‘Emeklilik yaşının böyle olduğu yer yok’
EKONOMİ SERVİSİ 

EMEKLİLİKTE kademeli geçişin kaldırılarak yaşın 53’e çekilmesi için çalışmalar yapıldığı haberleri, tartışma yarattı. Eğer düzenleme hayata geçerse, 1999 ve 2002 yıllarında yapılan sosyal güvenlik reformlarıyla 44, 45, 46, 47, 48, 49 ve 50 yaşında emekli olabilecek vatandaşlar, 53’e kadar beklemek zorunda kalacak. Bu sayede sosyal güvenlik açığının kapanacağı öngörülüyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de “Dünyada böyle emeklilik yaşının olduğu başka ülke yok” diyerek, bir çalışma yapılacağı sinyali vermişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in de diğer bakanlara yaşın 53’e çekilmesiyle ilgili sunum yaptığı belirtiliyor. 1999’daki reformun altında imzası olan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, emeklilik yaşının 53’e çekilmesi halinde Başbakanlık önünde bizzat protesto edeceğini, sosyal güvenliğin sadece emeklilik yaşıhesabı olarak değerlendirilemeyeceğini söylüyor. Prof. Dr. Mürsel Canikoğlu da böyle bir düzenlemenin de kendi içinde bir kademeli geçişe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde Anayasa Mahkemesi’nden dönebileceğine işaret ediyor. 

‘Bakanlığın önüne şahsen giderim’ 
Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar OKUYAN: 

EMEKLİLİKTE ilk kademeli geçiş benim bakanlığım döneminde hayata geçti. Meclis zabıtlarına bakın, Faruk Çelik zaman neler söylüyordu. O zaman, işsiz sigortası ve iş güvencesini de çıkardık. Sosyal güvenlik sadece yaşla değil, bir bütün olarak ele alınmalı. Sosyal güvenlik açığı malum ve tabii kapatılmalı ama bunu binlerce insanı perişan ederek yapamazsınız. Birisine “Artık 60 yaşında emekli maaşını almaya başlayacaksın” derseniz, o zaman o insan nasıl iş bulacak? İş bulmanın dışında sağlık hizmetini nasıl alacak? Bu, milyonlarca insanı sıkıntıya sokar. Eğer bu düzenleme hayata geçerse, şahsen Çalışma Bakanlığı veya Başkanlık’ın önüne gider, protestomu yaparım. 

‘Açık var ama işveren primi indiriliyor’
Habertürk Gazetesi Sosyal Güvenlik Yazarı Ali TEZEL: 

SOSYAL güvenlik reformlarında amaç, sosyal güvenlik sisteminin açıklarını gayrisafi milli hasılanın yüzde 3 veya daha altına indirmekti. Şu anda açık GSYH’nın yüzde 4 ile 5’i arasında gidip geliyor. Girmeye çalıştığımız AB’de açıklar gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 16 ortalamasında olup İskandinav ülkelerinde de yüzde 19 seviyesinde bulunuyor. Anayasa’ya göre de sosyal devletiz ve sosyal devletin en önemli göstergesi de sosyal güvenlik açıklarıdır. Açık ne kadar çoksa o kadar sosyal devlet oluruz. SGK açık verince genel bütçeden para aktarılıyor. Yani gelir yeniden dağıtılmakta, zenginden alıp fakire verilmektedir. Aslında zenginden de alınmamaktadır. Mesela 225 milyar lira kadar olan 2010 Bütçesi’nde zenginler kurumlar vergisi olarak sadece 21 milyar lira vergi vermişlerdir. Bütçeye dolaylı vergiler ve ücretlilerden alınan vergiler sebebiyle geniş halk yığınları yani fakirlerden vergi alınmaktadır. Fakirden alınan vergilerden bir kısmı yine SGK aracılığıyla fakirlere aktarılmaktadır. İşte fakirden topladığı vergileri yine fakirlere dağıtmayı bile yasaklayacak zihniyete doğru gidiyoruz. Sosyal güvenlik sisteminde açık var ve bu iki şekilde giderilebilir. Ya işverenden daha çok prim alarak ya da emeklilere daha az para verip, daha geç emekli ederek. Reform ile emeklilere daha az para verip, daha geç emekliliği seçtik ama aynı yasa ile getirilen teşviklerle işverenlerin ödedikleri primleri de yüzde 25 azalttık. Yani, fakirden zengine gelir aktardık. Şimdi samimiyet testine gelelim, madem açık vardı neden işverenlerin ödediği primlerde yüzde 25 indirim yaptık? 

‘Karar Anayasa Mahkemesi’nden dönebilir’
Marmara Üniversitesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mürsel CANİKLİOĞLU: 

SİGORTALILARIN aleyhine olur. Birçok insanın 47-48 yaşında emekli olma beklentisi var. Adalete uygun olması gerekiyor. Bu durumda yine bir kademeli geçiş düzenlemesi gerekir. Aksi takdirde Anayasa Mahkemesi’nden döner mi ona bakmak lazım. Düz mantıkla bakarsınız, vatandaş 5 yıl sonra emekli olacağı için sosyal güvenlik açığını kapatma anlamında bir tasarruf sağlanacak. Kurumun açığının ise küçük bir kısmını kapatacağını düşünüyorum. Sağlık harcamaları kontrol edilmeden bu düzenleme sadece rötuş olur. 

'İnsanın en verimli çağı 50'leri'
Türkiye Tekstil İşverenleri Sendikası Başkanı Halit NARİN:

İNSAN ömrü uzuyor. En verimli çağ 50’ler ve 60’lar oldu artık. Bu yaşlarda emekli etmeyi uygun görmüyorum. İnsanları en verimli çağında emekli edip 30-35 sene emekli olarak yaşatmanın anlamı yok. Yaşı 100’ü geçen insanların sayısı artıyor. ABD’de 75’e kadar çalışanlar var. Ancak sosyal güvenlik hacramaları gibi tasarruf amaçlı emekli yaşı tedbirlerini doğru bulmuyorum. Tasarruf giderlerden de yapılabilir. Önemli olan insanları çalıştırmak, imkânlar geliştirmek ve emeklerinin karşılığını ödemek. 

‘Devlet taahhüdünden geri dönemez’ 
Türk İş Sosyal Güvenlik Danışmanı Celal TOZAN:

ANAYASA Mahkemesi, 1999 yılında belirlenen kademeli geçişi, adil olmadığı gerekçesiyle iptal etti. 2002’de bugün geçerli olan kademeli yaş belirlendi. Bir anlamda devlet topluma, taahhütte bulundu. Bu taahhütten geri dönülemez. Sosyal güvenlik sisteminin açığı konusunda yanlış bir şekilde yaşa odaklanılıyor. Oysa açık esasen yanlış politikalar sonucu sağlık harcamalarındaki artıştan ve kayıt dışının kontrol altına alınamamasından kaynaklanmaktadır. Kayıt dışı 10 milyon kişi kayda alınırsa, sistemin açığı kapanıyor. 

HABERTÜRK