Almanya’da olduğu gibi bütün dünyada da merakla beklenen davada hücrenin hayatta kalan tek üyesi Beate Zschaepe hakim karşısına çıkacak. Ancak henüz duruşmalar başlamadan davanın görüleceği mahkeme skandallarla gündeme geldi. Büyük bir kamuoyu ve medya ilgisi olmasına karşın davayı küçük bir duruşma salonuna alan Münih mahkemesi, ardından da davayı takip etmek isteyen Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi’ne duruşma salonunda daimi yer vermedi.

NSU terör hücresi tarafından 8 Türk öldürülmesine karşın Türkiye Büyükelçisi’ne kendi vatandaşlarıyla ilgili bu önemli davayı takip etmesine imkan tanımayan Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi şimdi de Türk basınına karşı akreditasyon skandalıyla gündeme geldi.

123 ULUSLARARASI MEDYA KURULUŞU BAŞVURDU

Davayı takip etmek için BBC, El-Cezire, New York Times gibi uluslararası haber kurumlarının da aralarında bulunduğu 123 medya kuruluşu başvuruda bulundu.

Münih mahkemesi konuya ilişkin akreditasyon listesini açıklayınca bir skandal daha ortaya çıktı. Akreditasyon listesinde Türk medya kuruluşları kapı dışında bırakılmıştı.

Listenin ilk 50 sırasında yer alan medya kuruluşlarının davayı daimi olarak takip edebilecekleri belirtilirken bir tek Türk medya kuruluşuna bile bu listede yer verilmemişti.

BBC, EL-CEZİRE VE NEW YORK TIMES’A DA YER YOK

Daha ilginci ise, New York Times, BBC, El-Cezire, Neue Zürcher Zeitung gibi dünyaca ünlü medya kuruluşları akreditasyon listesine girememişti.

Buna göre, davanın görüleceği duruşma salonuna listedeki ilk 50 kuruluş girebilecek iken diğerleri kapı önünde yedek bekleyecek. Daimi akreditasyona sahip olanlardan gelmeyenler olursa o takdirde sırasıyla davaya alınacaklar.

Ancak mahkeme yönetiminin akredite ettiği medya kuruluşlarından bazıları ise bir hayli şaşırtıcı bulundu. Daha önce adı sanı duyulmamış, davayla şimdiye kadar uzaktan yakından ilgilenmemiş isimler listede yer alıyordu.

ADI DUYULMAMIŞ AJANSLAR AKREDİTE

Konuya sayfalarında yer veren Süddeutsche Zeitung, mahkemenin tutumunun Alman adaletine olan güveni sarsacağına dikkat çekti.

Hans Holzhaider imzasıyla yayınlanan yorumda; davaya akredite olanlar arasında Radio Arabella ve Mandoga Haber Ajansı gibi şimdiye kadar adı duyulmamış medya kuruluşlarının yer aldığı bilgisi aktarıldı.

‘ALMAN ADALETİNİN İTİBARI YERLE BİR OLUR’

”8 Türk kökenli insan öldürülmüş ama davayı takip etmek isteyen Türk medyası kapının önünde bırakılmış. Mahkeme yönetimi ‘başka türlü olmuyor’ şeklinde açıklama yaptı. Ancak istenirse başka türlü olabilir.” ifadelerine yer veren Holzhaider, duruşma salonundan dışarıya video bağlantısı yapılmayacağını, ayrıca sesli ve görüntülü kayıt da alınamayacağını aktardı.

Münih mahkemesinin bu tür uygulamalarına yasaları gerekçe gösterdiğini anlatan Holzhaider, ancak bu tür komik gerekçelerle Alman adaletinin itibarının yerle bir olacağı yorumunu yaptı. (CİHAN)