Başbakan Erdoğan dün yapamadığı grup toplantısının ardından bugün AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu.

Suriye'deki cezaevlerini örnek göstererek Türkiye'de demokrasi olduğunu ileri süren Erdoğan, AKP muhalifi birçok siyasetçi, yazar ve gazetecinin cezaevinde olmasına ise değinmedi. Rusya'dan Şam'a giden uçakta "mühimmat bulundu iddialarını yineleyen Erdoğan, uçakta bulunduğunu iddia ettiği radar ve haberleşme cihazının savaş mühimmatı olduğunu söyledi.

18 yaş tartışmalarına ilişkin de konuşan Erdoğan, AKP'nin gençliğin senedi olduğunu söylerken, parasız eğitim isteyen onlarca öğrencinin cezaevlerinde olmasına, yoksul çocukların üniversiteye gidememesine de yine değinmedi.

Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:

"Üç dönem kuralı bir mola "
“Bizler üç dönem kuralını bir mola olarak, nefeslenme olarak görüyoruz. Dördüncü büyük kongremizdeki şiirde ifade ettiğim gibi bizim söyleyecek daha çok mısramız var. Bu süreçte bir dönem mola vermek durumunda olan arkadaşlarımız bu kutlu çatı altında farklı şekillerde katkıda bulunmaya devam edeceklerdir.”

AKP gençliğimizin parlamentodaki tek senedi
“Cezalandırmaya gelince, rüşt olmaya gelince 18 yaşa evet diyorsun, ama seçilme noktasında hayır diyorsun. Tabi şu söylenebilir, 10 yıldır iktidardasınız niçin gündeme getirmediniz? Birçok konuda olduğu gibi ülkede o hazırlık dönemi, o olgunlaştırma dönemi var ya, işte biz her attığımız adımı buna göre attık. Çünkü meyveyi hamken yiyemezsiniz, yerseniz tadına erişemezsiniz. Ama meyveyi de olgunluğu geçirdiğiniz zaman meyveyi kaybedersiniz. Onu tam mevsiminde yemek durumundasınız ki tadına eresiniz. AKP gençliğimizin parlamentodaki tek senedidir.”

“Her iki parti imzalarına sahip çıkmadı”
“Anayasa değişikliği doğrudan kabulü için 367’nin altında bir oyla, maalesef bu yetki meclis’ten verilmedi. Burada kendileriyle altına attığımız imzalar nedeniyle mutabık kaldığımız MHP ve AK Parti olarak, burada MHP’li arkadaşları suçlayacak değilim. Sayın Bahçeli’nin ve şahsımın ortaya koyduğumuz irade mevcut. Altına imzalarımızı attık. Görünen o ki her iki siyasi parti imzalara sahip çıkmamıştır. Eğer herkes sahip çıkmış olsaydı netice böyle olmayacaktı. Bu tabi üzücü bir tablodur. Ben bunun fitneye vesile olmak istemem. Ama siyaseti biz böyle anlamıyoruz. Eğer biz bir yere imza attıysak mezara kadar bu imzanın altında durmalıyız, pazara kadar değil. “

Büyükşehirle ilgili atılan adımlara ideolojik tepki var
"Büyükşehirlerle ilgili olarak atılan adımlar bazı çevrelerce, ki bunlar ideolojik yaklaşımların içindedir veya rantın peşindedir. Gazetede boy boy reklam veriyorlar. Neymiş, eğer mülki sınırlar büyükşehir sınırı ilan edilirse o köylere hizmet gitmezmiş. Bu çok çürük bir iddiadır. Şimdi ben buradan sesleniyorum. İstanbul ve Kocaeli büyükşehir olmadan önce, sorun araştırın bakın acaba köylerine il özel idareleri ne kadar hizmet götürüyordu. Biz o köylerde yıllarca seçim kampanyalarına gittik, asfalt falan göremedik oralarda. Su bulamazsın. Ama şimdi gidin İstanbul’un o köylerine oralarda asfaltın suyun olduğunu göreceksiniz. Çok istisnadır ihmal edilen yer. Aynı şey Kocaeli için de geçerli."

Türkiye’de demokrasi varmış…
"Bizim Ortadoğu politikamızı eleştiriyor ama Ortadoğu’nun en önemli halk hareketlerini görmüyor. “Başka ülkelere demokrasi götürmek istiyor, Türkiye’de demokrasi var mı” diyorlar. Suriye’de Baas dışında parti yok. Çok partili döneme geçeceğiz diyordu ama doğru konuşmadı.
Kılıçdaroğlu sen bu ülkenin Başbakanına hakaret ediyorsun, Esad’a hakaret etseydin nerede olduğu belli olmayan bir hücreye gönderilirdin. Hataylı bir ailenin çocukları, Suriye’nin cezaevlerinde kaldı. En son Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla bırakıldılar. Kılıçdaroğlu bu mu demokrasi? Türkiye böyle bir şey yaşadı mı? Sen belki denemedin ama şiir okuduğundan dolayı gitti yattı içeride. Kim vardı bu zihniyetin arkasında CHP zihniyeti vardı.

Üniversitedeki akademisyenlerden, yargıya mensuplarına kadar darbe şakşakçısı var bu ülkede. Bu ülkede yaşanan ortamı orayla değerlendiriyorsan gerçekleri görmüyorsun demektir. Nasıl oluyor da Türkiye’de demokrasi olmadığını söylüyorsun. Parlementoda herkes esip gürlüyor sen demokrasi yok diyorsun Kılıçdaroğlu."

Bakın Arap atasözü ne diyordu "Men dakka dukka". Dak edene duk edilir. Şimdi Suriye'de bu oluyor.

“Radar ve haberleşme cihazı mühimmattır”
"BM ülkeleri Suriye politikamızı destekliyor ama Kılıçdaroğlu desteklemiyor. Kendisine Rusya uçağında bulduğumuz mühimmatları gösterecekmişiz. Yeri gelir brifing verilir. Senle sır paylaşılmaz. Bu uçakla ilgili Kılıçdaroğlu’na şöyle bir izahat yapayım, “nedir bu mühimmat” diyor. Mühimmatın karşısında savaşta kullanılan her türlü gereçtir deniliyor. Radar da, haberleşme cihazı da mühimmattır.

Gönderen MKE’nin Rusya’daki karşılığı olan kurum, alıcı Suriye Milli Savunma Bakanlığı. Üzerlerinde araç gerecin ne olduğu yazılarıyla belli. Uçaktaki sivillere zarar verilmedi. Bizim yaptığımız uluslararası hukukun verdiği hakkı kullanmaktır. Ermenistan’dan da uçak kalktı, onu da indirdik. İçinde gıda ve insani yardım vardı kendilerine müsaade ettik.

NATO’dan, AB’ye neredeyse herkes Türkiye’nin haklılığını onaylıyor. Rusya bile haklılığımızı vurgulamak zorunda kaldı. Biz duygusal davranmıyoruz. Yapılması gereken neyse onu yapıyoruz. Herkes bizle müttefik, Kılıçdaroğlu Esad ile müttefik.

Biz haklı mücadelesinde Suriyeli kardeşlerimizin yanındayız."

(soL - Haber Merkezi)