Musa Kart: Çok partili hayata geçişle birlikte basında güçlü bir rüzgâr estiren 50 kuşağının en önemli temsilcisiydi Turhan Selçuk. Ve biz 70’li yıllarda çizmeye başlayan karikatüristlerin esin kaynağıydı. Hepimizin çizgisinde Turhan Selçuk’un izleri vardı. Bugün karikatürün hayat alanı daraltılmaya çalışılırken Turhan Selçuk ve kuşağının eksikliğini hissediyoruz.

Behiç Ak: Sert gibi görünen ama olağanüstü yumuşak, sade ve olanaklı bir çizgi yaratmıştır Turhan. Bugün dünyanın her yerinde çizgiyle uğraşan herkes için Turhan’ın çizgisi çok şaşırtıcıdır. Politik hayattaki meydan okumasını, çizgi sanatının sınırlarını da zorlayarak yapmıştır kanımca. Onu kalıcı yapan da budur.

Semih Poroy: Turhan Selçuk uzun üretkenlik yıllarında dönem dönem çizgisiyle oynamıştır. 50’li yıllarda, 60’larda, 70’lerde, daha sonra da... Yumuşak çizgiler, köşeli çizgiler, sert çizgiler... İster istemez bunlar Abdülcanbaz’a da yansımıştır.. Bu usta çizgiler değişseler de oradaki serüvenlerde hiç yabancılık çekmemişlerdir.

Kamil Masaracı: Sözün bittiği yerde Turhan Selçuk’un çizgisi konuşurdu. Karikatürlerinde geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman vardı. Çizdikleri bir bir çıkıyor. Onu çok arıyor ve özlüyoruz.

Mustafa Bilgin: Karikatüre ilk başladığım zamanlarda, kendisinin öncülüğünü yaptığı ‘çizgiyle mizah’a öykünür, “yazısız karikatür” yapmaya çalışırdım. Bazen öyle güzel bir konu düşerdi ki aklıma, yerimde duramaz, coşkuyla kâğıda geçerdim. Heyhat, bu güzel konu çoğu kez, belki 40 yıl önce Turhan Hoca tarafından bulunmuş, insanın ağzının suyunu akıtacak güzellikte çizilmiş olurdu. Bu ülkede 40 yıldır gündemin patinaj yapmasına mı kızmak gerekirdi, yoksa o güzelim konunun benden önce bulunmuş olmasına mı, bilemezdim.

Hakan Çelik:
Turhan Selçuk “Çizgiyle Mizah”, “Çizgide Mizah”, “Grafik Mizah” gibi kavramlarla bütünleşen karikatürlerinde mizahın ve esprinin sözcüklerden çok estetik bir çizginin kıvrımlarıyla dillendirilebileceğini göstermiş ve bunu yaparken de hem yerel hem de evrensel bir çizgi diline ve anlatımına ulaşmıştı.