Ergenekon davasını izleyen Tarık Akan ülkenin moralinin yerinde olmadığını söyledi
‘Acı bir dönem yaşıyoruz’
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon davasında tutuklu sanık emekli Albay Levent Göktaş, suçlanmasına dayanak olan ve şahsına ait olmayan 51 No’lu DVD’nin kopyasının kendisi gözaltına alınmadan 1 hafta önce çıkarıldığını söyledi.
Silivri’de görülen davanın 106. duruşmasında sanık Levent Göktaş savunmasını sürdürdü. Göktaş, gazeteci Saygı Öztürk ile yaptığı telefon görüşmesinde “Levent Paşa’nın durumu ne oldu şimdi” sorusuna verdiği “Haber yok kendisinden. Şu anda firari olarak gözüküyor” şeklindeki yanıtını açıklarken “Levent Ersöz Paşa’yı hayatımda hiç görmedim, birlikte çalışmadım” dedi. İddianamede kasıtlı olarak Poyrazköy davası sanığı emekli Binbaşı Levent Bektaş ile 304 kez görüştüğünün yazıldığını savunan Göktaş, “Levent Bektaş ile yoğunluğunu kendisinden satın aldığım araçla ilgili konuşmalarını kapsayan 2 yıl içinde 151 kez görüşmem vardır” dedi.
Eskişehir’de annesinin evinde çok sayıda bomba ve silah bulunan Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli Albay Fikret Emek’in avukatı olduğunu anımsatan Göktaş, “Fikret Emek’i 1995 yılında Cudi Dağı’nda PKK’ye karşı yaptığımız bir operasyonda tanıdım” dedi. Göktaş, şunları anlattı: “Emek Ankara Merkez’de özlük haklarımızı takip için bıraktığımız subaylardan biriydi. Emek’in evinde yapılan aramada benim nüfus cüzdan ve TSK kimlik kartımın fotokopisinin bulunma sebebi özel işlem takip maksatlıdır”
İlhan Selçuk’u tanımam
21 Haziran 2010’da kaybettiğimiz İlhan Selçuk’u hiç tanımadığını söyleyen Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyet gazetesinin başyazarı olduğunu her Türk vatandaşı gibi gazeteden bilirim. Kendisiyle hiçbir tarihte, hiçbir görüşmem, irtibatım ve temasım olmamıştır. Savcılık irtibatın olduğunu gösteren bir tane dahi delil gösteremez. İddianamede irtibatım olarak gösterilme gayesi tamamen kötü niyetli, suç yaratma kastına matuf yalan ve yanlış bir bilgidir.”
Suçlanmasına dayanak olan ve yazıhanesinde bulunduğu ileri sürülen 51 No’lu DVD’nin imajının alınmadığının, orijinalinin ve kopyasının hash değerlerinin hesaplanmadığının altını çizen Göktaş heyete, “Orijinali açılmayınca polisin bende bir kopyası var diyerek mahkemeye gönderdiği, bu kopya DVD’nin de ben gözaltına alınmadan 1 hafta önce Emniyet’te oluşturulduğu bilirkişi raporu ile tespit edilen bir DVD’de şu dokümanlar vardır demek ne kadar gerçeği yansıtır, mahkemenin takdirindedir” diye hitap etti.
Savunması sırasında “Ben ne yaptım” başlığı altında görevdeyken girdiği çatışmaları anlatan Göktaş, PKK’nin Zap kampına peşmergelerle girdiğini anlattı. TSK’nin sınır ötesine yaptığı Çelik 1, Çelik 2, Çekiç, Güneş, Şafak ve Şehit Ahmet Konuksever operasyonlarına öncü ve önden sızan ve hedeflere ilk giren birlik komutanı olarak katıldığını anlatan Göktaş, “O zamanlar gazetelerde kahraman olarak çıkıyorduk. Şimdi başka türlü çıkıyoruz” dedi.
Devlet tarafından özel olarak görevlendirilmesi nedeniyle Barzani ve Talabani’nin yanında uzun süre kaldığını anlatan Göktaş, PKK’lilerin Zap Kampı’nda eğitim gördükten sonra vur-kaç eylemleri yaptıklarını söyledi. Göktaş “Özel Kuvvetler Komutanlığı ve peşmergelerden oluşan 800 kişilik bir güçle Zap’a girdik. 18 gün gece gündüz 54 kez çatışmaya girdik. 800 kişiyle girdiğimiz karargâhtan 60 kişiyle çıktık” dedi.
Peşmergeye komuta
Habertürk gazetesinde peşmerge giysisiyle fotoğrafınının yayımlanarak “PKK’ye sızdık” ifadesinin yer aldığına dikkat çeken Göktaş “Bu resim yanlış anlaşılmış. K. Irak’ta peşmergeye komuta ettiğimiz için peşmerge giysisi giymek zorundaydık. Peşmerge gibi hareket ederiz. Yoksa derhal tespit edilirsiniz, sınaypırlar (sniper) derhal sizi vurur. Sızma dediğim PKK ile kampında çatışmaya girmek” dedi.
PKK’lerin çatışması en zor olanlarının “Kız birlikleri” olduğunu anlatan Göktaş “Kız birlikleriyle çatışmak çok zordur. Küçük oldukları için beklerler, onlarla en iyi biz savaşırız” dedi. Savunmasını tamamlayan Göktaş, 51 No’lu DVD’nin “hukuka aykırı delil olarak” kabul edilmesini ve tahliyesini talep etti. Duruşma bugüne ertelendi.
Ülkemin morali yerinde değil
Sinema oyuncusu Tarık Akan Silivri’de 2. Ergenekon davasını izledi. Duruşmadan çıkarken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Akan şunları söyledi: “Ergenekon’dan yargılanan tüm dostları görmeye geldim. Onlara bir moral olur mu düşüncesiyle geldim. Evet, çok güzel, çok sıhhatliler. Moralleri yerinde. Ama ülkemin morali yerinde değil. Bu acı bir mahkeme. Bunun acısını belki onlarca yıl sonra, yeni nesil, kitaplardan çok daha derinlemesine öğrenecekler. Acı bir dönem yaşıyoruz bence.”
Balbay ile görüşmesine izin verilmediğini anlatan Tarık Akan, “İlk anda müsaade etmediler, ama son anda Balbay’a da sarıldım, Tuncay’a da sarıldım. Onları öptüm. Zor, çok zor” diye konuştu.
Cumhuriyet