Cinayet, tecavüz, dayak... Kadın cinayetleri son 7 yılda yüzde 1400 arttı. 2005-2010 arasında, 100 binin üzerinde kadın cinsel saldırıya uğradı. Evli kadınların yüzde 15’i cinsel şiddete maruz kalıyor. Eşinden dayak yiyen kadınların oranı yüzde 42. Cinayete uygulanan ‘haksız tahrik indirimi’, yetersiz sığınma evleri ve koruma yasalarının uygulanmaması bu tablonun başlıca sorumluları.
‘Aile meselesi’ denmesin Sivil toplum örgütleri, davalarda uygulanan ‘haksız tahrik indiriminin’ kaldırılması ve şiddete karşı kadın koruma programı oluşturulması gerektiğini belirtiyor. Örgütler, sığınma evlerinin sayısının arttırılmasını ve şiddet gören kadınların karakollardan ‘aile meselesi’ denilerek geri gönderilmemesini istiyor.
Kadın cinayetleri son yedi yılda yüzde 1400 arttı
Kadın cinayetleri son yedi yılda yüzde 1400 arttı
Her gün 5 kadın katlediliyor
ÖZLEM GÜVEMLİ
Türkiye’de resmi rakamlara göre her gün ortalama 5 kadın hayatlarındaki erkekler tarafından herkesin gözleri önünde katlediliyor. Özellikle son yedi yılda yüzde 1400’lük artış gösteren kadın cinayetleri cins kırımı boyutuna ulaştı. 2002’de kayıtlara 66 olarak geçen kadın cinayeti sayısı her geçen yıl artarak 2007’de 1011 oldu. Mahkemeler, karakollar, yasalar koruyamadığı için öldürülen kadınların ortak özelliği şiddet gördükleri eşlerinden ya da sevgililerinden ayrılmak istemeleri ya da ayrılmış olmaları, öldürenlerin ortak özelliği ise sadece erkek olmaları. Hayatlarındaki kadınları katleden erkeklere uygulanan “haksız tahrik indirimi”, nüfus dikkate alındığında 5000 civarında olması gereken sığınma evinin sayısının 50’yi bulmaması ve çıkarılan koruma amaçlı yasaların neredeyse hiç uygulanamaması bu tablonun başlıca sorumluları. Artan kadın cinayetlerine dikkat çekmek için 2010 yılının sonunda Mor Çatı, Sosyalist Feminist Kolektif, Amargi, Filmmor, KADAV ve bağımsız feministlerce oluşturulan İstanbul Feminist Kolektif tarafından “Kadın Cinayetlerine İsyandayız” kampanyası başlatıldı. Kampanya ile Türkiye’nin karşı karşıya olduğu acı bilanço çarpıcı bir şekilde gözler önüne serildi, ama hızla alınabilecek önlemler yine alınmayınca katledilen kadınların arasına yenileri katıldı.
Tahrik indirimi uygulanmasın
İstanbul Feminist Kolektif’in bu cinayetlerin durdurulabilmesi için sıraladığı taleplerinin başında kadın-erkek eşitliğinin tartışılmaya açılmaksızın hayata geçirilmesi var. Bu cinayetlerde medyaya da önemli görevler düşüyor. Kolektif, kadın cinayeti haberlerinin 3. sayfalarda “kıskançlık-aşk-namus cinayeti” gibi yakıştırmalarla katillerin beyanı esas alınarak, olayı sıradanlaştıran, meşrulaştıran bir dille yer almasına karşı iç mekanizmaların devreye girmesini istiyor. Feministlerin diğer talepleri şöyle: “Cinayet davalarında ‘Haksız tahrik indirimi: Erkeklik indirimi’ uygulanmasın. Şiddet gören, tehdit edilen kadınlar karakol, adliye, jandarma kapılarından ‘aile meselesi’ denilerek geri gönderilmesin, tüm yasal haklarını kullanmaları sağlansın. Sığınma evlerinin sayısı 38’den acilen 3800’e, kısa sürede her 7 bin 500 kişilik nüfusa bir sığınma evi düşecek sayıya getirilsin. Şiddet tehlikesi altında yaşayan kadınların hemen başvuracağı kadın danışma merkezleri açılsın. Can güvenliği nedeniyle kent değiştirmek gerekiyorsa kadınların yeni bir kentte yeni bir kimlikle barınma ve geçinme sorunlarının çözülmesi, çocuklarının eğitime devam etmesinin sağlanması gerek. Aynen tanık koruma programında olduğu gibi şiddete karşı kadın koruma programları oluşturulmalı.”
Cumhuriyet