“Türkiye DAEŞ teröristlerini Suriye’ye sokuyor” yalanını ortaya attı.

İlk görevi Türkiye’nin adını terör ilişkilendirmekti.

Misyonunun devamında Türkiye’nin Suriye sınırının PKK’ya bırakılmasına çalışmak var.
Şimdi bunun için uğraşıyor.

Adı Martin Glasenapp.

Taha Dağlı, PKK'ya çalışan ve Türkiye'yi IŞİD destekçisi göstermek isteyen bu ismi yazdı;

Almanya merkezli sözde STK ya da yardım kuruluşu olan Medico adlı örgütün Ortadoğu sorumlusu.

2011 Eylül ayında Van’da PKK propagandası yaptığı gerekçesiyle yakalandı, göz altına alındı.

PKK yandaşları “Alman insan hakları gönüllüsü tutuklandı” diye ortalığı ayağa kaldırdı.
Yıllardır Türkiye-Suriye sınırında “yardım gönüllüsü” ayağıyla PKK-PYD adına casusluk faaliyetleri yürüttüğü iddia ediliyor.

2013 yılından bu yana Türkiye’nin önce El Kaide ardından DAEŞ terör örgütüyle adını çıkaran yalancıların başında bu adam geliyor.

Son olarak bir Alman televizyonuna Türkiye ile ilgili bir rapor hazırladı.

Yine Türkiye’nin organize bir şekilde Suriye’ye DAEŞ teröristi soktuğunu iddia etti.

DAEŞ’le Türkiye’nin adlarını yan yana koyduğu yalanlar özellikle Sultanahmet saldırısı sonrası Almanya’da artık prim yapmıyor.

Almanlar da diğer Batılılar da biliyorlar ki DAEŞ terörü en çok Türkiye’yi hedef alıyor.

Martin Glasenapp, bu nedenle işin içine bir de Suriyeli muhalifleri ekledi. İzahatını yaparken tarafını ve amacını da açık etti.

Türkiye’nin Suriye sınırında PYD oluşumuna karşı olduğunu söyledi. PYD’ye karşı savaşan ve Türkiye’nin desteklediği muhalifleri de “terörist” çatısı altına soktu, PYD’nin Türkiye destekli muhalifler yüzünden Kobani ve Afrin’de örgütlenemediğinden yakındı.
Alman medyasına yaptığı son analizlerde dikkat çekici noktalar var.

Fırat’ın batısı bunların başında geliyor.

Yani PKK ve PYD’nin hayali olan Azez-Cerablus hattı.

Türkiye o hattı asla PKK’ya bırakmak niyetinde değil. Çünkü o bölge hem Bayırbucak Türkmenleri hem de Suriyeli sivillerin korunması üstüne üstlük Türkiye’nin sınır güvenliği açısından güvenli bölge özelliği taşıyor.

Alman casusu ve PKK’ya çalışan diğer Batılı ajanların gözü işte o koridorda.

Koridorun PKK’nın kontrolüne geçmesi için sınırda sistematik şekilde faaliyetler yürütüyorlar.

Bunu yaparken Türkiye hakkında aslı astarı olmayan yalanları Batı medyasına servis ediyorlar.

Bölgedeki Kürtleri, PKK çatısında toplanmaya davet ediyorlar.

Aralık ayında “PYD Fırat’ın batısını geçti” yalanını çıkaranlar da onlardı.

Türkiye’nin kırmızı çizgi olarak belirttiği Halep’e bağlı Fırat nehri üzerindeki Teşrin Barajının batı tarafı Azez-Cerablus hattının sınır noktası oluyor.

Ancak iddia ettikleri gibi Fırat’ın Batısına geçilmedi.

O toprakların gerçek sahipleri olan Suriyeli muhaliflerin de o bölgede PKK ve PYD’ye karşı mücadeleleri söz konusu.

Bölgeden gelen son bilgilere göre PKK-PYD, Azez-Cerablus hattına yaklaşmaya çalıştıkça muhalifler, onları geri püskürtüyor.

Hatta kanton ilan ettikleri bölgelerde bile PYD’yi rahat bırakmıyor.

İşte durum böyle olunca Alman ajanlarına da daha fazla mesai çıkıyor.

Muhalifler, PKK işgalindeki köyleri geri alınca, casusluk faaliyetleri devreye giriyor,

muhaliflerin direnişi bir an da “DAEŞ terör saldırısı” oluveriyor.

Çünkü bu ajanların ve onlara hizmet eden PKK-PYD ya da YPG hatta DAEŞ gibi terör şebekelerinin tek amacı var, Türkiye sınırını Türkmenlerden, Suriyeli Araplardan temizleyip, Irak’ın kuzeyinden Akdeniz’e açılan koridorun anahtarını kendi ellerine alabilmek.

O koridorun son durağı olan Lazkiye’de ise Bayırbucak Türkmenlerini katleden Rusya ile İran var.

1000 kilometreden uzun bir hattan bahsediyoruz.
Bir ucunda Batı ajanlarının desteğindeki PKK var.
Diğer ucunda ise Rusya ile İran.
Arada hattı kesen ise Türkiye.

İsrail’in “Filistinli kadınları ve çocukları öldürelim” önerisinde bulunan Adalet Bakanı Ayelet Shaked, durduk yere “Kürdistan kurulmalı, buna yardım etmeliyiz” dedi.


Acaba hangi Kürdistan var hayallerinde?

Yardım etmek istedikleri Kuzey Irak’taki Barzani yönetimi mi yoksa PKK mı?

Kurulsun diye el attıkları Kürdistan’ın adresi Suriye toprakları olmasın.

Bir ülkenin, savaştaki komşusuyla olan sınır hattında ne kadar çok terör örgütü var, ne kadar çok ülkenin ajanları var, ne kadar çok ülkenin askerleri var.

PKK, DAEŞ, Rusya, İran, İsrail ve Batılı istihbarat servisleri.

Meseleye aslında bu noktadan bakınca kimlerin kimlerle ortaklık ettiği çok daha iyi anlaşılıyor.

Kaynak: HABER7.COM