Deniz Feneri soruşturmasını sürdürürken dosyadan el çektirilen ve haklarında evrakta tahrifat ve görevi kötüye kullanmaktan dava açılan Ankara Cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mahmut Tamöz’ün yargılanmalarına Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde saat 10.00'da başladı.

KILIÇDAROĞLU DA İZLİYOR

Yargıtay Genel Kurul Salonu’ndaki duruşmaya katılmak üzere YARSAV üyeleri ile Ankara Adliyesi’ndeki bazı hakim ve savcılar da destek için geldi. Geniş güvenlik önlemleri altında yapılan bugünkü duruşmaya CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da savcılara destek için kurmaylarıyla beraber geldi.CHP Milletvekilleri Atilla Kart, Sezgin Tanrıkulu ve Erdoğan Toprak da duruşmayı izliyor.

SALONDAN İLK GÖRÜNTÜ

Yargı-Sen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile YARSAV üyelerinin de izlediği duruşmada bir ilk yaşandı. Heyet Başkanı Hüseyin Eker, ilk kez duruşmadan görüntü alınmasına izin verdi. Kameramanlar ve foto muhabirleri duruşma salonuna alınarak 5 dakika görüntü almalarına izin verildi.

SAVCI MÜTALAASINDA BERAAT İSTEDİ

Bugünkü duruşmada savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Esas hakkında mütaalasını veren Yargıtay Savcısı sanıkların beraatine karar verilmesini istedi. Savcı sanıklar hakkındaki suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını belirterek, atılı tüm suçlardan beraat istedi. Savcı mütaalada "Kanunen, hukuken, ahlaken ve vicdanen sanıkların bu suçu işlediği kanıtlanamamıştır" dedi.

Savcı, esas hakkındaki mütaalasında, şunları kaydetti:
“Sanık Nadi Türkaslan hakkındaki resmi belgede sahtecilik suçunun irdelenmesinde, sanığın mahkeme kararını beyazla silerek, fotokopi çektirerek uygulamaya gönderdiği anlaşılmaktadır. Sanık hakkındaki belgede sahtecilik suçunun irdelenmesinde, TCK’nın 204/2. maddesindeki suçun tanımı değerlendirilmeli. Sahtecilik için gerekli unsurlar yasada sıralanmıştır. Belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren kamu görevlisinin cezalandırılacağı belirtilmiştir. Suçun oluşması için belgenin aldatma yeteneğinin olması gerekir. Aldatma yeteneğinin olup olmadığı objektif ölçülere göre değerlendirilmeli. Belli sayıda güç ve kişiyi kandıracak nitelikte olmalıdır. Eylemin aldatma niteliği yoktur. Sahtecilik olması için çoğu insan için ilk bakışta anlaşılmayacak derecede değiştirilmiş olması gerekir.

SAHTECİLİK YOK

Bu açıklamalar çerçevesinde, o evrak, kararın aslı ile birlikte incelendiğinde açıkça kararın bir bölümünün kapatılarak suret elde edildiği görülmekte, diğer bentlerin görülmediği anlaşılmaktadır. Somut evrak gören herkesin bunu anlayabildiği durumdadır. Ceza hukuku kriterleri açısından bakıldığında bu husus ortada sahtecilik olmadığını gösterir.

Sanığın o bölümü kasten gizleyip, hukuken tedbir konulmasına mümkün bulunmayan mallara tedbir konulmasını sağlama kastıyla hareket etmesi halinde pek tabii başkaca çok zor anlaşılacak yöntemleri denemesi mümkünken, görünür şekilde kapatarak tedbir uygulanması için göndermesi, hukuken, aklen ve vicdanen, sanığın iş bu fotokopiyi karışıklığa neden olmaması için gönderdiği savunmasının aksinin kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Her üç sanığın da üzerlerine atılı suçların maddi ve manevi unsurları oluşmadığı için beraatleri gerekir.

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU DA YOK

Suçun oluşması için 257/1’de kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görev gereklerine aykırı olarak hareket ederek, haksız kazanç sağlayana kamu görevlisinin cezalandırılması gündemdedir. Bunun anlamı suç oluşturan eylemi icra etmenin yanında sonuç olarak eylemin kişilerin mağduriyetine, kamunun zararına ya da haksız kazanca neden olması gerekir. Somut olayda, sanık Nadi’nin bir mahkeme kararını kapatarak talimat verdiği, diğer sanıkların da bu eylemi devam ettirerek bu suçu işledikleri belirtilmektedir. Her ne kadar kararları uygulatan makamların bu kararların bir bölümünü kapatması etik olarak tartışılsa da Nadi'nin bir suç teşkil etmeyen uygulaması ile diğer sanıkların bu uygulamayı sürdürmesi görevi kötüye kullanma suçu oluşturmaz. Sanıkların eylemlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesinden zarara neden olmadıkları belirlenmekte, suçun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır."

KRİTİK TALEP KARARA BAĞLANDI

Geçen duruşmada sanık savcı Türkaslan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur'un da aralarında bulunduğu 17 kişinin tanık olarak dinlenmesini talep etmişti. Bu kritik talep de bugün karara bağlandı.

SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ TALEBİNE DE RET

Yargıtay Savcısı, tanıkların dinlenmesi ve soruşturmanın genişletilmesi taleplerinde ise Adalet Bakanı Sadullah Ergin'le birlikte 17 ismin tanık olarak dinlenmesinin dosyanın aydınlatılmasına bir katkıda bulunmayacağı gerekçesiyle soruşturmanın genişletilmesi talebinin reddini istedi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi heyeti de oybirliği ile tanıkların dava konusu suç dışında kaldığı ve bu hususların araştırılmasının davanın çözümüne bir katkıda bulunmayacağı anlaşıldığı gerekçesiyle oybirliğiyle talebi reddetti.

O SAVCI KONUŞTU: GÖREVİMİ YAPTIĞIM İÇİN BURADAYIM

Davada sanık savcılar savunma yapmaya başladı. Sanık savcı Nadi Türkaslan, "Ben görevimi yaptığım için, birileri de görevlerini yaptığı için buradayım. Pişmanlık duymuyorum. Beraatimi istiyorum" dedi. Türkaslan, hakkında hükmün açıklanmasının ertelenmesi, paraya çevrilmesi hükümlerinin uygulanmasını istemediğini de belirterek şöyle dedi:
"Tedbir kararından dolayı hangi 3.'ncü kişi mağdur olmuş.Tüzel kişi gerçek kişi değil ki benim kararımdan acı ızdırap dursun. Zarar neyse söyleyin. Benim burada bulunma nedenim benim hakkıyla bir soruşturma yapmamdır. Bu soruşturmada hukuk ne gerektiriyorsa arkadaşlarımızla birlikte onu uyguladık. Almanya'ya gittik. Deniz Feneri e.V paralarının başka yerlerde kullanıldığını tespit ettik. Firdevsi Ermiş'in bana gelip 40 saat ifade verdiği ortaya çıkınca, Deniz Feneri sanığının avukatı 'Bu sanığın ifade vermesini nasıl engelleyemedik' demiştir. Benim bütün yaptığım hukuk ne gerektirdiğiyse belki yapılmayacakları yapmak. Onun için buradayım. Kimseye yanaşmadan, hiçbir menfaat beklentisi içine girmeden işimi yaptım. 100'de de yaparım 101.'ncide de buraya gelirim. Pişmanlıkta duymuyorum. Ben görevimi yaptığım için birileri de görevlerini yaptığı için buradayım."
Hürriyet-Oya Armutçu