CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, ülkede anayasal ve siyasal bir kilitlenme olduğunu söyledi. Yaşanan olaylarla ilgili çatışmanın yumuşayacağına dair bir işaret olmadığını belirten Baykal, “Çatışmanın yumuşayacağına dair bir işaret yok. Bu manzara karşısında demokratik, hukuki, meşru bir çözüm ihtiyacı, bu kilitlenmeyi açacak bir anahtar arayışı haklı olarak herkesin bütün vatandaşlarımızın gönlünde yatıyor. Hepimiz böyle bir arayışı zorunlu görüyoruz. Aslında bu, anahtar siyasettir." ifadelerini kullandı.

CHP'li Deniz Baykal, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile makamında bir araya geldi. Görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yapan Baykal, "Yaşanan olaylar ne yazık ki, her geçen gün daha da ağırlık kazanıyor ve daha da ülkemizdeki istikrarı, barışı, huzuru tehdit eden bir noktaya doğru geliyor. Olaylar, Türkiye’de temel kurumların birbirleri ile çatışmaya başladığı, temel anayasal erklerin kendi içinde yarılmaya ve parçalanmaya maruz kaldığı, rejimimiz işleyişinin anayasanın işleyişinin tehlikeye düşmeye başladığı, bir noktaya doğru geliyor. Yaşanan bunalımın, önümüzdeki dönemde sakinleşeceğine dair bir işaret henüz yok, daha da derinleşmesi daha da yaygınlaşması kimseyi şaşırtmayacak.” diye konuştu.

Yaşananların ekonomiye de yansımaya başladığını, ekonomiyi de etkisi altına almaya başladığını ve tahammül edilmesi güç bir noktaya geldiğini kaydeden Baykal, “Anayasal bir kilitlenme var. Siyasal bir kilitlenme var. Çatışmanın yumuşayacağına dair, bir işaret yok. Çatışmanın yumuşayacağına dair bir işaret yok. Bu manzara karşısında; demokratik, hukuki, meşru bir çözüm ihtiyacı bu kilitlenmeyi açacak bir anahtar arayışı, haklı olarak herkesin, bütün vatandaşlarımızın gönlünde yatıyor. Hepimiz, böyle bir arayışı, zorunlu görüyoruz. Aslında bu, anahtar siyasettir. Yaşanan krizi aşmanın yolu, siyaseti işletmektir. Siyasal mekanizmaları çalıştırmaktır. Siyaset doğru biçimde işler, çalışırsa, bu krizi denetim altına almak mümkündür. Siyasetin, bu kriz karşısında etkili çalışma yapabilecek iki temel anahtarı var. Bu anahtarlardan birisi, parlamentodur. Parlamento bu kriz karşısında, yeni bir anlayış içine girmelidir. Parlamento elbette, yürütme organı ile uyum içinde çalışacaktır, yürütmeye destek ve yardımcı olacaktır. Bazen parlamentonun, yürütmeyi yönlendirmesine ihtiyaç ortaya çıkabilir. O zamanda, bağımsız bir etkinlik sergileyerek, parlamentonun yürütmeyi yönlendirme işlemini yerine getirmesi lazımdır. Bir başka temel siyasal mekanizma, Cumhurbaşkanlığı'dır. Anayasamız Cumhurbaşkanlığı'nı böyle bunalım dönemlerinde, sorunların çözümüne yardımcı olacak bir kurum olarak düşünmüştür. Cumhurbaşkanlığı, bugünler için vardır. Olağanüstü dönemlerde Cumhurbaşkanlığı, etkinlik sergiler, sergilemelidir.” şeklinde konuştu.

Siyasal mekanizmaların yeni bir anlayış içinde yeni bir duyarlılıkla harekete geçirilmesinin gerekli olduğunu vurgulayan Baykal şöyle devam etti: "Bu anlayışımı sayın Meclis Başkanı ile biraz önce paylaştım, yarın da cumhurbaşkanımız ile paylaşacağım. Milletçe, bu bunalım karşısında, bir çıkış yolunun bir an önce ortaya konulmasına ihtiyacımız var. Bunalım dönemleri, doğru yönetilirse, ülke için çok yararlı sonuçların alınmasına yardımcı olabilir. Bu krizi, bizim bu anlayışla yönetmemiz lazım. Bu krizden Türkiye, bir arınma çıkartmalıdır. Buna ihtiyaç olduğu, çok açıktır. Türkiye'nin bir arınmaya mecburiyeti vardır. Bu kriz arınmayı, engelleyen arınmayı kapatan değil, arınmanın önünü açan bir çözüme doğru Türkiye'yi sürüklemektedir. Bir başka umudum, bu krizden yargının önemini, yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının önemini anlayarak çıkmamızdır. Herkesin kendine göre bir yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı anlayışı vardır, o anlayışlarla hiçbir yere varılamayacağı, yaşanan deneylerle ortaya çıkmış olmalıdır. Hepimiz, artık anlamış olmalıyız ki hepimizin de bağımsız, tarafsız, etkin bir yargıya ihtiyacımız vardır. O yargıyı, bulmalıyız. Bu krizden, o yargıya ulaşmalıyız. Gerçek bir demokrasiyi, işletmeliyiz.”

Tek bir güç odağında ülkenin kaderinin şekillendirilmesinin söz konusu olmadığını belirten Baykal, “Çoğulcu bir gerçek demokratik anlayışın, insan hak ve özgürlüklerinin gerçekten saygı gördüğü ve herkesin özgürce düşüncesini ifade edebildiği ve gerekli güvencelere sahip olduğu, çoğulcu bir demokratik yapıyı, yasamanın yargının ve yürütmenin dengesinin sağlıklı kurulduğu bir gerçek demokrasiyi bu krizden çıkartmalıyız. Bu mümkündür. Bu krizden, herkesin zarar görmekte olduğu açıktır. Bu krizin kimseye yarar getirmesi, söz konusu değildir. Kimse bu krizden, kendisi için daha elverişli bir ortam bekleme konumunda olmamalıdır, herkes kaybedecektir, önemli olan birilerinin kaybetmesi değil, ülkenin kazanmasıdır. Bu krizden gerekli bedeller ödenerek, gerekli mekanizmalar hesap sorma mekanizmaları işletilerek, ama sonunda daha arınmış bir Türkiye, özgürlüklerin güvence altında olduğu, yargının bağımsız bir şekilde işlediği bir Türkiye'ye ulaşmanın yolunu bulmalıyız. Siyasetle bulmalıyız, demokratik siyasetle bulmalıyız. Demokratik siyasetle bulmamız için, elimizdeki mekanizmaları işletmeliyiz, temel mekanizmalardan birisi yasama organı parlamentodur. Birisi de sayın cumhurbaşkanıdır. Yeni bir anlayışla, bu konuya yaklaşırsak bunu başaracağımızı düşünüyor ve umut ediyorum. Bu konuda anlayışımı Sayın Meclis Başkanımız'la paylaştım. Onunda bu konuyu dikkatle izlemekte olduğunu, memnuniyetle gördüm. Herkesten, kamuoyuna büyük siyasal açıklamalar yapmalarını beklemek durumunda değiliz. Mekanizmaları işletmeliyiz. Herkesin ortak yararının belli bedelleri ödedikten sonra, belli bedelleri ödeyerek daha iyi bir ortama arınılmış, demokrasinin işlediği yargının bağımsız olduğu bir ortama Türkiye’yi getirmek olmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin, “Başbakanla görüşecek misiniz” şeklindeki sorusuna ise Baykal, “Şu anda böyle bir programım yok. Sayın Cumhurbaşkanı ile bir randevumuz belirlendi. Yarın saat 13’de konutta görüşeceğiz. Herhangi bir katkı sağlayacağını göreceğim her teması gerçekleştirebilirim. Şu anda Sayın Cumhurbaşkanı'na bu anlayışımı ifade etmem gerekir diye düşünüyorum.” cevabını verdi.

Başka bir gazetecinin, “Krizin en önemli nesnelerinden biri paralel devlet tartışmaları, bu konuda neler söyleyeceksiniz?” sorusuna Baykal şu cevabı verdi: “Krizin içinde yer alan bütün iddiaların, içindeki haklılık payının, açık bir kafayla araştırılmasının gerekli olduğuna inanıyorum. Hiçbir iddiayı, yok saymadan krizi oluşturan anlayışları inceleyerek, irdeleyerek, o anlayışların asıl hedeflere ulaşmamız önünde bir engel oluşturmasına izin vermeden gerekeni yapmalıyız.”

'SIYASETLE AŞMAYA ÖNCÜLÜK YAPACAK UNSURLAR MECLIS BAŞKANI VE CUMHURBAŞKANIDIR'

Başka bir gazetecinin, “Türk ordusuna bir kumpas kurulduğu ve kasetler gündemde, sizde kişisel olarak bir kumpasa mağdur olduğunuzu düşünüyor musunuz?” sorusuna Baykal, “Yaşanan kriz, tarafların hiç birisinin kazançlı çıkmayacağını bize göstermiştir. Buradan Türkiye'yi kazançlı çıkartmaya ihtiyacımız var. Kimsenin kazançlı çıkamayacağı bir durumu bizim değerlendirmemiz lazım. Ortadaki iddiaları açık kafayla irdelemeye açık olmalıyız. Hiçbir iddiayı reddetmeden içeriğine bakabilmeliyiz. Bunu siyaset yapabilir, Meclis Başkanı yapabilir, Cumhurbaşkanı yapabilir. Böyle bir yaklaşımın ortaya çıkması halinde Türkiye’de hem kamuoyu hem Parlamento'nun, yürütmenin, yargının böyle bir arayıştan mutluluk duyması bu yaklaşımı sahiplenmesi ve desteklemesi, söz konusu olabilir. Çıkış yolu böylece başarıya ulaşabilir. Buna öncülük yapmak gerekir. Buradaki tuzak şudur; 'kim haklı?' sorusunu sorup, ona tek bir cevap vermeye kalkmak. Krizden bu yaklaşımla çıkamayız. Kriz bunun ötesindedir, haklılıklar vardır, haksızlıklar vardır. Bunların irdelenmesine, incelenmesine ayıklanmasına ihtiyaç vardır. Kim söylerse söylesin, haksızlıkları göreceksiniz. Türkiye’de başta milletimiz, kamuoyumuz olmak üzere ilgili kuruluşların ezici çoğunluğu da, böyle bir yaklaşımı özlüyor. Bu bir şanstır. Herkesin vermesi gereken bir hesap var, herkese sorulması gereken bir hesap var. Bunu bir cadı kazanı, bir cadı avcılığı haline dönüştürmeden, usulüne göre, kurumsal mekanizmalarıyla başarmak gerekir. Bakanların liste ilan etmesiyle, olmaz bu işler. Daha ince yaklaşımlara, ihtiyaç var." cevabını verdi.

“Siyasetin geleceğini bir tehdit altında görüyor musunuz?” sorusuna Baykal şu cevabı verdi: “Siyaseti bir kriz altında görmüyorum. Siyaseti bir çıkış yoludur. Asıl şimdi siyasete ihtiyaç var. Siyaset doğruyu arama, doğruyu söyleme işidir. Doğruları çatıştırmak değil ortam doğruları yakalamak lazım. Ortak doğruları formüle edecekler olanlar anayasal sistemimize göre Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı'dır. Onların bunu yapmasına hepimizin yardımcı olması lazım. Ciddi bir tıkanmanın yaşanmakta olduğunu görüyorum, bunun siyasetle aşılabileceğine inanıyorum, siyasetle aşmaya öncülük yapacak unsurlar olarak Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı olarak görüyorum.”