Önce yürürlüğe giren yargı paketini eleştiren Başkan Çakır "Kamuoyunda 'yargı paketi' olarak bilinen 6572 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun, jet hızıyla onaylanarak yürürlüğe konuldu. Bu yargı paketi de önceki torba yasalarda ya da yargı paketi adı altındaki yasal düzenlemelerde olduğu gibi hukuk devleti ilkesine, demokrasiye ve insan hak ve özgürlüklerine aykırı birçok düzenleme içermektedir. Bu yargı paketiyle Yargıtay ve Danıştay’ın daire ve üye sayısı arttırılarak, bu mahkemelerin yapısı değiştirilerek, yasayı hazırlayanların yüksek mahkemelerdeki çoğunluğu ele geçirmek suretiyle temyiz sürecinde söz sahibi olmak, temyiz incelemelerine müdahale etmek amaç edinilmiştir. Bu durum açıkça bağımsız ve tarafsız yargıya müdahaledir.”

Torba yasa ile getirilen 'makul şüphe' ile koruma tedbirlerinin uygulanabilmesinin sağlandığını belirten Çakır, ilk olarak da özgür basına darbe niteliğindeki bugünkü sürecin yaşandığını söyledi. Operasyonun 'makul şüpheli' kavramının kabulünün hemen arkasından yapıldığını hatırlatan Muhammed Çakır, bu baskınların zamanlaması manidar, hukuki delilleri ve altyapısı olmayan, özgür basını ve demokratik muhalefeti susturmaya ve kamuoyunda yanlış algı oluşturmaya hizmet eden bir operasyon olarak tarihe geçeceğini vurguladı. Çakır şunları söyledi: “Önce yasa yaparak, sonra bu yasanın sübjektif olarak uygulanması kişilerin hukuki güvenliğini zedelemektedir. Basına yapılan bu darbe ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan demokratik hukuk devleti anlayışı derin bir yara almıştır.”

OPERASYON HUKUK DIŞI VE HUSUMETE DAYALI

Operasyonun husumete dayalı düzenlendiğini savunan Muhammed Çakır, “Operasyonun, hukuki dayanakları, temelleri fevkalade zayıf, husumete dayalı bir anlayışın, bir baskının, bir hukuk tanımazlığının ürünüdür. Bu ürünü meydana getirenler, bunun talimatını, kararını verenler, bu operasyonlara katılanlar bir noktada apaçık, hukuksuz ve kanunsuz bir emri uygulamışlardır. Türkiye, insan hakları ve basın özgürlüğü bakımından fevkalade kötü bir sicile sahiptir. Bu sicili 14 Aralık’ta meydana gelen olay sebebiyle, artık düzeltebilmek mümkün değildir. 14 Aralık basın özgürlüğünün dibe vurduğunun tescil edildiği bir tarihtir." ifadelerini kullandı.

Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’yı vakur ve dirayetli duruşlarından dolayı tebrik eden Başkan Çakır “Bu insanlar hiç suç işlemiş insan profiline uymuyor. Daha soruşturma var mı yok mu bilinmezken kendi iradeleriyle adliyeye gidip “ hakkımızda tahkikat varsa ifademizi alın biz buradayız” diyerek suç işlemediklerini ortaya koymuşlardır. Ahmet Şahin gibi 80 yaşındaki bir din adamını bir kelime nedeniyle gözaltına almak, onun evi ve işyerini aramak, sanatçıların, senaristlerin, yönetmenlerin ve stajyerlerinin beş yıl önce biten bir dizi nedeniyle gözaltına alınması hukuk adına utanç nedenidir. Bu dosyayı hazırlayan şahısların hukukçu olma ihtimali çok zayıftır.” açıklamasında bulundu.


CİHAN