‘OLACAKLARI DÜŞÜNÜP MOLOTOF ATTIM’

Gazetemize molotofkokteyli atmaktan sanık Bedirhan Şinal daha önceki ifadelerini reddederek çarpıcı iddialarda bulundu. Sanık Şinal “Terörle Mücadele Şubesi’nden polisler bana Cumhuriyet gazetesine atmam için bir el bombası ve silah verdi. ‘El bombasını Cumhuriyet gazetesine atacaktım ama patladığı zaman yaşanacakları düşündüm ve bomba atmaktan vazgeçip molotofkokteyli hazırladım” dedi.

‘HESABIMA PARA YATIRDILAR, İNCELENSİN’

Sanık Bedirhan Şinal, mahkeme başkanının bombayı veren polislerle ilgili sorusuna “Dosya kapsamında benimle ilgili polisler bellidir. Terörle Mücadele Şube Müdürü’dür, ifademi alan polislerdir” yanıtını verdi. Şinal, cezaevine para gönderildiğini belirterek “4 yılda toplam 15-16 bin lira para yatırmışlardır. Hesaplarım incelensin” diye konuştu.

Birinci Ergenekon davasında Cumhuriyet’e molotofkokteyli atmaktan sanık Şinal, TEM polislerini suçladı:

El bombasını polis verdi

HATİCE TUNCER

Birinci Ergenekon davasında Cumhuriyete motolofkokteyli atılması dosyası sanığı Bedirhan Şinal, bugüne kadar verdiği organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Sedat Pekerin adamı Boğaç Kağan Murathanın kendisini azmettirdiğine ilişkin ifadelerini reddetti. Terörle Mücadele Şubesinde görevli polislerin Cumhuriyet gazetesine atması için verdikleri bombayı atmadığını, molotofkokteyli attığını anlatan Şinal, cezaevine para gönderildiğini öne sürdü. Silivri 1 Nolu Cezaevi Müdürüne kendisine yaptığı baskılar nedeniyle yumruk attığını söyleyen Şinal, bileklerini keserek intihar girişiminde bulunduğunu anlattı.

Davanın dünkü 191. duruşmasında Ergenekon davasıyla birleştirilen 30 Mart 2008’de Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasına ilişkin dosya sanıklarının savunmalarının alınmasına geçildi. Organize suç örgütü elebaşılığı suçlamasıyla başka bir davadan tutuklu olan Ergenekondan tutuksuz yargılanan Sedat Peker de hazır bulundu.

Tutuklu sanık Şinal, Bayrampaşa Cezaevinde aralarında Boğaç Kağan Murathanın da bulunduğu sanıklar tarafından Cumhuriyet gazetesini bombalamaya ve geçen yıl kaybettiğimiz İlhan Selçuku öldürmeye azmettirildiği şeklindeki önceki ifadelerini reddetti. Şinal Ben İlhan Selçuku hiç görmedim ki suikast yapayım. Selçuka tehdit mektubunu bana yazdıranlar, bu komployu bana kurduranlardır. Davanın sanıklarının burada olması, Türkiye Cumhuriyeti Emniyeti içinde örgütlenmiş çetenin üretimidir dedi.

2007den beri polisin üzerinde baskı kurduğunu öne süren Şinal, şunları anlattı: 2007 yılında bana Organize Şubeden bir polis tarafından silah verildi. Haydarpaşada silahla yakalandığımda 16 yaşındaydım. 1992 doğumlu olduğum halde 1988 yazdırdılar. Yaşımı büyüttükten sonra cezaevine girmem gerekiyordu. Bayrampaşa Cezaevinde B Blokta 15 gün kaldıktan sonra C Blok C-27 koğuşuna geçtim. Üç ay boyunca Boğaç Kağan Murathan diye birinin bu koğuşta kaldığını görmedim. Burada sanık olan Seyhun Zaim, Bora Ballı ve Bayram Demir vardı. Bunlar Eyüp Ülkü Ocaklarıdan tanıdığım kişilerdi. Bu koğuşa bilerek verildim. Murathan kalmamıştır. İddia edilen planlamaları da yapmadık. Her şey polisler tarafından planlanmıştı. Bir oyuncu gerekiyordu. Büyük baskı ve tehdit altında bırakılarak kurban oldum.

‘Olacakları düşündüm’ Şinal iddialarını şöyle sürdürdü:

Gaziosmanpaşada Hakan adlı bir işadamının teksil atölyesinde Terörle Mücadele Şubesinden polisler bana Cumhuriyet gazetesine atmam için bir el bombası ve silah verdi. Ben Cumhuriyete bomba atılması konusunda tereddüte düştüm. Patladığı zaman yaşanacakları düşündüm ve bomba atmaktan vazgeçip molotofkokteyli hazırladım. Bombaları Cerrahpaşadaki arkadaşlarıma verdim. Cerrahpaşada bir olaydan sonra o bombayı atmışlar. Yani Cerrahpaşada patlayan bomba, polislerin bana Cumhuriyette atmam için verdiği bombadır. Arkadaşlarımla Cumhuriyete molotof bombası mı ses bombası mı atacağımızı tartıştık. Ses bombası malzemesi de vardı.”

‘İki çocukla hazırladık’

Cumhuriyete atılan molotofkokteylini Taşocakları mevkiinde 15 yaşlarındaki O.A. ve U.E. ile hazırladığını anlatan Şinal, 3-4 gün önce Cumhuriyet’in yerini tespit etmek için Şişliye gitmiştim. Bir gün önce de gözetlemek amacıyla Cumhuriyete gittim. Nasıl girilir, nasıl çıkılır baktım diye konuştu.

30 Mart 2008’de O.A. ve U.E. ile Cumhuriyet gazetesinin önünden 4-5 kez geçtiğini anlatan Şinal, Köşede ekip otosunda polisler vardı. Uyuyorlardı. Cumhuriyetin güvenlikleri otomatik silahlı oldukları için silahı U.Eye verdim. Molotofu atarken ateş açarlarsa ateş etsinler diye verdim. O sırada muhabirler habere gitmek için çıkıyorlarmış. Molotofu attım, U.E. yakalandı. Ben ve O.A. Taşocağına geldik. 5 saat sonra beni evden alıp götürdüler diye konuştu.

‘İsimleri yazılı vereceğim’

Başkan Hasan Hüseyin Özesenin Bomba veren, silah veren polisler kim, kim baskı yapıyor? İstersen kapalı oturum yapabiliriz soruları üzerine Şimal şöyle konuştu: Daha sonra yazılı olarak vereceğim. Dosya kapsamında ilgili polisler bellidir. Terörle Mücadele Şube Müdürüdür, ifademi alan polislerdir.Şinal gözaltına alındıktan sonra TEM Şubede baskı altına alındığını belirterek şöyle devam etti: 3 gün boyunca beni yediler bitirdiler. Kendisine komutandenilmesinden zevk alan uzun saçlı bir grup amiri vardı. Bana aklınıza gelmeyecek şeyler yapıldıktan sonra kabul etmek zorunda kaldım.

Ben yetimim, tek suçum yetim olmak. Anneannem ölünce hesabında 150 milyar çıktı. Beş kuruşu olmayan kadının hesabında bu kadar para nasıl çıktı? Bana son 15 gün öncesine kadar cezaevine hiç tanımadığım insanlar, anneannemin ismiyle her ay 1-2 milyar para gönderdiler. 4 yılda toplam 15-16 bin lira para yatırmışlardır. Hesaplarım incelensin.

Cezaevinde baskı altında olduğunu ileri süren Şinal, Bunları anlattıktan sonra yarına çıkamayabilirim. Cezaevini devletin kurumu sanıyorsunuz ama orası dingonun ahırıdır. TEMden polisler istedikleri gibi girip çıkabilirler. Benimle de görüşme yaptılar dedi.

‘Bu dava siyasi’

Şinal, Ergenekon davasıyla birleştirilmeden önce İstanbul Özel Yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada gizli oturum yapılması için dilekçe vermesini polisin istediğini öne sürerek Gizli oturumda saldırıyı yapmamdaki amacı sordular. Ben de bu davanın amacının siyasi olduğunu söyledim. Çünkü Ergenekonla bağlanması gerekiyordu. İlk başta Cumhuriyet’in seçilme nedeni Ergenekondur. Onların amaçlarına hizmet ettiğim için suçluyumdedi.

Şinalin Aydınlık dergisinde okumuştum. Beşiktaş terör örgütü diyordu. Çok doğru. Savcılar bizim gibi zavallı. Polisler ne diyorlarla öyle yapıyorlar sözleri üzerine Başkan Özese, Şinal’i uyardı. Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu iseFrene bas Bedirhan. Mahkemeyi töhmet altında bırakma. Daha önce Polisin üzerine yıkmak istiyorlar. Allah bana ömür verdikçe bunu yapamayacaklardiye beyanların var. Sana ne oldu?diye sordu.

Bedirhan Şinal Ben de onların adamıydım, Bora Ballıların yanındaydım. Beni kullanmalarına izin verdim, onları yaktım. Ama 15 gün önce fay kırıldı dedi. Başkan Özese, Sedat Sami Haşıloğlu soru yöneltirken konuşmayı sürdüren Şinalın mikrofonunu kapattırdı.

‘İSTANBUL EMNİYETİ’NDE ÖRGÜTLENMİŞ ÇETENİN ÜRÜNÜ’

Şinal, organize suç örgütü elebaşılığından hükümlü Nuri Ergine davada tutuklu yargılanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük aleyhine ifade vermesi için büyük paralar ödendiğini öne sürdü. Şinal, iddialarını söyle sürdürdü: Ben hayatımda ne tanırım Veli Küçükü. Ama adam bana geliyor Veli Küçük hakkında şöyle demen lazımdiyor. Bunlar İstanbul Emniyet Müdürlüğü içinde örgütlenmiş çetenin ürünüdür. Bu insanların burada olmasının sebebi de budur. Şinal, Adalet Bakanı Sadullah Erginin de Silivri Cezaevine bir yazı yazdığını öne sürerek Sadullah Ergin benim hiçbir şekilde Murathan ile yan yana getirilmemem için bir yazı yazmış. Sadullah Ergin beni ne tanır, ben onu ne tanırımdedi. Şinal, sanıkları göstererek Bana buradan kimse talimat vermedi. Eylem talimatı veren polislerdir diye konuştu.

Cumhuriyet