İSTANBUL

Ali Babacan, 3. İstanbul Finans Zirvesi'nde (IFS) yaptığı konuşmada, zirvenin, küresel ve bölge ekonomisinin değerlendirilmesi için önemli bir fırsat olacağını belirtti. Babacan, şöyle konuştu:
''2008 sonu, 2009 başlarında tüm dünyayı etkilemeye başlayan finansal ve ekonomik küresel kriz farklı evrelerden geçerek devam ediyor. Türkiye'de dışarıda olup bitenin her ne kadar farkına varmasak da dışarıda fırtına Türkiye içine etkide bulunmamış olsa da yine de risklerin yüksek olduğunu, dışarıda olanların kaygı verici olduğunu vurgulamak istiyorum.''

Para basarak, krizden çıkılmaz
Babacan, şu ana kadar yapılanların bol bol para basmak olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
''Sadece para basarak, bu krizden çıkmak mümkün değil.  Her ne kadar Avrupa Merkez Bankası'nın, ABD Merkez Bankası'nın attığı adım geçici rahatlama sağladıysa da eğer hükümetler, otoriteler gereğini yapmazsa geçici rahatlamanın hızla ortadan kaybolduğunu göreceğiz.''

ABD maliye politikasını açıklamalı
Babacan, ''ABD'ye baktığımızda özellikle maliye politikaları konusunda belirsizlik söz konusu. Dünyanın en büyük ekonomisinin gelecekte ne yapacağını açıklamama, 'ben ne yapacağımı bilmiyorum' demek lüksü yok'' dedi.

Şoför bildiğini yapacak
Babacan, bu yıl belki Türkiye'nin büyüme oranının düşük olacağını, yüzde 3 küsurlarda büyüme görüleceğini belirterek, ''Ama bu istikrar içinde sürdürülebilir bir büyüme oranı olacak. Bir bakıma siste virajlı yolda otobüs kullanan şoföre 'ya kardeşim niye yavaşlıyorsun bas gaza bas gaza' dediğinde tabii ki şoför dinlemeyecek ve gereğini yapacaktır'' dedi. 

Babacan, "Henüz Vakıfbank'ın ikincil halka arzı ile ilgili bir şey yok. Ama ilerde gerekirse Halkbank'ta olduğu gibi orada da bir ikincil halka arz olabilir" dedi.

Mali disiplinin önemini vurgulayan Babacan, "Büyüme yüzde 4 değil de yüzde 3,5 oldu diye vergi gelirleri düştü yaklaşımı doğru değil. Türkiye'de büyümenin kompozisyonu değişti. Büyüme iç tüketimden ihracat ağırlıklı bir büyümeye döndü" ifadelerini kullandı.

İthal ürünlerde tüketime dikkat
Bütçe harcamalarının, giderlerin her yıl enflasyon artı büyüme oranında arttığını aktaran Babacan, aynı miktarda artış gelir tarafında sağlanamazsa, bunun 1990'ların kötü dönemlerini beraberinde getireceğini vurguladı. Babacan, şöyle devam etti:

''Buradaki en önemli şey bütçe açığını kontrol etmek ve sürdürülebilir seviyede tutmak. Öte yandan neye ne yapılacağı konusunda dikkatli olunmalı. Bugün Türkiye'de satın alınan otomobillerin yüzde 70'i ithal. Doğalgaz tamamen ithal, petrolün hemen hemen tümü ithal. Dolayısıyla enerji kalemimiz dışarıya bağımlı olduğumuz kalemler. Dışarıya bağımlı olunan kalemlerde de iç tüketime çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Akaryakıtta ÖTV'yi enflasyona getirdik
Özellikle akaryakıt tarafına bakıldığında akaryakıt vergilerinde 2009'dan bu yana bir düzenleme yapılmamış. Akaryakıtta vergiler litre başına sabittir. Litre başına belli bir kuruştur. Yüzde değildir. Yüzde olsa 'işte fiyatlar arttıkça vergiler de artar' diyebilirsiniz. Dolayısıyla sabit bir kuruş olduğu için 2009'dan bu yana sadece enflasyonu karşılayacak bir ayarlama yaptık. Yani bir büyüme yok. Sadece yaptığımız 2009 Aralık'tan bu yana ne kadar enflasyon olmuşsa, o enflasyon oranında o akaryakıt içerisinde kuruş bazında sabit olan ve 2,5 yıldır değişmeyen ÖTV'yi enflasyon oranında bugüne getirmiş olduk. Önemli olan buradaki istikrardır. Bütçe dengesi bozulursa Türkiye'de ne güven kalır, ne huzur kalır. Buna çok çok dikkat etmeli ve bunun bilincinde hareket etmemiz lazım.''

AA