"BİZİM ROLÜMÜZ, RUSYA'YI, ABD'Yİ, İRAN'I BİR ARAYA GETİRMEK"
Başbakan Yıldırım, Sputnik Türkiye'den Yavuz Oğhan'ın sorularını yanıtladı. PYD-YPG konusunda ABD'nin ve Rusya'nın yaklaşımı ve Türkiye'nin pozisyonuyla ilgili görüşleri sorulan Yıldırım, "Suriye'de durum karmaşık. Oldukça karışık bir durum var. Esed rejimi, Rusya'yı resmen davet etti. Rusya da oraya üsleriyle ve bütün imkanlarıyla yerleşmiş durumda. Amerika da bölgedeki, Suriye ağırlıklı olmak üzere DAEŞ'le mücadele konusunda oluşturulan koalisyonun başında yer alıyor. Bölgede birinci dereceden ilgili ülkeler, İran ve Türkiye. Yine bölgede olayların kontrol altına alınması, burada yaşanan iç savaşın bitirilmesi konusunda gayret ediyor. Ancak burada Rusya ile ABD'nin ayrı telden çalmaları, günden güne durumu zorlaştırıyor. Özellikle Amerika'da başkanlık seçimleri dolayısıyla oluşan irade boşluğu maalesef bölgede olumsuz gelişmelere de kapı aralıyor. Türkiye olarak bizim rolümüz ne? Bizim rolümüz, gerek Rusya'yı gerek ABD'yi gerek İran'ı bir araya getirmek. Hatta Suudi Arabistan da buna dahil olabilir. Bu şekilde, bölgede artık akan kanı durdurmak ve masum, korunmasız insanların hayatını kaybetmesinin önüne geçmek. Bunun için gayret ediyoruz. İkinci önemli konu da, tabi bizim güney sınırlarımız ve bu sınırların güvenliğinin sağlanması. Diğer yandan da güney sınırlarımızda yaşayan vatandaşlarımızın da can ve mal güvenliğinin sağlanması. Bunun için de Fırat Kalkanı operasyonunu başlattık, devam ediyor" ifadelerini kullandı.

"PYD VE YPG BİZİM TESPİTLERİMİZE GÖRE TERÖR ÖRGÜTÜDÜR"
ABD ve Rusya rekabetinin bir tarafa bırakılarak, çözüm üretilmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, "Amacımız buradaki terör unsurlarını, mümkün mertebe hudutlarımızdan uzaklara atmak ve gerekli güvenliği sağlamak. Burada tabi bir yanlışa işaret etmek isterim. Bu da şudur; PYD ve YPG bizim tespitlerimize göre terör örgütüdür ve PKK'nın Türkiye dışındaki uzantılarıdır. Ancak ABD, DAEŞ'le mücadele noktasında bunlarla ittifak halinde. Bu bizim asla ve asla kabul edemeyeceğimiz bir şey. Defalarca kendilerine söyledik. Bir terör örgütünü kullanarak, başka bir terör örgütü yok edilemez. Böyle bir terörle mücadele yöntemi olamaz. Ben eminim ki Rusya'ya çok büyük sorumluluk düşüyor. Rusya, Suriye sorununun çözümünde önemli bir etkendir. Bu etkisini Esed üzerinde kullanmasının vakti gelmiştir ve geçmiştir. Daha fazla masum insan yok olmadan, daha fazla insan yerinden yurdundan olmadan, Rusya'nın aktif bir pozisyon alması gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda Türkiye olarak en fazla mağduriyeti yaşayan, bu iç savaştan en büyük bedeli biz ödüyoruz. 3 milyon civarında mülteci var, tabi ki onlar bizim kardeşimiz, onlara evimizi, bağrımızı açtık. Ama ilelebet bu durum onların da hoşuna giden bir şey değil. Bir an önce savaşın durmasını ve topraklarına tekrar dönmeyi istiyorlar. Dolayısıyla bu noktada, artık zaman daraldı. Hatta zaman daraldı demek de yanlış, çok geç kalındı. Bir an önce bir mutabakat yapılması, bölgedeki ABD-Rusya rekabeti bir tarafa bırakılarak, insanların canı ve geleceği daha ön plana alınarak, çözüm üretilmesi lazım. Türkiye olarak bütün paydaşlara biz bunu telkin ediyoruz. Artık bırakın bu güç yarışını, gelin çözüm üretelim, bu insanları acıdan, ıstıraptan kurtaralım" diye konuştu.

"FIRAT KALKANI OPERASYONUNDA RUSYA BİZİ MAKUL VE HAKLI GÖRÜYOR"
Rejime karşı savaşan muhaliflerin silahlandırılması tartışması üzerinden bu durumun Suriye'deki ortamı nasıl etkileyeceği sorulan Yıldırım, "Şimdi bir iç savaş var. Herkes bir bağımsızlık mücadelesi veriyor. Dolayısıyla burada her şey mümkün. Taraflar birbirlerini suçluyorlar. Her şey doğru yapılsa herhalde bunlar olmaz. Muhaliflerle konuştuğumuz zaman diyorlar ki, ‘Biz dikta rejimine karşı, Esed'in zulmüne karşı ülkemizi savunuyoruz. Milletimizin canını malını kurtarmaya çalışıyoruz. Bizi topraklarımızdan atmaya çalışan, üzerimize bomba yağdırmaya çalışan bir rejime karşı ne yapabiliriz? Kendi mücadelemizi veriyoruz.' Tabi bir iç savaş olduğu zaman, herkesin birbirini suçlamasından daha doğal bir şey olmaz. Ama olan yine o ülkenin insanlarına oluyor. O acıyı ne Amerika'da yaşayanlar çekebilir ne Rusya'da yaşayanlar anlayabilir, tam olarak. Ama biz anlıyoruz. Çünkü biz bu coğrafyanın bir uzantısıyız. Daha doğrusu onlar bizim coğrafyamızın bir uzantısı. Dolayısıyla bu, fiziken de zihin dünyamızda da bu acıları en iyi anlayan biziz. Biz de bu konuda çözüm üretilmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Daha yakınlaşmış vaziyetteyiz. Mesela, Fırat Kalkanı operasyonunda Rusya bizi makul ve haklı görüyor. Dolayısıyla geçmişe göre, özellikle bu uçak krizinden sonra ilişkilerin normalleşmesiyle birlikte, bölgesel konulardaki bakış açımızda birbirimize daha yakın durmaya başladık" açıklamasında bulundu.

"ESED'E VE RUSYA FEDERASYONU'NA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR"
Halep halkının acil ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, "Halep'e yazık oluyor. On binlerce masum insan ölüm kalım mücadelesi veriyor. Gıdalara erişemiyorlar, temel ihtiyaçlarını göremiyorlar, kafalarını kaldıramıyorlar, bombalar yağıyor. Halep'te bir insanlık dramı yaşanıyor, orada insanlık ölüyor. Bu işin sorumluluğunu, hiçbir ülke tarih boyu veremez. Bunun için mutlaka ve mutlaka ateş durmalı. Halep halkının acil ihtiyaçlarının karşılanması sağlanmalı, oradaki feryatlar görülmeli, duyulmalı diye düşünüyoruz. Biz buna hazırız. İmkan ve fırsat bulduğumuz müddetçe, oraya yardım ulaştırmaya çalışıyoruz. Burada da yine Suriye'ye daha doğrusu Esed'e ve Rusya Federasyonu'na büyük sorumluluk düşüyor, diye düşünüyoruz" dedi.

"SİLAHLA, ÖLDÜRMEKLE, BOMBALAMAKLA BUGÜNE KADAR HANGİ SORUN ÇÖZÜLMÜŞ"
Enerji Kongresi dolayısıyla Türkiye'de bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le yapılacak görüşmelerde, Halep krizine ilişkin bir çözüm konusunda, umudunun olup olmadığı sorulan Başbakan Yıldırım, şu açıklamalarda bulundu: "Mutlaka, görüşmekten başka bir çözüm yok. Silahla, öldürmekle, bombalamakla bugüne kadar hangi sorun çözülmüş? Dünyanın hiçbir yerinde güvenlik boyutlu, savaş yöntemiyle hiçbir sorun çözülememiş. Ancak yaralar daha büyümüş, acılar daha büyümüş, ayrışmalar daha büyümüş. Dolayısıyla, Sayın Putin'in Türkiye ziyareti, Dünya Enerji Kongresi vasıtasıyla geliyor ama Sayın Cumhurbaşkanımızla ikili ilişkileri olacak, bölge sorunları ele alınacak, ikili ilişkilerimizin geliştirilmesi konuşulacak ve mutlaka tabi ki Suriye, genelde bölge sorunları ve özelde Halep üzerinde durulacağını düşünüyorum"

"RUSYA'YLA İLİŞKİLERİMİZ GELİŞECEK, BİR GÜNDE HER ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAZ"
Putin'in Türkiye ziyaretinin, uçak kriziyle yaşanan süreçte artan tansiyonun tamamen yok olduğu manasına gelip gelmediği sorulan Yıldırım, "Tamamen yok olduğunu söylememiz için çok erken ama iyiye doğru gidiş var. 9 Ağustos'ta Sayın Cumhurbaşkanımız St. Petersburg'a gitti. Tam 2 ay sonra Sayın Putin geliyor. Kısa bir süre sonra biz Sayın Medvedev'le buluşacağız. Bunun kararını verdik, telefonla görüştük. Rusya'yla ilişkileri geliştirmek için her türlü adımı atıyoruz. Rusya'yla ilişkilerimiz gelişecek. Adım adım gelişiyor ama bir günde her şey eskisi gibi olmaz. Fakat, düşündüğümüzden daha hızlı ilerliyor. Yakında. Teknik düzeyde çalışılıyor. Burada esas olarak ikili ilişkileri ele alacağız. Ülkelerimiz arasındaki karşılıklı yatırımlar, ticaret, enerji, ulaştırma ve tarım. Bütün bu konuları enine boyuna görüşeceğiz. Bu hafta başından itibaren Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantıları yapılacak. Bizim Sayın Medveved'le bir araya geleceğimiz, programın gündemi de bu toplantılarda oluşturulacak" ifadelerini kullandı.

"ŞİİLER İSE ŞİİLER, SÜNNİLER İSE SÜNNİLER, YERLERİNDE KALSIN"
Musul'da yaşanan gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu: "Bizimle ilgili bir konu yok orada. Bizim dışımızda gelişiyor. Musul'dan DAEŞ'i temizleyeceğiz diye, Bağdat, ABD ve oradaki aşiretler, milis güçlerle bir harekat planlıyor. Bu harekatı yapabilirler, bizim bir itirazımız yok. Bizim sadece itirazımız şudur. Musul'un demografik yapısıyla oynamayın. Yani DAEŞ öncesi Şiiler ise Şiiler, Sünniler ise Sünniler, yerlerinde kalsın. Bu operasyonun amacı, mezhepsel bir üstünlük sağlayacak sonuca dönüşmesin, bizim dediğimiz budur. Bunun ne zararı var? Öbür türlü yaptığınız zaman bu sefer mezhep çatışmaları başlayacak. Bir sorunu çözelim derken daha büyük bir sorunu kucağınızda bulacaksınız. Bizim oradaki varlığımız bugüne kadar, Irak yönetiminin de bilgisi var, zaman zaman kamplara onların bakanları da ziyarette bulundular. Onların yaptığı işin ülke için, teröre karşı ne kadar faydalı olduğunu da söylediler. Hatta Kuzey Irak yönetimi birkaç gün önce açıkladı, bütün bu geçmişi anlattı. Bütün bunlar ortadayken, ne oldu da birden bire kabadayılık yapmaya başladılar, bunu sormak lazım. Bunun bir arka planı var"

"ZAMANI GELDİĞİNDE AÇIKLARIZ, BAŞKA BİR ŞEY VAR"
Başka bir ülkenin dahil olduğunu düşünüp düşünmediği sorulan Yıldırım, "Bunları biz biliyoruz ama zamanı geldiğinde de bunu açıklarız. Başka bir şey var. Yani Irak hükümetine sormak lazım. 30 seneyi aşkın bir süredir, Türkiye'nin canını yakan, Türkiye'nin birliğine ve beraberliğine kast eden, alçak PKK terör örgütünün yuvası haline gelmiş ülkeniz, bu kabadayılığınız, bu afra tafranız biraz da onlara karşı olsun. Bunlara gelince ses soluk yok. Biz orada DAEŞ'le mücadele için bölgede bulunan insanlara destek veriyoruz, eğitiyoruz. Buna karşı laf ediyorlar. Bu abesle iştigaldir, bu asla bizim onaylayacağımız bir şey değildir" diye yanıt verdi.

"FETÖ'YLE MÜCADELE KONUSUNDA RUSYA'NIN KAFASI DAHA BERRAK"
Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili birçok ülkeyi uyarması ve ABD ile yaşanan gerilim üzerinden Rusya'yla bu konuda bir sıkıntı yaşanıp yaşanmadığı sorulan Başbakan Yıldırım, "Yok. Kayda değer bir sıkıntı yaşamadık. FETÖ'yle mücadele konusunda Rusya'nın kafası daha berrak. Çok net, gerekli tedbirleri aldılar zaten. Almaya da devam ediyorlar. ABD de ilk günkü noktada değil. Onlar da meselenin göründüğünden daha derin olduğunu, terör örgütünün emellerinin, faaliyetlerinin çok daha küresel boyutta olduğunu anlamış gibi görünüyorlar. İnşallah devamını getirirler" dedi.

"ABD'YE TÜRKİYE CUMHURİYETİ OLARAK TALEBİMİZİ YAPTIK"
Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesiyle ilgili bir gelişme olup olmadığı sorulan Başbakan Yıldırım, "Gerekli hukuki altyapı oluşturuldu. Talepler yapıldı, belgeler, bilgiler gönderildi. Resmi olarak, geçici tutuklanması ve iade edilmesi konusunda, ABD'ye Türkiye Cumhuriyeti olarak talebimizi yaptık. Sonucunu bekliyoruz" açıklamasında bulundu.

YILDIRIM'DAN TORUNUYLA İLGİLİ AÇIKLAMA: TEDAVİSİ DEVAM EDİYOR
15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaptığı bir açıklamada, Fethullahçı Terör Örgütü'nün kalkışması sonrasında torunuyla yaşadığı bir diyalogu anlattığı hatırlatılan Başbakan Yıldırım, torununun darbe girişimi sonrasındaki durumunun sorulması üzerine Başbakan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı: "Doğrusu o travma biraz daha devam ediyor. Gece uyuyamıyor çocuk. Kısa sureli uyurken, kendi kendisine konuşuyor. Tedavisi devam ediyor. Torunum bir örnek, bunları milyonlara uygulayabilirsiniz. Maalesef olan şeyin, akılla ve mantıkla izahı yok. Bizim bu alçakların yaptığının, Beşar Esed'in yaptığından ne farkı var. O da vatandaşlarının üzerine bomba yağdırıyor. Ama Türk milleti Suriye'deki gibi olmadı. Türk milleti canıyla kanıyla, cesaretiyle bu alçaklara dersini verdi. Bize, bu millete yakışanı yaptı. Türk'ün asaletini bir kez daha gördük"

Kaynak: DHA