‘Haksızlıkları dile getirme diyorlar ama bu davada vicdanım rahat değil’

© Ümit Boyner, beş yıl önce öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink davasında açıklanan mahkeme kararının kamuoyunu şoka soktuğunu ve vicdanları sızlattığını vurguladı.

Boyner: Hukukun üstünlüğü, yargının işleyişi ve adalet duygusunun zedelenmemesi konularında ciddi adımlar atmamız gerektiğine inanıyorum.

Ekonomi Servisi - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Bu toprakların ve toplumun sevdalısı bir vatanseverolan Hrant Dinkin öldürülmesi davasında üç gün önce açıklanan mahkeme kararlarının duyarlı kamuoyunu şoka soktuğunu ve vicdanları sızlattığını vurgulayarak Bu davanın akışında önümüze çıkan şey, en somut haliyle Türkiyede adalete olan inancın sarsılması, hukuk anlayışımızın zaaflarıdırdedi.

Boyner, TÜSİADın 42. olağan genel kurulunun açılışında, konuşmasında görüşlerini yalnızca ekonomik konulara odaklamayı planladığını ancak bir vatandaş olarak da başka bir maddeler dizisinden bahsetmeden konuşmasını sonlandırmaması gerektiğine inandığını söyledi.

Bu maddelere girmediğinde ülkesini seven bir vatandaş, bir işkadını olarak vicdanen rahat edemeyeceğini ifade eden Boyner, Üstelik değinmek zorunda kaldığım konuların netameli olması nedeniyle, her gördüğün haksızlığı dile getirme’, ‘her aklına geleni söyleme’, ‘dikkatli ol, başını derde sokmauyarılarının arttığı bir ortamda bunları söylemenin daha da gerekli olduğuna inanıyorumdiye konuştu.

Boyner, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dinkin 5 yıl önce katledildiğini anımsatarak Hrant Dink davasının, bir gazetecinin öldürülmesinden daha büyük anlamlar taşıyan, temsili bir olay olduğunu söyledi. Boynerin konuşmasının satırbaşları şöyle:

* Bu davanın akışında önümüze çıkan şey, en somut haliyle Türkiyede adalete olan inancın sarsılması, hukuk anlayışımızın zaaflarıdır. Dink cinayetine ve onun davasının seyrine dönüp göz ucuyla bakmamış olanlar bile, kamuoyunda dikkat çeken başka birçok davada adalet mekanizmasının işleyişini sorgulamak zorunda kaldılar. Masumiyet karinesi, delillerin sağlam dayanakları bulunması, tutukluluğun istisnai bir hal sayılması konularında şikâyetler çığ gibi büyüdü.

* Aradan geçen zaman zarfında örtbas etme çabaları ortaya çıkarılmasına, eldeki delillere ve bulunan bağlantılara rağmen bu cinayetin gerisindeki asıl sorumlulara erişmek mümkün olmadı. Bir yandan bu kararlara doğru ilerlenirken, diğer yandan cinayetin arka plan bağlantılarını bazı görevlilerin cinayetin işlenmesindeki ya da önlenmemesindeki sorumluluklarını ortaya çıkaran bir gazeteci, deşifre ettiğini sandığı yasadışı örgütlenmenin parçası olduğu iddiasıyla tutuklandı.

‘Hukuk hepimize gerekli’

* Bir zamanlar Olur böyle şeyler, kurunun yanında yaş da yanabilirdiye düşünenler, ateş ocağa düştüğünde, yargıda usulün önemini daha iyi kavramak zorunda kaldılar. Bu olgular ışığında hukukun üstünlüğü, yargının işleyişi ve adalet duygusunun zedelenmemesi konularında ciddi adımlar atmamız gerektiğine inanıyorum. Kıssadan hisse, çok sıradan da gelse hukukun hepimize gerekli olduğudur. Eğer Türkiye kendi büyük iddialarının altında ezilmeyecekse, o zaman önündeki belki de en önemli hedef gerçek anlamıyla bir hukuk devleti olmayı başarmaktır.

* Önümüzde zorlu, güç kararların verilmesini ve alınan kararların çelik gibi iradeyle uygulanmasını gerektiren bir dönem olduğu kanısındayız.

* Her yıl ihracat rekoru kırmak işin en zor tarafı değil. Rekorları kırabiliriz eğer ihracatımızın mal kompozisyonu sıradansa büyümeye yapacağı katkı da göreli olarak güdük kalır.

* Türkiyenin acilen ve mutlaka yeni bir reform ateşine kapılması gerekiyor.

* Siyasi açıdan Türkiyenin önündeki en önemli hedef yeni anayasanın bu yıl sonuna kadar hazırlanmasıdır.