* Silah dönemi bitti. İnsanlarımızı öldürmesinler. Annemi alıp dağa yürüyeceğim. PKK mı TİKKO mu, gelsin bizi öldürsün. 

* Bu söylemin sahibi Deniz Gezmiş'le aynı somunu parçalamış, İbrahim Kaypakkaya ile aynı tastan çorba içmiş bir 68'li.

12 Eylül'den sonra kardeşi Ali Ekber Yürek'in işkencede öldürülmesiyle ilgili davada 26 ayda bir adım yol alınamadığı için 87 yaşındaki annesi Fecire ile birlikte açlık grevi kararı alan Mehmet Yürek, dün bir başka ölüm haberi ile sarsıldı. 'Devletin döktüğü' kanın hesabını sormak için Kahramanmaraş'a giden aile, akrabaları Taner Tokmak ve bir arkadaşının 'PKK'nın bombalı saldırısında öldürüldüğünü' öğrendi. PKK'ya seslenen Yürek, "Bu yaptığınız devrimcilik değildir. İster devlet, ister örgüt olsun, silahlarla bir toplum susturuluyorsa, baskı altına alınıyorsa, bunun adı faşizmdir. Annemi ve Taner'in annesi Hatice Yengemi alıp dağlara çıkacağız, göğsümüzü açacağız, 'Gelin bizi de vurun' diyeceğiz. Madem tek tek öldürüyorlar, toplu şekilde öldürsünler" dedi. 
Tunceli Ovacık'ta kasaplık yapan 53 yaşındaki Taner Tokmak, önceki gün Aşağı Torunoba Jandarma Karakolu'na erzak götürdü. 

'Bu devrimcilik değil' 

Dönüş yolunda, saat 18.30 sularında basma düzenekli bombaya yakalandı. 150 kiloluk A-4 patlayıcıyla hazırlandığı belirtilen patlayıcı nedeniyle Taner Tokmak ve yanındaki arkadaşı Süleyman İşçi öldü. Araç hurda yığınına dönerken cesetlerin parçaları 150 metrekarelik alana ve Munzur Çayı kenarına dağıldı. Saldırıda ölen Taner Tokmak, Ovacıklı Yürek Ailesi'nin yakın akrabasıydı. 
Saldırının meydana geldiği saatlerde açlık grevine hazırlanan Mehmet Yürek, ölüm haberi üzerine dün yanına annesini ve yine işkencede öldürülen Mehmet Ceren'in ağabeyi Yemliha Ceren'i de alarak Kahramanmaraş Adliyesi'nin önünde bir basın açıklaması yaparak açlık grevini 31 Aralık'ta devam etmek üzere ertelediklerini açıkladı. PKK'nın saldırısı için "Bu devrimcilik değildir" diye tepki gösteren Yürek, Tunceli ve Ovacık'ta art arda benzeri nitelikte eylemlerin gerçekleştirildiğini; ilkin CHP'li Hüseyin Aygün'ün kaçırıldığını, sonra Savcı Murat Uzun'un öldürüldüğünü, taksici Haydar Kaya'nın önce rehin alınıp sonra da vurulduğunu, onlarca insanın 'sürgün' edildiğini ileri sürdü. 

Yürek, "Bu halkı nereye kadar baskıyla susturacaksınız? Halka zulmediyorsunuz. 1930'ların General Alpdoğan'ının Dersim'i bitiren muhbirden çok sizin muhbirleriniz var. Bu halkı kimliksiz, kişiliksizleştirdiniz. Aşiretler birbirini ihbar ederek silahlı güçlere başvuruyor. Bu işten vazgeçin. Ovacık'a döndüğümde annemi ve Taner'in annesi Hatice Yengemi alıp dağlara çıkacak, göğsümüzü açacağız. 'Gelin, bizi de vurun' diyeceğiz. Madem tek tek öldürüyorlar, toplu şekilde öldürsünler" dedi.

PKK'nın Tunceli'yi 'Kemalist' gördüğü için baskı altına aldığını savunan Yürek, "Baştan beri Tuncelilere Kemalist gözüyle bakıyorlar. Burayı daha fazla ezmek ve tahribat yaratmak istiyorlar. Özellikle son milletvekili seçimini cezalandırıyorlar. Halk muazzam baskı ve korku altında. Sesini çıkaranı sorguya çağırıyorlar. Bu uygulamalara son verilmesini rica ediyoruz" diye konuştu. 
Ancak Yürek bu gerginliğe 'devletin karışmaması gerektiğini' savundu: "Devlet bu konuda gölge etmesin, başka ihsan istemez. Sonuçta onlar bizim çocuklarımız, mücadelemizi devletle değil halkla birlikte yapacağız. Devlet çözseydi 30 yıldır çözerdi." 

30 yıl sonra mezarı açılmıştı 

Öğretmen Ali Ekber Yürek, 7 Mayıs 1981'de Afşin'de gözaltına alındı, cesedi 25 Mayıs'ta ailesine verilmişti. Ağabeyi Mehmet Yürek, 2010'da kardeşinin işkencede öldürüldüğünü belirtip şikâyetçi oldu. Afşin Savcısı Mehmet Kuş, Haziran 2011'de Yürek'in mezarını açtırdı. 12 Eylül Davası'nı soruşturan Ankara Savcılığı'na gönderilen dosya Savcı Kuş'a geri döndü. Eski Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı Tümgeneral Yusuf Haznedaroğlu'nun 1 numaralı şüpheli olduğu dosyada sona gelinmişken, Savcı Kuş, Van'a atandı. Yeni savcı 'işkenceyi kanıtlayan rapor' isteyince süreç tıkandı. 26 ayda 14 şüpheliden hiçbirinin ifadesi alınmadı.