Kocaeli Üniversitesi tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a fahri doktora unvanı verildi. Umuttepe Kampüsü'ndeki Baki Komsuoğlu Kongre Merkezi'nde düzenlenen törene Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Yalçın Akdoğan ve Tuğrul Türkeş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Sadettin Hülagü katıldı. Sadettin Hülagü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a fahri doktora unvanını vererek, cübbesini giydirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hakkari'de şehit düşen askerlere Allah'tan rahmet dileyerek, "8 şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum. Milletimize başsağlığı dileklerimizi iletiyorum. Vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği ve devletimizin bekası için hayatlarını feda eden her şehidimiz, bizim bu topraklardaki ebedi varlığımızı tescilleyen bir mühür. Ülkemizde şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak ama Allah'ın izniyle hiçbir fitne, hiçbir bozguncu senaryo, hiçbir saldırı amacına ulaşamayacaktır. Malazgirt'ten beri hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizi bu kutlu yolda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan gazilerimizi rahmetle yad ediyorum" dedi.
Erdoğan fahri doktora unvanı için teşekkür ederek, "İnşallah birkaç hafta sonra 2015-2016 akademik yılını tamamlamış olacağız. Başarı elinizdeki imkanların büyüklüğü ile ölçülebilecek bir şey değildir. Hayatın her alanında başarının anahtarı sıkıntılar, zorluklar, yokluklar karşısında yılmadan hedefleriniz doğrultusunda yürümeyi göze almaktır. Bahanelere sarılarak, mazeret üreterek başarı yakalanamaz. Bu kolay olanıdır. Asıl mesele ümitsizliğe kapılmadan sorumlulukları en iyi şekilde yapmak ve zoru kolay kılabilecek bir iradeye sahip olmaktır. Tüm öğrencilerimizin bu bilinçle hayata yaklaşacaklarına da inanıyorum" diye konuşarak öğrencilere nasihatte bulundu.
Türkiye'nin son 14 yılda engelleri aşarak başarılara ulaştığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye 14 yılda hangi başarılara imza attıysa önüne çıkan bir çok engeli aşarak yapmıştır. Ülkeyi yönetme sorumluğunu omuzladığımız ilk günden itibaren yükümüz ağır, işimiz çok. Yıllardır bu ülkenin kaynaklarını sömüren, millete tepeden bakan bir avuç seçkinin yolumuza taş koyacaklarını biliyorduk. Yapılanları sabote edileceğinin farkındaydık. Türkiye'nin büyümesinin, güçlenmesinin iddia sahibi olmasının, kendi milli politikaların sürdürmesinin uluslararası güç odaklarını rahatsız edeceğini de biliyordum. Geçmiş tecrübeler millete hizmet etmek olduğunu bize defalarca gösterdi. Eski Türkiye'nin elitlerinin çıkarlarını korumak için girmeyecekleri ihanet yoktu. Ben gerek hocalarım, gerek sevgili öğrencilerimize şunu düşünmelerini tavsiye ediyorum. İradesini başka ülkelere teslim edenler, ihtiraslarını akıllarının önüne koyanlar 79 milyonluk Türkiye gemisini batırmaktan bir an olsun çekinmeyeceklerini biliyorum. Bunu 14 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı döneminde yaşayarak gördüm. 4,5 yıllık İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda yaşayarak gördüm. Cumhuriyet mitinglerinden, Gezi olaylarına 17-25 Aralık darbe teşebbüsünden bunu bir çok kez yaşadık. Emin olun aynı niyetler bugün de farklı biçimlerde devam ediyor. Biz tehditlere asla boyun eğmedik ve hedeflerimizden vazgeçmeden yürüyoruz. Milletimizin bize verdiği emaneti çapulculara, ihanet çetelerine, terör örgütünün vandallarına teslim etmedik, etmeyeceğiz. " dedi.
VİZYON BELİRLEYEN ÜLKE HALİNE GELDİK
14 yıl öncesine göre çok büyük bir ülke haline gelindiğini belirten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Her şey ortada. Demokraside insan haklarında, ekonomide sanayide sağlıkta çığır açan reformları hayata geçirdik. Nerelerden nerelere geldik. Bir röntgen için 7-8 ay sonraya gün alan ülkeydik. Sıralarda aylarca bekleyen ülkeydik. Hastane odalarında doğru dürüst tuvaletlerin olmadığı bir ülkeydik. Bunun yanında koğuş sistemiyle hastane odalarının olduğu ülkeydik. Şimdi 1-2-3 yataklı odalarıyla halkına hizmet veren bir ülke haline geldik. 2002'den önce IMF kapılarında para dilenen, memurun maaşını ödeyemeyen bir ülkeden IMF'ye borcunu kapatmış, veren el konumuna ulaştık. Fransız bir IMF başkanı vardı. İsmini açıklamayacağım. Davos'ta ki, o benim son Davos'a gidişimdi. Onunla konuşuyoruz. IMF'nin Türkiye ile ilişkilerinde dedim ki, 'Bu yaptıklarınız müzakereler doğru değil. Siz bize verdiğiniz borcu takip edin. Niçin verdiğiniz, nereye harcanıyor. Siz bize siyasi noktada yön vermeye kalkarsanız kusura bakmayın bu alışkanlıklar eskide kaldı. Bize siyasette yön veremezsiniz. Muhasebe kayıtlarını takip edin daha ileriye gidemezsiniz' O zaman borcumuz 23.5 milyar dolardı, bu sıfırlandı. 3 yıl önce yönetim bizden 5 milyar Euro borç istedi, bende 'verebiliriz' dedim. 'Problem değil' dedim. Nereden nereye. Mesele bu. Bu işte o gücü yakalamak sıradan bir olay değil. 27.5 dolar döviz rezervi olan Merkez Bankası vardı. Şuan 113, görevi bıraktığımda ise 136 milyar dolara kadar yükselmişti. Yeniden 136 değil, en az 150-165 milyar dolarlara kadar Merkez Bankası döviz rezervlerine ulaşmamız lazım. Bir gün dahi sonrasını göremeyen ülkeden vizyon belirleyen bir ülke haline geldik. Büyük düşünmek budur. 24 saat hesabını yapıyorsanız siz çok küçüksünüz. Bunu aştık"
ÜNİVERSİTELERE ÖĞRENCİLERİN AYAĞINA GÖTÜRDÜK
Erdoğan yüksek öğrenimde bir çok hayal edilen olayı gerçekleştirdiklerini ifade ederek, "2002 yılında 76 olan üniversite sayısı bugün 193. Bazıları tabela üniversitesi dediler. Hamd olsun bu üniversiteler potansiyel öğrenci yetiştiriyor. Benim Muş'taki bir gencim İstanbul ve Kocaeli'ne gelebilirdi. Bize düşen devlet olarak eğitim öğretimi onların ayağına götürmekti. Bu üniversiteleri Muş'ta kurarak onların ayağına götürdük. Hakkari'ye götürdük. Onlar beğenmeyebilir, bizim işimiz devlet olarak üniversiteyi oraya götürmekti. 2002 yılında 9 bin olan profesör sayımız 21 bine yaklaştı. Başvuru yapan her öğrencimiz ya burs alıyor yada kredi imkanından yararlanıyor. 2002 de 45 lira olan burs ücreti bugün 400 liraya yükseldi. Beslenme yardımıyla daha da yükseliyor. 670 liraya çıkıyor. Bunu bursluya ve krediliye veriyoruz. 182 bin olan yurt yatak kapasitesi 14 yılda 476 bine ulaştı. Yurtlarımız koğuş sisteminden otel konumuna dönüştü. Türkiye sadece yurtdışına öğrenci göndermiyor. Başka ülkelerden 80 bin öğrenciyi misafir ediyor. ABD, Avusturalya, Çin, Kafkaslardan gelip Türkiye'de yüksek lisansını ve doktorasını yapan öğrenciler var. Ülkemizin bu başarılarının tamamını azmin cesaretin zorlukların karşısında direncin eseridir. Hiçbir başarı bize lütfedilmedi. Allah'ın yardımıyla alın terimizle bunları hak ettik. Geldiğimiz yeri yeterli görmemiz mümkün değildir"
BAZI ÜNİVERSİTELER BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ KAMPINA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA
Erdoğan bazı üniversitelerin bölücü terör örgütü kampına düştüğünü belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Muasır medeniyetlerin üstüne çıkmak istemeliyiz. Biz 14 yıl boyunca attığımız adımlarla, gerçekleştirdiğimiz reformlarla gerekli zemini hazırladık. Artık kılık kıyafetinden, sakalından, inançlarından dolayı hiçbir öğrencimiz ötekileştirilmiyor. Üniversite odalarına ikna odaları kurulmuyor. Millet doğruyu her zaman takdir eder. Son dönemde bazı üniversitelerimizden yansıyan eski Türkiye manzaralarına da buradan bahsetmek istiyorum. Bazı üniversiteler bölücü terör örgütü kampına dönüşmüş durumda. Şiddetle, tehditle baskı yapan bu çetelere asla müsamaha gösterilmemelidir. Terör örgütleriyle bağlantılı çetelere teslim edilemez. Öncelikle üniversitenin varlık sebebine terstir. Kimi üniversitelerde yaşanan vandallıkların gerekli tedbirleri şimdiden alması gerektiğini düşünüyorum"

Kaynak: DHA