Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Türk hukuk ve yargı sisteminde reform yapılabilmesinin yolunun sorunun hangi noktalarda yoğunlaştığının saptanmasından geçtiğini söyledi. Yargıtay'daki daire ve üye sayısını artırmanın ağır iş yükünün çözümüne kalıcı bir anlamı olmayacağını söyleyen Gerçeker, Yargıtay'a temyiz incelemesine gelen dosya sayısı sınırlandırılmadıkça yeni kurulan dairelerinde kısa bir süre sonra çaresiz kalacağını belirtti.

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu, (HSYK) Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi'yle "Yüksek Yargı Kurumlarının Avrupa Standartları Bakımından Rolleri'nin Güçlendirilmesi" konulu ortak bir projeye imza atıyor. Proje çerçevesinde "Yüksek Mahkemelerde İş Yönetimi ve İş Yükünün Azaltılmasında Çözümler" konusu Yargıtay'da düzenlenen sempozyumda masaya yatırıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay'ın iş yükünün son yıllarda artarak katlandığını anımsatarak, Avrupalı meslektaşlarının Türk hukuk sisteminde yaşanan tıkanıklığı anlamaları için sorunun büyüklüğünü rakamlarla anlattı.

2000 yılında Yargıtay'da bulunan toplam dosya sayısının 706 bin 601 olduğunu bu sayının 2005'te 1 milyon 88 bin 961'e 2010'da da 1 milyon 831 bin 419'a çıktığını belirten Gerçeker, "Bu rakamları batılı çağdaş ülkelerle kıyasladığımızda Yargıtay'ın ne denli büyük ve ağır bir iş yüküyle karşı karşıya bulunduğu ve bu sorunun hızlı ve güvenli adaletin sağlanmasında ne kadar büyük bir engel olduğu hemen anlaşılacaktır" dedi. Gerçeker, yargının işleyişinde yaşanan sorunları şöyle sıraladı:

"Sürekli artış gösteren nüfus oranı, hâkim, savcı ve personel sayısının yetersizliği, iş bölümü uyuşmazlıklarının çoğalmakta oluşu yargılama usulünü düzenleyen yasaların karmaşıklığı, maddi hukuka ilişkin bazı yasalarda usul kurallarına da yer verilmiş olması yargılamada güvenli, hızlı ve isabetli çözümlere ulaşmayı engelleyen sorunlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu da davaların uzamasına adil yargılanma ilkesinin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır."

-YENİ DAİRELER ÇARESİZ KALIR-

Hukuk ve yargı sisteminde reform yapılabilmesinin yolunun öncelikle sorunun hangi noktalarda yoğunlaştığının çok iyi saptanmasından geçtiğini ifade eden Gerçeker, son günlerde yargı reformu kapsamında Yargıtay'ın daire ve üye sayısını artırıldığını anımsattı. Yargıtay'daki daire sayısını artırmanın ağır iş yükünü çözmede kalıcı bir çözüm olmayacağını belirten Gerçeker, Yargıtay'a temyiz incelemesine gelen dosya sayısı sınırlandırılmadıkça yeni kurulan dairelerinde kısa bir süre sonra çaresiz kalacağını belirtti.

Yargıda yaşanan iş yükü sorunun çözüme kavuşturulabilmesinin bölge adliye mahkemelerinin biran önce faaliyete geçirilmesiyle olacağını söyleyen Gerçeker, "Yargının bütünü göz önüne alındığında özellikle büyükşehirlerde mahkeme ve hakim sayısının az, dava sayısının çok olması, icra mahkemelerinin icra prosedürü içindeki yetkilerinin sınırlı olması, yargısal etkinliği azalttığı gibi icra ve iflas takipleri yönünden hukuk davalarında sürekli artışa neden olmaktadır" dedi.

Yargılama sürecinin hızlandırılması ve sürecin yargı bağımsızlığına uygun biçimde yürütülebilmesi için tamamen yargıya bağlı adli kolluk gücünün ve adli tebligat memurluğunun oluşturulmasında büyük yarar olduğunu ifade eden Gerçeker, uyuşmazlıkları önleyici nitelikteki tedbirlerin etkin hale getirilmesi ve alternatif çözüm yollarının bir an önce gerçekleştirilmesinin sağlanması gerektiğini ifade etti. Gerçeker, "Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği ilkeler doğrultusunda kurulan Cumhuriyetin, demokratik hak ve özgürlüklerin toplumun bireyleri için gelişip güçlenmesi ancak hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkelerinin bağımsız yargı temelinde bütün kurum ve kurallarıyla hayata geçirilmesi suretiyle mümkün olabilir" dedi. Gerçeker, proje kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Avrupa Konseyi'nde ve Avrupa Birliği Adalet Divanı'nda 6 çalışma ziyareti gerçekleştirildiğini de belirtti.

Avrupa Konseyi Ankara Proje Ofisi Başkanı Adrian Butler ise Avrupa Konseyi öncülüğünde yürütülen proje hakkında bilgi verdi. Projenin bir yıl önce başlatıldığını ve 30 ay sürmesinin planlandığını ifade etti. Butler, Türk hükümetinin yüksek yargıda reform içeren kapsamlı proje yürüttüğünü de söyleyerek, projenin ikinci aşaması olan bu konferanslar kapsamında Hollanda, İsviçre ve Avusturya'dan 3 deneyimli yargıcın Türkiye'ye geldiğini ifade etti.


Anka