabi 15 Temmuz sonrası ortamında bu ayarlamaları aldığımız tedbirler ve terörle mücadelede daha kararlı olmamız gerektiğinden dolayı yapmamız söz konusu olamadı."

"15 Temmuz, süreci maalesef baltaladı"

Türkiye'nin AB'yle vize serbestisi diyaloğunda 2016 yılının çok iyi bir fırsat teşkil etmiş olduğunu vurgulayan Kaymakcı, "Ancak 15 Temmuz, bu süreci maalesef baltaladı. Bu olumsuz gelişmeler olmasaydı belki şu anda Türk vatandaşları Schengen ülkelerine vizesiz seyahat edebiliyor olacaktı." ifadesini kullandı.

AB'nin yaşamış olduğu terör saldırılarından sonra Türkiye'yi daha iyi anlamaya başladığını ve kendi terörle mücadele mevzuatında değişiklik yaptığını anlatan Büyükelçi Kaymakcı, "Şu anda AB, mevzuatında terörle mücadeleyi sertleştirmeye başladı. Öte yandan vize serbestisi konusunda hem AB Komisyonu’nda hem de Türkiye'de iyi niyet var. Önümüzdeki aylar içerisinde sağlanabilecek gelişmelerden sonra bu süreç yeniden işlemeye başlayabilir " değerlendirmesinde bulundu.

AB kurumlarındaki terör örgütleri sembol ve amblemleri

Kaymakcı, AB yetkilileriyle gerçekleştirdiği görüşmelerde, Türkiye'nin terörle mücadele konusunda AB'den ve AB kurumlarından beklentilerini açık bir şekilde ifade ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"AB terör örgütleri listesinde yer alan PKK'nın ve türevlerinin AB kurumlarında sembollerinin ve amblemlerinin kullanılmasının açıklanması mümkün değil. Bu konuda AB'de bir çalışma başlatılması söz konusu. Yani AB kurumlarında en azından AB listesinde yer alan terör örgütlerinin sembollerinin kullanımına izin verilmemesi konusunda bir takım araştırmalar yapılması yönünde sözler verildi. Ben bunun olumlu ve anlamlı bir gelişme olacağını düşünüyorum. Eğer AB kurumları böyle bir adım atabilirse bizle terörle mücadele konusunda aynı dili konuşma noktasına doğru ilerleyecekler. Bu da bizim AB'ye olan güvenimizi artırır ve daha fazla işbirliği yapmamıza zemin hazırlar. Bu tabiki vize serbestisi diyaloğunun önünü de yeniden açacaktır."

Kaynak: AA