9. DAİRE

E. 2008/7281

K. 2012/2865

T. 23.5.2012

Danıştay 2008/7281, 2012/2865, 23.5.2012 tarihli kararında Fatura Kesen Mükellefin Alışlarının Bir Kısmının Veya Tamamının Sahte Olmasından Hareketle Satışlarının da Sahte Olduğu Sonucunun Ticari Yaşamın Gerçekleriyle Örtüşmediği “’ni belirtmekte ve şöyle demektedir.

Sahte fatura kullanan mükellefler arasında; alış ve satışlarını sahte fatura ile belgelendirerek tamamen sahte fatura komisyonculuğu yapan mükelleflerin yanısıra, maliyetlerini yükseltmek ve daha az katma değer vergisi ödemek amacıyla, sadece sahte mal alış faturası kullanan mükellefler de vardır. Bu nedenle bir mükellefin alışlarının bir kısmının veya tamamının sahte olmasından hareketle satışlarının da sahte olduğu sonucuna ulaşılmak suretiyle yapılacak yorum, ticari yaşamın gerçekleriyle örtüşmediği gibi iyiniyetli mükellefleri de zor durumda bırakacaktır. Bir mükellefin vergi ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmeyerek yasal olmayan fiillerinden doğan mali sonuçlardan iyiniyetli ve olayla irtibatı olup olmadığı somut olarak ortaya konulmadan bir başka mükellefi sorumlu tutmak hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmayacaktır.”

Görüldüğü gibi Danıştay, fatura veren mükellefin sahte fatura kullanıyor olması fatura alan mükellefin alımlarının da sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğunu kanıtlamadığını kabul etmektedir. Fatura veren mükelleflerin alımlarının tamamı sahte olsa da fatura alan ile yapılan işlemin gerçek olması mümkündür.

Ayrıca daire fatura veren mükellefin vergi yükümlülüklerini yerine getirmemesinden fatura alanın sorumlu tutulamayacağını belirtmektedir. Fatura alan mükellef fatura verenin iş yerini kapalı tutup tutmadığını, beyannamelerini düzenli verip vermediğini, vergi borçlarını ödeyip ödemediğini bilemez, bilmek durumunda da değildir.

T.C.

DANIŞTAY

4. DAİRE

E. 1998/1859

K. 1999/1978

T. 13.5.1999

Danıştay 4. Daire, 1998/1859 esas, 1999/1978 karar ve 13.51999 tarihli kararında faturayı veren mükellefin işini terk etmesini, adresinde bulunmamasını sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanmaya kanıt olarak kabul etmemiştir.

Daire kararında

“Faturayı veren şahsın vergi dairesindeki dosyasında yapılan tespitlerde komisyonculuk işini terk etmesi, adreslerinde bulunamamasına karşılık bu şahıstan yapılan alımlara ilişkin ödemelerinin kasadan tediye fişleri karşılığı yapılması faturaların gerçek dışı olduğunu göstermeyeceği gibi sene sonu borç bakiyesi olarak gösterilen tutara ilişkin belge olmaması da, faturaların gerçek dışı olduğunu göstermeye yeterli değildir. “

T.C.

DANIŞTAY

9. DAİRE

E. 2008/6943

K. 2009/2554

T. 10.6.2009

Danıştay 9. Daire 2008/6943 esas, 2009/2554 sayılı karar ve 10.6.2009 tarihli kararında ise demirbaş ve personel durumları ile iş hacminin uyumsuz olmasını, sık sık adres ve ortak değiştirmeyi, bildirilen adreslerde firmalar ve ortaklara ulaşılamayışını aleyhte delil olarak kabul etmiştir.

Dairenin kararının özeti:

ÖZET : Davacıya fatura düzenleyen Şirketlerinin, işyeri, demirbaş ve personel durumlarının iş hacimleri ile örtüşmediği, sık sık adres ve ortak değiştirdikleri, bildirilen adreslerde firmalar ve ortaklarına ulaşılamadığı, vergisel ödevlerin yerine getirilmediği, çok yüksek tutarlı faturalar düzenlediklerinin ve alışlarının sahte olduğunun tespit edildiği, bu itibarla adı geçen firmaların düzenlediği faturaların gerçeği yansıtmadığı ve sahte faturalar olduğu sonucuna ulaşıldığından, bu faturalara ilişkin indirimlerin reddi suretiyle davacı adına tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde isabetsizlik yoktur.

Dairenin bu kararı her durumda gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Birçok iş kolunda bir masa, bir sandalye ve bir personelle milyonlarca lira iş yapılabilmektedir. Mükellef stok yapmadan düşük karlarla aracılık işi yapıyorsa burada personel, demirbaş ve iş yerinin alanı ile iş hacmi arasında kurulacak oran yanıltıcı olacaktır.