Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, akademik çalışmaları dışında, İslâm Konferansı Teşkilatı’nı konu alan “Yeni Yüzyılda İslâm Dünyası” başlıklı bir kitabı var (Timaş Yayınları, İstanbul 2013). 2009 yılında İngilizcesi yayımlanan bu kitabın Türkçe baskısına koyduğu “Önsöz”, merak edenler için Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayı hakkında fikir sahibi olmak için yeterli. Bu satırlar İslâm kültürüne bağlı; demokrasi ve insan hakları konusunda evrensel standartları benimseyen ve savunan bir aydına ait. İhsanoğlu en dolaysız şekilde ölçüleri koyuyor: “İslâm dünyasının geleceği... iyi yönetişim (good governance) prensiplerinin benimsenmesine ve ilerletilmesine ve hayat tarzı olarak demokratik çoğulculuğa dayalı bir yönetimin kurulmasına bağlı...” İhsanoğlu tarihe not düşüyor, bu inşa faaliyetinin birkaç nesli içine alan sabırlı ve kararlı gayretlere bağlı olduğunu söylüyor.

Ve bu yüzden “Arap baharı”nı gerçekçi bulmuyor. Söyledikleri ise gerçekçi: “...Arap ülkelerinde yaşananlar arzulanan baharı getirmedi; getirdiği despotların sonbaharı oldu. Toplumlar güçlükler ve problemler yaşamaya devam edecekler. Bu sonbahardan sonra uzun ve sert bir kış olacak, ardından değerleri ve sistemleriyle toplumların arzuladığı bahar gelecek.”

Kulp arayanlar İhsanoğlu’nun Mursi’nin devlet başkanlığına karşı çıkmasını öne sürüyorlar. Kim haklı çıktı? Türkiye’nin hükümeti mi yoksa bu entelektüel mi? İki isim değil, iki vizyon karşı karşıya geliyor. Önümüzdeki 50 gün, bu vizyonları mukayese edeceğimize göre yarın devam edelim.
18.06.2014 tarihli yazısından alıntı

Mümtaz'er Türköne

19 Haziran 2014, Perşembe

Benim ve benim gibi düşünenlerin Tayyip Erdoğan’a karşı en güçlü aday kimse, kim olursa olsun, o kişiye oy verecekleri muhakkak. Ancak İhsanoğlu’nun kazanabilmesi açısından en önemli olan konu, muhakkak ki, Erdoğan’a oy verecekken İhsanoğlu’nu tercih edeceklerin oranının ne olacağı. Bu oranın dişe dokunur bir niceliğe ulaşacağına ihtimal vermiyorum. Buna karşılık, bizzat CHP seçmenlerinden bir kısmının, sadece ve sadece İhsanoğlu’nun adının İslam İşbirliği Teşkilatı ile birlikte anıldığına, bu teşkilatın genel sekreterliğine AKP hükümetinin önerisiyle seçildiğine, merkez sağ eğilimine bakıp sandığa gitmemeleri ihtimalinin hatırı sayılır olduğunu sanıyorum. Kimi CHP’lilerin farklı bir aday gösterme arayışına girdiklerini de okuyoruz.

Öte yandan şurası da muhakkak: Eğer cumhurbaşkanı eskiden olduğu gibi TBMM tarafından seçilseydi ve Çankaya törensel bir makam olsaydı, İhsanoğlu parlamenter sisteme yakışır bir devlet başkanı olurdu. Bugünkü koşullarda dört başı mamur bir aday mıdır, bilemiyorum. Cumhurbaşkanı bu defa, maalesef halkoyuyla seçiliyor ve seçim kampanyası siyasi rekabete konu olacak. Bütün centilmenliğiyle İhsanoğlu’nun meydanlarda, bütün özellikleriyle Erdoğan’a karşı başarılı olabileceğini sanmıyorum. Bu açıdan İhsanoğlu, kazanma şansı bana yüksek görünmeyen bir aday. Bu açıdan bakıldığında, örneğin Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç “çatı” aday olsaydı, Erdoğan liderliğindeki AKP iktidarının hukuk devletini nasıl ayaklar altına aldığını halka iyi anlatabilir, AKP seçmeninden de bir miktar oy kazanabilirdi.
 Ekmeleddin İhsanoğlu üzerine tartışma

Şahin Alpay

CHP-MHP, Cumhurbaşkanlığına aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterdi.

Herkes İhsanoğlu'nun siyasi kimliğini tartışıyor.

İslamcı mı değil mi sorgulaması en çok sorulan soru.

Peki 1993 yılında dinci militanlar tarafından öldürülen Uğur Mumcu, İhsanoğlu hakkında ne yazmıştı.

İşte İslamcı örgütleri anlattığı Rabıta kitabının 188-189. sayfalarında İhsanoğlu'nu anlattığı o kısım:

Önce fetva sağlanıyor, sonra da Müslüman yurttaşların paraları İslamcı kuruluşlarda toplanıyor.

“İslami Tekafül Kurumu”na bu fetva “Dünya İslam Birliği” tarafından sağlanmıştır.

“Dünya İslâm Birliği”nin İngilizcesi “Müslim World Leagues”dir. Arapçası ise “Rabıtat-al-Alam-al-İslami”

Milli Gazete'nin Almanya'daki baskılarında boy boy “Tekafûl” ilanlarına rastlanıyor. Milli Gazete'de de İslami finans kurumlarına para yatırmayı savunan yazılar yayımlanıyor. Bu yazılar -örnek Nihat Abdullahoğlu'nun yazısı – İslami Tekâfül Kurumu’nun ilânlarında yer alıyor.

Şirketler,

Dernekler,

Vakıflar.

Dinsel akımlara mali destek sağlayan bu üç kanal...

Şirketler, Suudi Arabistan kökenli finans kurumları ile ortaklaşa para kazanıyorlar.

Kazanılan paranın bir kısmı siyasal amaçlı dinsel akımlar için ayrılıyor.

Siyasal amaçlı dinsel akımların tek kaynağı, tabii ki Suudi kökenli şirketler değil. İranlı işadamlarının Türk ortaklar ile oluşturdukları şirket sayısında son yıllarda bir sıçrama görünüyor.

Bu şirketlerin gelirlerinin bir kısmı da siyasal amaçlı dinsel akımlara gidiyor.

“Bahariye Mensucat” sahibi Eymen Topbaş, öteden beri siyasal amaçlı dinsel vakıflarla ilgilidir.

“İlim Yayma Vakfı” 1973 yılında “İlim Yayma Cemiyeti” kurucularınca oluşturuluyor.

Kurucular, Abdülkadir Çavuşoğlu, Yusuf Türel, H. Tahsin Uğur, Nazif Celebi ve arkadaşları.

Vakfın yönetim kurulunda şu üyeler görevlendiriliyor: Eymen Topbaş, Sabri Ülker, Rıfat Tandoğan, Osman Kılıç ve Mehmet Aydın.

Yönetim Kurulu Başkanı Eymen Topbaş, Genel Müdür Nahit Rıfkı Dinçer.

Vakfın, 1983 rakamlarına göre sermayesi 533 milyon 315 bin 301 lira. Bugünkü para ile aşağı yukarı 1 milyar lira.

“İlim Yayma Cemiyeti” üyesi ve Aydınlar Ocağı eski Genel Başkanlarından Prof. Salih Tuğ’un da yönetimde görev aldığı bir başka vakıf da “İslami İlimler Araştırma Vakfı”dır.

Bu vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ali Özek’tir.

Doç. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Prof. Dr. Asal Ataseven de vakfın yönetim kurulunda görevlidirler.

“İlim Yayma Cemiyeti”nin önemli adlarından Yusuf Türel, amacı «manevî ve müsbet ilimleri yayma” olan “Ömer Derin Vakfı”nda da görevlidir.

“Al Baraka” ile birlikte “Bereket Vakfı”nı kuran Abdullah Sert’in, Ahmet Çakır, Alaatttin Şahin, Ali Emirosmanoğlu, Ali Erli ve Bahri Bayram ile birlikte kurdukları “Ensar Vakfı” adında bir başka vakıf daha vardır. Bu vakıf 1979 yılında kurulmuştur.

1969 yılında kurulan “Türkiye Milli Kütür Vakfı”nın Yönetim Kurulu Başkanı Özal’dır.

Vakıf, Zeki Aytaç, Halil Aktar, Cevat Babuna ve eski TBMM Başkanlarından Ferruh Bozbeyli tarafından kurulmuştu.

1983 rakamlarına göre bilançosu 75 milyon 692 bin TL olan vakfın öteki yöneticileri arasında, “İlim Yayma Cemiyeti” yöneticisi, Aydınlar Ocağı Başkanı Prof. Salih Tuğ da bulunmaktadır.

Vakfın Genel Müdürü, Kemal Özpınar, Genel Sekreteri Muzaffer Somay'dır. Alaattin Kısakürek, Hulisi Çetinoğlu, Mehmet Uzun da vakfın öteki yöneticileridir.

Odatv.com