Washington merkezli Uluslararası İnsan Hakları ve Basın Özgürlüğü Kuruluşu Freedom House’un “Demokrasi Krizi: Türkiye’de Yolsuzluk, Medya ve Güç” başlıklı raporu önceki gün Ankara’da açıklandı. Freedom House’un Başkanı David J. Kramer de Ankara’daydı. Türkiye raporunu ve Türkiye’de son günlerde yaşananları konuştuk. İşte dışarıdan bir gözün Türkiye’de gördükleri:
Röportaj: Seda Şimşek-Bugün Gazetesi ([email protected])
*Türkiye’yi nasıl buldunuz?
Türkiye’ye ilk defa 7.5 yaşındayken gelmiştim. Bu uzun süreden sonra geçen kasımda gelebildim. Buraya tekrar geldiğim için çok mutluyum ve gerçekten güzel bir ülke. İnsanlar çok arkadaş canlısı.
‘HÜKÜMETE KARŞI OLABİLİR’
*Türkiye’de kasımdan bugüne bir değişiklik gözlemlediniz mi?
Maalesef kasımdan beri olan süreç içerisinde Türkiye’nin durumunun daha da kötüleştiğini görüyorum. Yolsuzluğun artış gösterdiğini ve geleneksel muhafazakâr yetkililerin birçok şeyi kendi çıkarları doğrultusunda değiştirdiklerini görüyoruz. Hükümetin yargı üzerinde büyük bir baskı uygulaması ve aynı zamanda internet sansürü... Maalesef kasım ayının ortasından beri Türkiye’de gözlemlediklerimiz bizi daha fazla endişelendirmeye başladı. Martta yerel seçimler daha sonra cumhurbaşkanlığı seçimleri ve gelecek sene ise genel seçimler olacak ve korkarım ki seçimlerden önce durum daha da kötüye gidebilir.
*Neden böyle bir endişe duyuyorsunuz?
Özgür ve demokratik bir ülkede güçler ayrılığı, bağımsız yargı, özgürce yapılan seçimler, kişilerin bağımsızca, etki altında kalmadan oy kullanabildiği özgür halk, güçlü bir sivil toplum vardır. Medya, tamamen tarafsız ya da hükümete karşı olabilir. Önemli olan nokta gazetecilerin işini kaybetme ya da hapse girme korkusu olmadan özgürce haberlerini yapabilmesi ve düşüncelerini ifade edebilmesidir. Gazetecilerin gerçekleri çarpıtmadan yansıtması gerekir. Herhangi bir muhabir yanlış haber yazıyor, hakarette bulunuyorsa bu kişi mahkemeye verilebilir.
*Türkiye’deki yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yargı bağımsız olmak zorundadır. Yargı, hükümet yetkilisi ve politikacıların ya da başka bir otoritenin etkisinden bağımsız olmalıdır. Bağımsız bir yargı her tür demokrasinin kilit taşıdır.
ÖZGÜR BASINDAN ÖĞRENİRİZ
*Yargıçların ve polislerin bir yerlerden talimat aldığı iddiaları var.
Eğer bir yargıcın herhangi bir kurumla iş ortaklığı ya da hükümetle yakın bir teması varsa, o yargıcın kararlarında bağımsız olduğu düşünülemez. Eğer yargıcın ilgili olduğu bir kurumla ilgili önüne bir dava gelirse bu yargıcın davayı kabul etmemesi, reddetmesi gerekir. Eğer yargıçlar, kanunları kötüye kullanıyorsa gazetecilerin gördükleri çelişkileri ifade etmeleri gerekir. İşte bu nedenle özgür gazetecilere ihtiyacımız var. Özgür gazeteciler sayesinde yargıçların da bağımsız hareket edip etmediği konusunda bir fikir sahibi olabiliriz.
*Hükümet devlet içinde bir yapının kendisine operasyon yaptığını düşünüyor.
Bir ülkede yolsuzluk meydana geliyorsa bunlar şeffaf şekilde araştırılmalı, soruşturulmalı ve sonuçlandırılmalı. Bunları yapacak olanların bağımsız olması, hiçbir politik grupla ya da politikayla ilgili bağlantısının olmaması gerekiyor. Şu an hükümetin yaptığı yasa değişiklikleri, bazı yargıçların, hâkimlerin ve polislerin yerlerinin değiştirilmesi yolsuzlukların çözülmesi için en iyi yol değil.
‘ÜSTÜNLÜK YOKTUR’
*Size göre en iyi yol ne?
Hükümet bu iddiaların asılsız olduğunu belgelerle göstermeli, ispatlamalı. Soruşturmaların bağımsız kişiler tarafından yapılmasını sağlamalı. Burada önemli olan bağımsız yargıçlar. Hükümet yetkilileri, bütün davranışlarından vatandaşlara ve kanunlara karşı sorumludur. Hükümet yargının üzerinde değildir. Demokratik her ülkede halktan herhangi biriyle bir hükümet yetkilisi yargı önünde eşittir. Hiçbir hükümet yetkilisi kanunların daha üzerinde değildir. Demokraside güçler ayrılığı vardır. Güçler ayrılığı ve bağımsız bir yargı olmalıdır. Hükümet yetkililerinin hem parlamentoya hem de yargıya karşı sorumluluğu vardır. Aynı zamanda bir yargıç da kanunların üzerinde değildir.
Güçler ayrılığı eşit olmalı
*Türkiye’deki durumu nasıl analiz ediyorsunuz?
Bizim fikrimize göre hükümet yargıya müdahale ediyor ve hükümetin yargının kararları üzerinde etkileri olduğunu görüyoruz. Hükümet yargının ya da yargı hükümetin üzerinde değildir, eşit olmak zorundadırlar. Eğer güçler ayrılığı varsa, hepsinin eşit olması kilit noktadır. Biri diğerinden üstün olamaz.
Seçimler demokrasinin sadece bir yüzü
*Türkiye’de bir “demokrasi krizi” yaşandığına gerçekten inanıyor musunuz?
Şu anda biz durumun kötüye gittiğini görüyoruz ve daha da kötüleşmesini istemiyoruz.
*Seçimlere gidiyoruz, demokrasi için önemli bir adım değil mi?
Seçimler demokrasinin sadece bir yüzüdür. Seçimlerin adil ve bağımsız yapılabildiğinden emin olabilmek için demokrasinin diğer araçlarına da ihtiyacımız vardır. Gazeteciler işlerini kaybetme ya da hapse atılma korkusu taşımadan görevlerini yapmalı. Sivil toplumun gözünün de medyanın üstünde olması lazım.
Türkiye’de geriye doğru gidiş görüyoruz
*Raporunuzda Türkiye ile ilgili “modern otoriterlik” kavramını ifade ettiniz. Hangi dayanaklarla Türkiye’nin modern otoriterliğe gittiğini düşünüyorsunuz?
Raporumuzda, Türkiye’deki son gelişmelerin Türkiye’yi demokrasiden modern otoriterliğe doğru sürüklediğini söylüyoruz. Ama bu gidişat geri döndürülemez değildir, tabii ki değiştirilebilir. Demokratik bir gelişim için düz bir çizgi yoktur, çetin bir yoldur, kavisli yollar, dönemeçler, yukarı çıkışlar, aşağı düşüşler vardır. Türkiye’de şu anda gördüğümüz tamamen geriye doğru gidiştir. AK Parti iktidara gelmeden önce de Türkiye’de mükemmel bir demokrasi olduğunu söyleyemeyiz. Bu problemlerden bazıları yeni olan problemler değil ama bu problemleri tekrar etmekten kaçınılmalı. Medyanın, sivil toplum kuruluşlarının ve diğerlerinin bu problemlerin farkında olması ve bunlardan bahsetmesi gerekir.
*Türkiye’de ne görürseniz modern otoriterlik tezinizden vazgeçersiniz?
Gazeteciler üzerindeki baskı, muhalefet üzerindeki baskı, sivil toplum üzerindeki baskı kalktığı zaman ve serbest seçimler.
*Türkiye’de herkes istediğini konuşabiliyor.
Ama bunun için bazı insanlar bedel ödüyor ve işlerini kaybediyor. Bazı insanlar bunun için hüküm giyiyor.
*Medya kendi özgürlüğüne sahip çıkıyor mu?
Medya kendine bakmazsa bizim de kendilerine yardımcı olmamız zorlaşır.
*Size göre Türkiye’de gazetecilerin tam anlamıyla özgür olma talebi var mı?
Siz benden daha iyi bilirsiniz.
David J. Kramer: Türkiye için endişeliyiz
ABD’nin en eski düşünce kuruluşlarından Freedom House’un Başkanı David J. Kramer, yolsuzluk operasyonu sonrası yaşananların Türkiye için endişe verici olduğunu söyledi. Kramer, “Şu an hükümetin yaptığı yasa ve görev değişiklikleri yolsuzlukların çözülmesi için en iyi yol değil” dedi.
Yorumlar