Popüler bir söylemdir; “ABD karar verdiyse olur”

ABD’nin süper güç olduğu ve küresel politikalarda etkili olduğu bir gerçek ancak dünya değişiyor ABD her şeye kadir-i  mutlak değildir.  

Büyük güçlerin Erdoğan’ı gözden çıkardığı bir gerçek. Bu gerçek Gezi ile netleşti. ABD ve AB’nin Erdoğan’ı gözden çıkarmasının iki önemli nedeni var:,

İçte otoriterleşen, özel hayata müdahale eden bir AKP,

Dış politikada ABD-İsrail-AB çizgisine ters düşen bir Erdoğan ve AKP,

Bu ikinci şık artık TV kanallarında açıkça seslendiriliyor,  02 Ocak günü Habertürk’ün Türkiye’nin nabzı programına katılan İhsan Yılmaz bu konuyu açık seçik dile getirdi. İhsan Yılmaz “ AKP İran ile ilişkide, İsrail ile arası açık, Şanghay Beşlisine yanaşmak istiyor, bunun için Putin’den ricacı oluyor, AB yolu tıkandı, içte otoriterleşiyor” dedi. 

İşte bir cemaat sözcüsünün ağzından bugün ki durumun özeti..

ABD ve AB Hizmet hareketini kullanarak AKP’ye ayar vermeye çalışıyor olabilir. Ancak ABD ve AB  bunu iç dinamikleri göz ardı ederek yapmıyorlar. İçte özel yaşama müdahale eden, imar planları ile doğayı yok eden, ağaç kesen, otoriterleşen bir AKP iktidarı görünümü var, Gezi ayaklanması bu AKP’ye karşı oldu.

ABD ve AB bu iç dinamikleri harekete geçirerek AKP hükümetine son vermek isteyebilir. Ama zinhar Gezi ABD’nin işidir hiç kimse diyemez, Gezi’nin ne olduğunu yukarıda özetledim. ABD ve AB Hizmet Hareketini kullanıyor olabilir, bu doğrultuda kuvvetli belirtiler mevcut.

Pek, ne olacak? AKP iktidarı mutlaka gidici midir?

Bu bir satranç oyunu, satranç genelde iki kişi ile oynanır, tek kişilik satranç yoktur. Bazen de simultane satranç oynanır.   Oyuncu oyununu karşı tarafın hamlelerine ve gelecekteki muhtemel hamlelerine göre oluşturur. Oyun, tarafların uyguladığı taktiklere göre her an değişebilir. ABD oyunu bu kurallara göre oynuyor.

Erdoğan ve AKP ABD’nin değişmez düşmanı olamaz. Bu bir satranç, eğer Erdoğan ve ekibi oyunu doğru oynarsa ABD ve AB’nin tavrı değişebilir, yani bugün karşılar, yarın yanında olabilirler.

Erdoğan ve ekibi için doğrusu nedir?

Otoriterleşme eğilimlerinden vazgeçmek, AB sürecini hızlandırmak, dış politikayı revize etmek, demokratikleşmeye hız vermek, demokratik güçlerle işbirliği..

AKP bunları yapar mı?

Göreceğiz.

 Ancak bu mücadelede başka önemli aktörler var. Kürtler.. Erdoğan’ın en büyük müttefiki Kürtlerdir. Erdoğan bunu bildiği için açılıma başından beri büyük önem veriyor, Diyarbakır buluşması, Barzani Erdoğan ilişkisi bu nedenlerle çok önemlidir. Galiba bu satranç simultane oynanıyor. Erdoğan bu ittifakı diri tutabilir ve bu ittifaka içte yenilerini eklemeyi başarırsa iktidarını sürdürebilir.

ABD ve AB iç dinamiklerin Erdoğan ve AKP’den yana işlediğini görürse karşı politikalarını değiştirebilir.

Erdoğan Kürt ittifakını muhkem tutarken içerideki komutanların özgür kalmasını sağlar, Ordu ile ilişkisini sağlamlaştırırsa bu gidişi lehine çevirebilir.

YOLSUZLUKLAR AKP’NİN EN BÜYÜK DÜŞMANI

Bir evde, ayakkabı kutusunda bulunan 4.5 milyon doların mantıklı bir açıklaması olamaz. Erdoğan, genel müdürü savunurken “saflığından yapmıştır” dedi.  Halk Bankası Genel Müdürünün saflığını hiç kimseye anlatamazsınız.

Ortada bu ve bunu gibi yolsuzluk iddiaları varken AKP’nin iktidarının sürmesi çok zordur. Bu iddialar vuzuha kavuşturulmadan AKP yol alamaz.

Cemaat bu hamlesi ile iktidarda ciddi yara açmıştır, amaç Mart yerel seçimlerini etkilemektir.

CHP, Kılıçdaroğlu ve Cemaat

Çağımız, bilişim çağı ve her şey açık oynanıyor, Cemaat sözcüsü TV kanallarında iktidar “ABD-İsrail –AB’ye ters düştü, bu yüzden gitmeli” diyebiliyor. Bütün bu olaylar olurken Kılıçdaroğlu ile ABD Büyükelçisi buluşabiliyor, Cemaate yakın olduğu iddia oluna Mustafa Sarıgül öne çıkarılıyor. Oyun açık oynanıyor.  Ulusalcılar, düşmanımın düşmanı dostumdur sloganı ile iktidara karşı tavır alabiliyor, her şey açık, oyun açık oynanıyor.

Kim kazanacak?

Bu satranç, kim iyi oynarsa o kazanacak, satrançta şans yoktur, bu oyun ne pişti, ne de tavla..  AKP iktidarı gidebilir de kalabilir de..Türkiye aydınlarına düşen görev bu oyunda piyon olmamaktır.  Biz ne yolsuzlukların yanında olabiliriz, ne de Türkiye’ye yön vermek isteyen, Kürt savaşının sürmesini, çatışmaların devamını isteyen küresel güçlerden yana tavır alabiliriz. Yurtseverler Türkiye’den yana olmak durumundadırlar.

17 Aralık sistemdeki arızaları gün ışığına çıkarmıştır.

Nedir gün ışığına çıkan?

Bizdeki kuvvetler ayrılığı sistemi iyi yürümüyor, birileri yargıyı maniple edebiliyor, birileri de yargıyı bypass edebiliyor..

Yargı maniple edilmeye açık ve yürütme yargıyı dilediği gibi dizayn edebiliyor. Sistem yürümüyor. Aydınlar kısır tartışmalara girerek işin özünü kaçırıyor. Hakim ve savcıların ağırlıkta olduğu adalet.org da hakim, savcı ve avukatlar daha soruşturma aşamasında olan iddiaları var sayarak yorumlar yapabiliyorlar.. Bütün bunlar yargıçlara, savcılara göre işler midir? Nerede masumiyet karinesi?..

Bütün bunlar Türkiye’nin neden kötü yargılamada dünya ikincisi olduğunun en güzel kanıtları..

Erdoğan veya AKP gider veya gitmez, siz hakimler, savcılar ve yargıçlar burada taraf olamazsınız, Türkiye aydınlarının bu krizdeki sorumluluğu sistemin aksayan yanlarını tespit etmek ve çözüme katkı vermektir, partiler, kişiler geçidir, kalıcı olan sistemdir, toplumdur, devlettir.