İSTANBUL - Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 66'sı tutuklu 275 sanıklı “Ergenekon” davasının 268. duruşması başladı. 

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan, emekli Orgeneral Hasan Iğsız ve Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu 30 tutuklu sanık katıldı. 
Eski genelkurmay başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli tuğgeneraller Veli Küçük ve Levent Ersöz ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu 36 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. 
Bu davadan tutuksuz yargılanan “Odatv” davasının tutuklu sanığı Yalçın Küçük'ün de hazır bulunduğu duruşmada, hakkında yakalama emri bulunan YAŞ üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler'in, tedavi gördüğü Ankara GATA'ya videokonferans yöntemiyle bağlanılarak savunmasının alınmasına devam edildi. 


“EMİR VERDİM İÇERİĞE KARIŞMADIM”


Taşdeler, Bilgi Destek Dairesi'nde faaliyet gösteren internet sitelerinin içerikleriyle ilgili emekli albay Dursun Çiçek'in ifadesine atıfta bulunarak, Çiçek'in beyanında söz ettiği “şarta bağlı sistemi” anlattı. 
Taşdeler, buna göre site içeriklerinin sivil memurlar ve proje subayları tarafından sağlandığını ve sitelere konulduğunu, şube müdürünün siteye haber koyma yetkisinin olmadığını, sivil memurun bir haberin sitede yayınlanıp yayınlanmaması konusunda tereddüt yaşadığında proje subayına, eğer proje subayı da tereddüt yaşarsa şube müdürüne arz ettiğini, şube müdürü de şayet ihtiyaç duyarsa daire başkanına, daire başkanı da ihtiyaç duyarsa harekat başkanına arz ettiğini belirterek, harekat başkanının da tereddütte kaldığı konu olursa 2. Başkan’a, hatta Genelkurmay Başkanı'na kadar haber içeriğinin arz olunduğunu ifade etti. 
Harekat Başkanlığı yaptığı dönemde, şarta bağlı olarak işletilen bu sistem içerisinde, haber veya yorum mahiyetinde herhangi bir yazının internet sitelerine konulması için onayına başvurulmadığını vurgulayan Taşdeler, 375 günlük görev süresi içinde, sadece 112 gün sabah saatlerinde makam odasında bulunduğunu, süreklilik isteyen böyle bir onay mekanizmasını çalıştırmasının bu durumda söz konusu olamayacağını dile getirdi. 
İnternet siteleriyle ilgili müteselsil (zincirleme) sorumluluğun sivil memurlar ve proje subayları ile yönetme ve denetleme görevi bulunan şube müdürlerinde olduğunu belirten Taşdeler, “Sorumluluk seviyeleri gerçekçi olarak tespit edilmezse, siyasi sorumluluk taşıyan makamlara kadar uzatılması da gündeme gelebilecektir. Askeri hiyerarşide proje subayının 3'üncü, sivil memurun 4'üncü amiri olan Genelkurmay Harekat Başkanı'nın, bugün fiilen yürürlükte olan ve yetkililer tarafından sık sık vurgulanan devlet hiyerarşisindeki yeri itibarıyla, 3'üncü amirinin başbakan, 4'üncü amirinin ise cumhurbaşkanı olduğu dikkatten uzak tutulmamalıdır” dedi. 


“PSİKOLOJİK HAREKAT DEĞİL”


İnternet siteleriyle ilgili haksız bir suçlamayla karşı karşıya olduğunu ifade eden Taşdeler, internet siteleriyle yürütülen faaliyetin savcılık tarafından, “Ergenekon terör örgütünün yürüttüğü psikolojik harekat faaliyeti” olarak tanımlandığını anımsatarak, şunları kaydetti, “Bu tamamen yanlış ve haksız bir değerlendirmedir. İnternet sitelerinin sorumluluğunu taşıyan dairenin ismi, 3 Ocak 2005 tarihinden itibaren Bilgi Destek Dairesi'ne dönüşmüştür ve yürüttüğü faaliyet psikolojik harekat değil, bilgi destek faaliyetidir. İnternet siteleri vasıtasıyla, Türkiye'nin milli güvenliği, sorunları ve hedefleri ile TSK'yı yıpratmayı amaçlayan girişimlere karşı, TSK personeli başta olmak üzere, okuyan ve izleyenleri bilgilendirmek maksadıyla, yetki verilen konularda, yasal mevzuat dahilinde yayın faaliyetinde bulunmuştur. Bu bir psikolojik harekat değil, bilgilendirme faaliyetidir.” 


“HİTLER KISKANIRDI!”


Taşdeler, sahte olduğunu belirttiği “Bilgi Destek Planı” belgesi dışında hiçbir belgede isminin yazılmadığını ve parafının olmadığını söyleyerek, bu belgeyi kendisinin hazırladığı şeklinde basında aleyhine haberler yapıldığını, belirli gazeteler ve televizyon kanalları vasıtasıyla yürütülen ve şahsını hedef alan psikolojik harekatın da başarılı olduğunu ileri sürdü. 
Taşdeler, “Gri ve kara propaganda, dezenformasyon gibi psikolojik harekat vasıtalarını kullanarak, başarılı bir 'algılama yönetimi' yapmışlardır. Bu başarılı psikolojik harekat, maalesef soruşturma safhasının tamamlanarak kovuşturma safhasına geçilmiş olan bu davada, etkisini hala sürdürmekte, duruşma savcısının bile önemli bir hata yapmasına neden olabilmektedir. İşte psikolojik harekat budur” dedi. 
Taşdeler, “bir merkezden planlandığı ve yönetildiği anlaşılan bu yıkıcı propagandanın, Alman Nazi Lideri Adolf Hitler'in dünya propaganda tarihinde müstesna bir yeri olan propaganda Bakanı Joseph Goebbels'i dahi kıskandıracak ve onun meşhur propaganda ekibini mahçup edecek bir süreklilik, yaygınlık ve etkinlik içinde, başarıyla yürütülmekte olduğunu” savundu. 
Duruşma, Taşdeler'in savunmasıyla devam ediyor. (AA)