Öğrenci yoktu...

Afiş yazan, ücretsiz öğrenim isteyen, pankart açan, slogan atan öğrencileri tutup tutup duvarın ötesine attılar...

Çocukların kitabı yoktu...

Kitap yazan, kitap yazmaya kalkan, ya da kitap yazmayı aklına koyan kim varsa yakalayıp duvarın ötesine koydular...

Yayınevi yoktu...

Yayınevi sahiplerini ve müdürlerini duvarın arkasına gönderdiler, en az birkaç tane gazete matbaasına yetecek kadar kadro oldu...

Gazeteci yoktu...

Çok sayıda gazeteci, muhabir, editör, genel yayın yönetmeni, yazıişleri müdürünü tutuklayıp duvarın ötesine attılar...

Ki biliyorsunuzdur Tutuklu Gazete adı ile ilk gazetelerini yayımladılar...

*

Televizyonları yoktu...

Dört televizyon sahibi ile iki televizyona yetecek kadar yayıncı gönderildi... Yönetmenler, programcılar, sunucular, kameramanlar...

Ama yayımlayacak maç yoktu...

Kulüp başkanları, antrenörler, çalıştırıcılar, menajerler, hücum, savunma, golcü, kaleci konuldu duvarın ötesine...

Seyirci yoktu...

Bağdat Caddesine gidip topladılar...

*

Artık her şeyleri vardı...

Saydılar; bir seçmen kitlesi kadar...

Parti yoktu...

Üç parti genel başkanı, genel başkan yardımcıları, genel sekreterler, il ve ilçe başkanları vardı ya, milletvekilleri eksikti...

Kimisini milletvekili yaptılar...

*

Her şeyleri vardı artık...

Orduları eksikti...

İki orduya yetecek kadar; kuvvet komutanını, ordu komutanını, generali, albayı, yarbayı, binbaşıyı, astsubayı duvarın ötesine kapattılar...

*

Ve duvarın ötesindekiler özgürleştikçe, duvarın berisindekiler tutsaklaştılar...

Korkarak...

Sinerek...

Sessizleşerek...

Yaltaklanarak...

Çünkü duvarın içindekiler değil, duvarın dışındakiler tutsaktılar...

Bekir Coşkun/Cumhuriyet