AK Parti Kayseri Milletvekili, Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu Başkanı Yaşar Karayel, 28 Şubat sürecinin ve 27 Nisan e-bildirisinin ülkeye verdiği ekonomik kaybı Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) değerlendirdi. Karayel, 27 Nisan 2007 günü Türk Silahlı Kuvvetleri'nin internet sitesinde yayınlanan ve siyasi literatüre e- muhtıra olarak giren bildirinin Türkiye'ye zararının 5 milyar dolar olduğunu söyledi. 2007 yılında e-muhtıra sonrası borsada 2 milyar dolarlık bir kaybın yaşandığını belirten Karayel, 3 milyar dolarında yabancı fonların gidişiyle yaşanan ekonomik kayıp olduğunu kaydetti.

        28 Şubat dönemini ise 'soygun dönemi' olarak niteleyen Karayel, "Batık 25 bankadan kaçırılan ve götürülen paranın miktarı 35,5 milyar dolar. Devlet bu kadar parayı kasasından ödedi. Merkez Bankası'ndan, Maliye ve Hazine Bakanlığı'ndan gelen bilgiler göre o dönemde Türkiye'nin kaybı 94 milyar dolar. Bu dönemde yaşanan fiili kayıplar var, off-shore hesaplarına ödenen vadeler var. Bunların hepsine baktığımızda bu memleket böyle bir soygun yaşamış. Bunu yaşatanlar sivil siyaset ve siyasetçiler değil. Bunları yaşatanlar cuntacılar darbeciler ve darbe zihniyeti taşıyanlar." diye konuştu.

        25 batık bankanın yönetim kurulu üyelikleri ve başkanlıklarını incelediklerini ve genellikle bu koltuklarda Genelkurmay başkanları, ordu komutanları, generaller ve itibarlı birçok subayın bulunduğuna dikkat çeken Karayel, "Bu adamların sanatı ekonomi değil, işletme değil, finans sektörü değil. Ne işleri var bankaların yönetim kurullarında? Onların anlı-şanlı, itibar sahibi olmuş olmaları ve baskın güç olmaları, o bankalara itibar sağladığı için o insanlar o maaşlarla oralarda görev yapmışlar. O ekonomik kayıplar, vurgunların, soygunların, bu darbeciler ve darbe zihniyeti ile cuntacılar böylesi bir ekonomik kaybı bu ülkeye yaşattılar." şeklinde konuştu.

        Türkiye'nin aleyhine açılan birçok tahkim davası bulunduğunu, bunları Maliye ve Enerji bakanlıkları ile Hazine Müsteşarlığı'nın bunları takip ettiğini vurgulayan Karayel, şöyle devam etti: "Sadece Uzanların açtığı tahkim davalarının toplamı 20 milyar doların üzerinde. Birçoğunu kaybettiler, 1–2 dava kaldı, onu da büyük ihtimalle Türkiye kazanacak. Kazandığı zaman sadece kaçırdıkları yanına kar kalacak. Uzanların kaçırdığı paranın miktarı 7 milyar dolar. Hortumcuların mal varlıklarını TMSF satarak 24,5 milyar dolarını tahsil ederek hazineye devretti."

        "AK PARTİ'Yİ YOK ETMEK İÇİN 25 MADDELİK PLAN HAYATA GEÇİRİLMİŞ"

        Milli Seferberlik Tetkik Kurulu'nda çalışan bir askeri personelin Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) gönderdiği 6 adet ihbar mektubu bulunduğunu belirten Karayel, "Bu mektuplarda 25 madde sıralanmış. Bu 25 madde içerisinde gerçekleşmeyen bir iki madde var, diğerlerinin hepsi fiilen hayata geçirilmiş. AK Parti'yi yok etme ve iktidardan düşürmek için yapılan her şey adım adım gerçekleştirilmiş. Bu maddelerden bazıları şunlardı; Seçilen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na suikast düzenlenecek, İktidarın üzerine atılacak. Ayrıca solculardan ve yargıdan ileri gelen birkaç isim öldürülecek. Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimi olacak. AK Parti'ye kapatma davası açılacak. Hanımefendiler aleyhinde açıklamalarda bulunulacak. Toplumda onların küçük düşürülmesi sağlanacak. Onlarla ilgili kitap ve broşürler hazırlanacak. Anıtkabir'de eylemler yapılacak. Atatürk'e şikâyet edilecek. Buradan çıkacak neticelerle kamuoyu yeniden yönlendirilecek ve bu iktidardan kurtulmanın yolları aranacak. 25 madde vardı bunlardan sadece Bolu Tüneli'ne ve Trabzon Otoyolu'na bomba konması yapılmadı." şeklinde konuştu.

        Darbe zihniyetinden kurtulmak için sivil ve demokratik ve bir anayasanın yapılması gerektiğini kaydeden Karayel, "Sivil siyasetin güçlenmesi gerekiyor. Eğer sivil siyaset güçlenmez, ekonomik ve siyasi istikrar bozulursa darbecilerin aradığı ortam yeniden doğar. Bunlara bu ortamı sağlamamak için her kurum kendi alanına çekilecek siyasetçi siyasetini yapacak asker askerliğini yapacak, yargı millet adına yargılamasını yapacak. Demokratik ülkelerde ne varsa bu ülkede de o olacak. Ancak bu olduğu zaman Türkiye demokratik bir ülke olur hukuk devleti olur." açıklamasında bulundu.

(CİHAN)