Can Dündar’ın “Abim Deniz” kitabını okuyuncaya kadar Deniz Gezmiş hakkında her şeyi bildiğimi sanıyordum. Ben Deniz hakkında her şeyi bilmediğim gibi kardeşi Hamid Gezmiş de bilmiyor..

Deniz’in Rize İkizdere ilçesi Cimili köyünden olduğunu bilmemek fazla bir eksiklik olmasa da babası Cemil Bey’i büyüten Tevfik Bey’in Erzurum Kongresi’ni organize edenlerden olmasını,  babası Cemil Gezmiş’in 1937 de Midyat’ta öğretmenliği başlamasını,  bir dedesi Osman Nuri Efendi’nin bir asker olduğunu, Balkan Savaşı’na katıldığını, İstanbul kurtarıldığında şehre giren birlikte yer aldığını, albaylıktan emekli olduğunu bilmemenin bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.  Deniz'i tanıyanlar Can Dündar’ın kitabında bilmedikleri birçok şeyin olduğunu göreceklerdir.

Mustafa İlker Gürkan ile yolların ayrılması

Deniz, Küba devriminin Türkiye’de tekrarlanabileceğini, Filistin’e gideceğini söyler Mustafa İlke Gürkan’a, Gürkan bu düşünceye katılmadığını söyleyince yolları ayrılır. Küba Devrimi’nin Türkiye’de tekrarlanamayacağını Deniz’e söyleyen sadece Gürkan değildir. Bu konu o günlerin tartışılan aktüel bir konusudur.  Mustafa İlker Gürkan’ın bu konuda hep akla gelmesinin nedeni Deniz’in kurmaylarından ve en yakın arkadaşlarından biri olmasıdır.

Deniz ile biz Küba Devrimini ve Türkiye’de uygulanabilirliğini Sultanahmet Cezaevinde uzunca tartıştık. Deniz ile bu tartışmalarımız Feyizoğlu’nun 68 kitabında yer almaktadır. Doğu Perinçek’in Aydınlık’ta bu konudan bahsettiğini biliyorum, bu konuşma bir kısım haber sitesinde de yer aldı.

Haber 7 sitesinden:

"Bu tutukluluklarında Sultanahmet Cezaevi'nde Deniz Gezmiş'le yaptığı bir konuşmayı Rahmi Aydın şöyle anlatmıştır: "Cezaevi avlusunda, Deniz ile bir taraftan volta atıyoruz, bir taraftan sohbet ediyoruz. Deniz anlatıyor, ben dinliyorum. Sohbetin bir yerinde, Deniz,

'Fakülteyi bitirmek, diploma almak. Bunların hiçbirisinin devrimcilikle bir ilgisi yok. Bunlar burjuva işi. Bir kere okulu bırakmak lazım. Zaten okulu bırakmış gibiyim. Nasıl olsa tutuklamalar peş peşe' dedi.

'Peki, okulu bıraktıktan sonra ne yapacağız?' diye sordum.

'Yirmi otuz kişi, dağa çıkarız' dedi."

http://www.haber7.com/siyaset/haber/91757-deniz-gezmisin-filistin-macerasi

Deniz üç yıl sonra söylediğini yaptı.

Can Dündar’ın kitabında bazı olaylar eksik anlatılıyor. Kitap daha çok Hamdi Gezmiş’in anlatımlarına dayanıyor. Hamdi Gezmiş olayların dışında birisi, Deniz’in anlattıklarını veya başkalarından duyduklarını anlatıyor.

Kütüphane olayı

Hamdi Gezmiş şöyle anlatıyor:

“Ağbim Vedat Demircioğlu Kütüphanesi’nde otururken komandolar gelip Vedat Demircioğlu adını silerek Ziya Gökalp Kütüphanesi yazdılar ve bunu üzerine Deniz ve arkadaşları ile komandolar çatıştı.”

Bu olay çok önemlidir

Bu olay, kütüphaneye Ziya Gökalp Kütüphanesi yazılması çok önemlidir. Sanırım ilk kez bu çatışmada silah kullanıldı.

Biz olayı öğrendikten sonra İstanbul Üniversitesi dışında Deniz ile buluştuk. 20 kişi kadardık. Üniversiteye gittik ve kütüphaneye doğru yürüyoruz. Deniz sürekli arkasına bakıyor. Ne oluyor diye sordum Deniz’e, Deniz kulağıma eğilerek:

-Kavga başladığında gene sen ben bizim oğlan kalacağız, göreceksin, dedi.

Komandolarla kütüphaneye 500 metre mesafede karşılaştık. Hepsi sopalıydı ve bizden kalabalıktı. Üstelik komando kamplarında eğitim görmüş kişilerdi. Biz geriledik. Durum kötüydü. Belki ilk defa devrimciler komandolardan dayak yiyecekti. Ben silahı olan var mı diye seslendim. Şimdi İstanbul’da avukatlık yapan bir arkadaşım ben de var dedi. Havaya ateşle dedim. O, dediğimi yaptı ve havaya birkaç el ateş etti. Komandolar panikleyip kaçmaya başladılar. Bunun üzerine Deniz’in öngördüğü gibi bizden ayrılanlar tekrar gelip bizim yanımızda kavgaya dahil oldular. Derken olay duyuldu, kalabalıklar her iki tarafta çoğaldı. Yaman bir çatışma oldu. Kütüphaneye yeniden Vedat Demircioğlu Kütüphanesi diye yazdık.

Olay şundan önemlidir. Komando kamplarında eğitilen ülkücüler ilk kez bu olayda kavgaya katılıyorlardı. Biz eğitimsizdik. İlk kez böyle eğitimli bir ülkücü grupla çatışmaya giriyorduk. Bu olay bir dönüm noktası oldu. Eğitimli komandolara karşı devrimciler canını kurtarmak için silah kullanmaya başladı. Bu kez ülkücüler silah kullanmaya başladı ve ölümler  başladı.

AİESEC OLAYI

AİESEC olayı kitapta eksik anlatılıyor. Kitapta yazıldığı gibi üst mahkeme bizim hakkımızda tutuklama kararı verdi ancak biz çoktan Deniz ile birlikte polis barikatını aşarak adliyeden kaçmıştık. Bu kaçış Av. Mahmut Kemal Kumkumoğlu’nun üst mahkeme sizi tutuklayacak uyarısı üzerine 5 dakika içerisinde planladı ve uygulandı.

YARIN KAÇIŞ ÖYKÜSÜ

Rahmi Aydın (Ofluoğlu)

DEVAM EDECEK