Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 2000 yılındaki bir radyo kanalında yaptığı konuşma 2007’nin mart ayında ortaya çıkmış ve Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’a “sayın” şehitlere ise “kelle” dediği tespit edilmişti. Bunun üzerine Şehit Aileleri Derneği dava açmış, Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada Başbakan Erdoğan üç yeni kuruş tazminata mahkum olmuş. Sıkça tartışılan bu kararın ardından Hakim Sevgi Övüç’ün neler yaşadığı ilk kez Gazeteci Can Özçelik’in “Hüküm Giyen Adalet” adlı yeni çıkan kitabında yer aldı.

KARARDAN SANİYELER SONRA TELEFON

Destek Yayınları’ndan çıkan yeni kitabında Hakim Sevgi Övüç’ün Başbakan Erdoğan’ı üç kuruşa mahkum ettikten sonra neler yaşadığını şöyle anlattı:

“Hâkim odasına yöneldiğinde telefonunun ısrarla çaldığını duydu. Daha mahkeme salonu boşalmamıştı bile. Taraflar salondayken Ankara kararı öğrenmiş harekete geçmişti. Odasına girdi ve telefonunu açtı, ısrarlı arayan kişi başsavcıydı. Sadece şu sözleri söyleyerek telefonu kapattı: “Adalet Bakanlığı derhal gerekçeli kararı istiyor.” Şaşkınlık içindeydi. Baktığı davalarla ilgili gerekçeli kararlar geç yazıldığı için hakkında açılacak olan soruşturmadan habersiz bir şekilde, “Kararı henüz açıkladım, bu kadar hızlı nasıl ulaştı?” diye düşündü.”

BERAAT EDEN HAKİMİN KAPISI KIRILDI

Başbakan Erdoğan, karara adeta ateş püskürmüş, olayı, “hile-i şeriye” olarak niteleyerek partililerine grup toplantısında şöyle seslenmişti: “Ben, Türkiye Cumhuriyeti başbakanıyım. Şahsımla alakalı, düşünebiliyor musunuz, dava açıldı. Neymiş birisine ben ‘sayın’ demişim ve bundan dolayı açılan dava ne biliyor musunuz? 3 kuruşluk manevi tazminat davası...”

Tayyip Erdoğan’ı mahkûm eden Hâkim Sevgi Övüç hakkında, Adalet Bakanlığı müfettişleri tarafından, “görevinin ifasında gerekli hassasiyeti göstermediği” iddiasıyla soruşturma izni istenmiş, bu izin 2008 yılında dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından verilmişti. Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından yargılanan Sevgi Övüç, 2009 yılında da beraat etmişti.

Beraat eden Hakim Övüç’ü yargı yoluyla cezalandıramayanlar bu kez farkı yollara başvurdu! Hakim Övüç’ün adliyede yaşadıklarını Özçelik kitabında şöyle anlattı:

“Hâkim sabah Kartal Adliyesi’ndeki odasının önüne geldiğinde ne yapacağını şaşırmıştı. Böyle bir şey meslek hayatı boyunca ilk defa başına geliyordu. Dikkatlice kapıya yöneldi. Gözleri mi yanılıyordu yoksa?.. Gözlüklerini taktı ve bu sefer daha dikkatlice baktı kapıya. Yanlış görmemişti, odasının kapısı açıktı. Zorlanarak açılmıştı kapı. Kim, neden odasına girmek istemiş, nasıl girmiş ve yakalanmamıştı? Gece girildiği belliydi ama nasıl? Tüm bu soruları düşünürken hemen arkadaşlarına haber vermiş, kapının fotoğrafını da çekmişti. Etrafında toplananlar kendi aralarında konuşurken, o sessizliğini koruyarak dakikalarca kapıyı inceledi. Bir hırsız adliye binasına neden girmek isterdi? Odada her şey yerli yerinde duruyordu. Bir terslik olduğunu hemen sezdi. Aslında kapısının hırsızlık için açılmadığını da o an anlamıştı...”

DAVAYI AÇAN AVUKAT SİLİVRİ’YE

Şehit Aileleri Derneği adına davayı açan Avukat Kemal Kerinçsiz ile ilgili de kitapta şu bilgiler yer alıyor: “Avukat Kerinçsiz, başbakandan 3 kuruşun tahsil edilmesi için İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 18 Ocak 2008’de gönderdiği tebligattan sadece dört gün sonra Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alındı ve ardından da tutuklandı. Bu bir tesadüf mü yoksa gözdağı mıydı?”

Odatv.com