557 üyeli Fransa Meclisi’nin yaklaşık 50 üyesinin katılımıyla yapılan oylama sonucu kabul edilen yasa tasarısının kesinleşmesi için gönderileceği senatodan değişiklik önergesi verilmeden geçmesi gerekmektedir. Kesinleşmesi durumunda bu yasayı ihlal edenler in 1 yıl hapis ve 45.000 Avro para cezasına çarptırılması öngörülmektedir.

Fransa Meclisi 2006 yılında benzer bir yasa tasarısını onaylamış, ancak Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy teklifin senatoya gelmesini engellediği için teklif yasalaşmamıştı.
 Tarihçilere bırakılması gereken bir konu, bu tür kararlarla parlamentolarda maddi gerçeklikten ve dönem özelliğinden koparılarak ülkelerin siyasal çıkarlarına göre yeniden kalıba dökülmekte ve bencil ve emperyal çıkarların aracı haline getirilmektedir. Fransız Parlamentosu’nun da siyasal hesap ve çıkarlar doğrultusunda sanal tarih yazıcılığına soyunduğu görülmektedir.
Düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi, fikir özgürlüğünün her türlü tartışmaya olanak verecek biçimde kullanılması esas iken, Fransa Meclisi’nin ifade özgürlüğünü ve tartışma imkânını ceza tehdidi altında tümden ortadan kaldıran bu kararını hukuken anlayabilmek mümkün değildir. Üstelik bu kararla birlikte, bağımsız tarihçilerin araştırma yapması engellenecek, akademik ve bilimsel özgürlükler büyük darbe alacaktır. Herkese demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü konusunda “ders” veren, tavsiyelerde bulunan Fransa’nın, AİHS’nin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamında ne kadar rahatsız ve şok edici de olsa şiddet içermeyen her türlü düşüncenin serbestçe dile getirilebileceği AİHM içtihatları ile de sabitken bu kararını nasıl izah edebileceği tarafımızca merak edilmektedir. Bu kararı alan bir devletin, aday ülke olması halinde AB’ye kabul edilmesi mümkün değildir.
Fransa’nın bu açıdan öncelikle Gaziantep, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’ta yaptıklarını, Cezayir ve Ruanda’daki soykırım ve katliamları,petrol uğruna Libya’yı bombalaması sonucunda meydana gelen sivil ölümleri, halen denizaşırı sömürgelerindeki varlığını ve buralardaki uygulamalarını hatırlamasında yarar bulunmaktadır.
 Tüm bu hususlar, 20.12.2011 tarihinde, avukat meslektaşlarımıza vize kolaylığı konusunu görüşmek amacıyla Baromuzu ziyaret eden Fransa Büyükelçisi ve İstanbul Başkonsolosuna da anlatılmış, duyulan kaygılar iletilmiş ve bu tarihsel hatadan dönülmesi uyarısı yapılmıştır.
İstanbul Barosu olarak düşünce ve ifade özgürlüğünün vatanı olmakla övünen Fransa’yı bu mesnetsiz ve talihsiz kararı sebebiyle kınamakta, bu tarihi ve hukuki hatadan bir an önce dönmesini dilemekteyiz.
                Herkes önce kendi tarihine bakmalıdır…
                           İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI