AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın yapıldığı Güral Otel'de toplantının kapanış konuşmasını yaptı.

Başbakan Erdoğan, herkesin konumunu ve haddini bileceğini belirterek, "Birileri kürsülere çıkıp konuşurken kendilerini Yassıada Mahkemelerinin savcısı, bizi de Yassıada Mahkemelerinde sanık gibi görüyor. CHP Genel Başkanı, milli şef, diktatör 54 yıl önce Meclis kürsüsüne çıkıp, mütekebbir bir edayla, 'sizi ben bile kurtaramam' diyerek Meclis'i tehdit etmiştir. Artık bu tehditlere boyun eğecek bir Meclis yok. Sizin karşınızda merhum Menderes’in akıbetiyle korkutulan pısırık başbakanlar yok" dedi.

"ORADA KONUŞMA HAKKIN YOK"

Başbakan Erdoğan, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu'nun, Danıştay'ın 146. kuruluş yıl dönümü töreninde yaptığı konuşmaya ilişkin olarak da "Devlet protokolünde böyle bir şey olamaz. Sen misafir olarak geliyorsun, orada konuşma hakkın yok ve çıkıyorsun orada bir saat zehir, zemberek bir konuşma yapıyorsun. Ve seçilmişlere, işte o hücrelerine sinmiş kibirle parmak sallamaya yelteniyorsun. İnsanda en başta bir nezaket olur. Devlet protokolünün karşısında nasıl konuşulacağını, ne kadar konuşulacağını, ne konuşulacağını insan kendine dert eder ve bunu düşünür. CHP kurultayının kürsüsünden değil, Danıştay kürsüsünden konuşuyorsun" ifadelerini kullandı.

"YATIYORLAR, KALKIYORLAR BERKİN ELVAN!"

Başbakan Erdoğan, "Bu Beyfendi, Danıştay kürsüsünden, yakın zamanda gösterilerde hayatını kaybedenlerin isimlerini sayıyor, ölümler üzerinden istismar yapmaya çalışıyor. İstanbul'daki olayı anlatıyor. İstanbul'da yatıyorlar, kalkıyorlar Berkin Elvan... O da o gün onu zikrediyor. Yüzünde maskesi, sapanı, cebinde patlayıcılar... Ama kalkıyor bakıyorsun, mavi medya 'ekmek almaya giderken..." Ekmek almaya maskeyle mi gidilir, sapanla mı gidilir, patlayıcılarla mı gidilir? Her şey ortada" şeklinde konuştu.

"SANA YALAN KONUŞMAK YAKIŞIR MI?"

"Neymiş ona öyle bilgi verilmiş. Sen bilginin kaynağına inmemişsin ki" ifadelerini kullanan Başbakan Erdoğan,  "Senin gibi düşünenler, senin şaklabanların sana bu bilgiyi veriyor. Sen çıkıyorsun bu işin asıl sahibinin karşısında bu doğru olmayan sözleri konuşuyorsun. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ya. Sana yalan konuşmak yakışır mı? Sen bir hukukçusun, güya önünde de profösür var, nasıl bunu yapıyorsun?" dedi.

"SEÇİLMİŞLERE PARMAK SALLAMAYA HAKKINIZ YOK"

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dün devlet protokolüne karşı yapılan bu saygısızlık, aslında tek bir şahsın değil, bir zihniyetin değişmez ruh halidir. Her yıl dönümlerinde biz nezaketle, anlayışla, hoşgörüyle kutlamalara katılıyoruz. Ama birileri bunu bir fırsat olarak görüp o kürsüleri siyasetçiye fırça çekebileceği imkan olarak görüyor. Siz kimsiniz, siyasetçiye ayar verme cürretini kendinizde görüyorsunuz? Seçilmişlere kibirle parmak sallamaya hiçbir zaman hakkınız yok. Bunların dedebabalarının alışkanlığıydı bitti, o artık mazi oldu."

"BUNLARIN KONUŞACAĞI YERE GİTMEM"

Bu törenlerin her yıl ihtilalci zihniyet tarafından siyasetçiye ayar verme ayinlerine dönüşmesinden de çok rahatsız olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, "Bunu da önümüzdeki günlerde konuşacak, bir usule bağlayacağız. Ve bu makamda olduğum sürece de bundan böyle bunların konuşacağı yere hiçbir zaman katılmam" dedi.

"SÜTÜN İÇİNE KARIŞMIŞ PİS SU"

Başbakan Erdoğan, paralel yapıya ilişkin olarak da "Karşımızda mertçe iddialarını ortaya koyan, silahlarını, araçlarını, hedeflerini mertçe sergileyen bir yapı yok. Bu öyle bir yapı ki sütün içine karışmış pis suya benziyor. 35 yıl boyunca o ak sütün içine sızmışlar, orada çok rahat şekilde her türlü hileyi kullanarak gizlenmişler. Dışarıdan baktığınızda nasıl ki sütün içindeki o pis su anlaşılamazsa, gözle görülemezse, bu yapı da maalesef bakmakla görülemiyor. Çünkü amaçları için her yol bunlara meşru" dedi.

"CADI AVIYSA EVET BU CADI AVINI YAPACAĞIZ"

Başbakan Erdoğan, "Eğer bu ülkeye ihanet edenlerin bir görevden alınıp bir başka yere atanması cadı avıysa, evet biz bu cadı avını yapacağız" ifadelerini kullandı.

Paralel yapıya ilişkin, "Bu alçakça saldırıları nefes alıp verdiğim müddetçe unutmayacak ve affetmeyeceğim" diyen Başbakan Erdoğan, paralel yapıyla mücadeleye ilişkin olarak da şunları söyledi:

 "Bu mücadelede ihmalkar davranan milletin emanetine haksızlık eder. Bu mücadelede geri adım atan, uzlaşmaya niyetlenen, yaşananları unutan, milletin emanetini yere düşürür. Bu mücadelede sessiz kalan, tepkisiz kalan, susan, tehdide, şantaja boyun eğen, fırsat kollayan da biliniz ki milletimizin nazarı dikkate kaçmaz ve tarihe de o şekilde kaydolur."

"BİZİM ÇOK SAĞLAM BİR ÇATIMIZ VAR"

Başbakan Erdoğan, "Bizim çok sağlam bir çatımız var, öyle inanıyorum" ifadelerini kullanarak, "Şimdi birileri de çıkmış 'çatı aday bulacağız' diyorlar. 30 Mart'ta milletin estirdiği rüzgar bunların çatılarını uçurdu" dedi.

Yerel seçimler öncesinde şahsına yönelik ağır saldırılarda bulunulduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"30 Mart öncesinde bu yapı eliyle şahsıma çok ağır saldırılar yapıldı, bununla yetinmediler, aileme, çocuklarıma alçakça saldırdılar. Bununla yetinmediler, arkadaşlarıma da saldırdılar. Partimize, hükümetimize, ekonomiye, çözüm sürecine, kardeşliğimize saldırdılar. Bizim üzerimizden Filistin davamıza, Mısır'daki demokrasi davasına, Suriye'deki insanlık davasına saldırdılar. Eğer tüm bunlar yeterli değilse, hatırlatmalıyım ki bunlar MİT tırları üzerinden, Dışişleri'ndeki gizli toplantılar üzerinden istiklalimize, bayrağımıza, toprağımıza saldırdılar. Bana, aileme, arkadaşlarıma, davamıza saldırıldığında susanlar olabilir, ama onlara diyorum ki vatanınıza saldırıldı, bayrağınıza saldırıldı, yani şerefinize taarruz edildi, en azından bunun için susmayın diyorum."

"OĞUZ ATAY BİZİ TARİF ETTİ"

Başbakan Erdoğan, konuşmasında son 200 yıl boyunca, bu toprakların asli unsurların yani milletin, yoksulların, okuyamamış olanların, kendisini ifade edemeyenlerin, çıkış yolları bulamayanların, fırsatları, imkanları olmayanların, milli ve manevi değerlerine sımsıkı bağlı olanların sistematik bir tahkire, aşağılanmaya, ötelenmeye maruz kaldıklarını belirterek, "Rahmetli Oğuz Atay, onları, yani bizleri, 'Tutunamayanlar' olarak tarif etmişti. Evet... Hiç bir ayrım yapmadılar... Dikkatinizi çekiyorum, Elit bir zümre, Türk demeden, Kürt demeden, Alevi, Sünni demeden, Doğulu Batılı demeden; halk yığınlarına karşı sürekli bir kibir sergilemişti" dedi.