Güzel insanlar, beyaz atlara bindiler, gittilersöyleminde geride kalanın hüznü gizlidir. Birlikte gitmeyişinde haklılıklar olsa da bir burukluk yaşar. Acabalarkemirir beynini Oysa bilirsin ki o doğruluğunu bildiği/inandığı yolda gidecektir, çaresiz.

Bir akademisyenden fantezi içeren, cevaplamam istenen bir soru aldım.

Soru bazı yakın arkadaşlarıma da gönderilmişti. Cevabımı, her 6 Mayısta, Anıları önderimiz olsun!demenin ötesine geçememenin çaresizliği ile sizlerle paylaşıyorum.

Soru: Deniz Gezmiş yaşasaydı, dünyaya, Türkiyeye ve bugünün yakıcı sorunlarına nasıl bakardı?

Bu soru yöneltilirken verilecek her cevabın spekülasyon olacağı bilinir. O halde böyle bir soru neden yöneltilir, amaç ne diye düşünmek gerekir.

Olumsuz düşüncelerden arınarak ve popüler kültür tuzağına düşmeden, düşüncelerimi aktarmak istiyorum.

İnsana, insanın düşüncelerine yön veren, oluşturan yaşanılan ortamdır. Zaman ve mekân şartları düşüncelerimizi oluşturur.

Denizlerin yaşadığı ortam soğuk savaş şartlarıdır. Dünya iki kutupludur. Bir yanda sosyalist blok, diğer yanda kapitalist blok. Bunu Deniz, Çağımız, devrimcilerin Amerikan emperyalizmini adım adım kovaladığı çağdır. () Çağımız biz yaştakilerin Vietnamda, Dominikte, Meksikada Amerikan emperyalizmine karşı dövüşerek öldüğü çağdırdiye tarif eder.

Vietnam savaşı önce Fransaya sonra ABDye kök söktüren ve zafere doğru ilerleyen bir doğrultudadır. Bu ABDnin egemenliği altındaki ülke devrimcilerinde büyük umutlar yaratmaktadır. Emperyalizm kâğıttan kaplandırstratejik söylemi yaygındır ve bu pratikte doğrulanmaktadır. Küba devrimi ve ölümünden sonra popüler kültürün bir parçası haline getirilen Che efsanesi doruk noktasındadır. Burnumuzun dibinde Filistin kurtuluş savaşı vardır.

Bu ortamda gerilla romantizmi kaçınılmazdır. Yaygınlaştırılan gerilla savaşını özendiren kitapların birinde Marigella zaten gerillanın romantik olması gerektiğini öğütlemektedir.

Deniz bu ortamda yaşamıştır. 2. Kurtuluş Savaşını başlatmak istemektedir. Başlatan kişi olmak istemektedir. Başarıya ulaşıp ulaşmamak değil, başlatmak önemlidir onun için. Arkası gelir nasıl olsa…” onun sözüdür.

Bunun için ölmek, ölümü küçümsemek Denizde hep vardır. Adli Tıp dersinde Şemsi Gök Hocanın kitabında idam edilenin, düşüş şiddetiyle omurlar arası kopma olacağından acı duymadığını yazması/söylemesi Denizin şakacı kimliği ile bütünleşerek Hiç de önemli değilmiş ya…” sözlerine dönüştüğünde, bizlere -o zamanlar bir anlam veremesek de- yıllar sonra 40 dakika ipin ucunda kaldığında acıyla anımsadığımız zifiri kara acı veren bir anıdır.

Denizin, Yusufun, Hüseyinin Mamak Cezaevinde idam sahnesini seremoniye çevirdiklerini, oyun haline getirdiklerini yaşayanlardan dinleyenleriniz olmuştur.

Egemenlerin legal olanak vermediği, zahiri gerekçelerle sık sık cezaevine attığı, faşist odakların fiili saldırılarının hedefi haline getirilen Denizin devrimci arkadaşları gibi faili meçhule kurban edileceği yaygın bir kanı haline dönüştüğü için, uzun yaşama şansı bulacağı tartışmalıdır.

Nitekim hiç kan dökmediği, 1961 Anayasasını savunduğuaçık olmasınarağmen Yusuf ve Hüseyin ile birlikte intikamcı, vicdan sınırlarını zorlayan bir anlayışla asılmıştır.

Sorunun cevabına gelirsek; Denizin 68in Avrupadaki gençlik liderleri gibi iktidar partileri içersinde yer alacağını düşünmek mümkün değildir. Cengiz Çandar benzer bir konuda bizlere bu tür cevaplar verdiği için bunu yazdım. Ancak o günün perspektifi ile bugünü değerlendirmek de zor ve falcılık olur.

Şu söylenebilir, Deniz devrimci ve sosyalist bir kişidir. Boş zamanlarını değil boylu boyunca ömrünü vereceksin devrimesözünü sık sık tekrarlayan ütopyası uğruna, kişisel hiçbir kaygı taşımadan ölümü göze alan bir kişiliktir. Halkımız böylelerinin heykelini dikiyor... Unutulmuyorlar.

Denizin ve arkadaşlarının bugün yaşamış olsalar sistemin muhalifi olacağını söylemek, ezilen/sömürülen emekçi kitlelerden yana tavır alacağını söylemek, demokrasi ve sosyalizm savaşımı içerisinde olacağını söylemek, yaşamını, mahkemelerdeki duruşunu, kardeşinin bilim adamı olmasını vasiyet ettiği son mektubunu, idam sehpasındaki son sözlerini bilenlerce falcılık olmasa gerekir.

Mustafa Lütfi KIYICI /Cumhuriyet