Yargıtay kararı yok
Akademisyenlere göre 3. Yargı Paketinde yer alan ev hacizlerine  ilişkin düzenlemeler bir yenilik değil. Akademisyenler  “  Zaten mevcut İİK nın 82. Maddesine  göre de çağdaş ihtiyaç olan buzdolabi, televizyon, çamaşır makinesi gibi ev eşyaları haczedilemez.. Günümüzde yiyecekleri buzdolabı olmadan muhafaza etmek mümkün değil, TV bir eğitim ve kültür aracı. TV yi haczederek siz kişiyi bir eğitim aracından yoksun bıraktığınız gibi haber alma ve kendini geliştirme özgürlüğünü yok ediyorsunuz..Bu ise sosyal devlet ilkelerine aykırı.  Sosyal devlet 1961 ve 1982 Anayasaları ile benimsenmiştir. 1982 Anayasasının 5. Maddesi “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” Diyor..5. madde “ ..  kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya,  devlete görev yüklemektedir” demektedir..
Anayasaların bu buyurucu düzenlemesine rağmen elektronik ev eşlarına ve serbest meslek sahiplerinin  bilgisayar v.s gibi meslekleri için gerekli olan eşyalarına ilişkin doğrudan bir Yargıtay kararı bulamadık.. Çifçinin traktörüne, Doktorun diyaliz makinesi, ticari taksilere ilişkin birçok Yargıtay kararı mevcut, ancak elektronik  ev eşyaları ve ofis malzemelerine ilişkin bu eşyaları ilgilendiren doğrudan bir Yargıtay kararı yok..
HACZİ KİM YAPAR ?
İcradan ve hacizden sorumlu olan icra memurudur..İcrada ve hacizde yasalarla  alacaklıya veya avukata verilen bir yetki veya görev yoktur..Alacaklı veya vekili yasaya göre icra veya hacizde icra memurluğundan sadece talepte bulunur,  memurluk talebi uygun bulursa uygular, bulmaz ise rededer..Memurun işlemleri şikayete tabidir..
UYGULAMA NASIL?
Uygulamada avukatlar hacizlerde icra memurlarından daha aktif görev alıyorlar, avukatlar evlerin ve iş yerlerinin en mahrem yerlerine kadar girip haczedilecek eşya ramakta, hakim kararı olmadan polisin bile yapamadığını yaparak kişilerin özel eşyalarına kadar herşeyi didik didik etmektedirler.. Avukatların bu davranışları haklı olarak infiale neden olmakta ve bazen de avukatın darbedilmesi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Oysa avukat hacizde görevli ve yetkili bir kişi değildir ve bütün bu yapılanlar hukuk dışıdır..Haczi uygulamak icra memurununun görev ve yetkisindedir.. Nitekim  Yargıtay 4. Ceza   Dairesi 2009/3133 Esas, 2011/3082 karar ve 14.03.2011 tarihli kararında haciz sırasında darp edilen avukatı görevli kabul etmedi  ve  esas mahkemesinin kararını bozdu.
FETİŞİZM
Uygulamada avukatın yeri ve borçlu haklarının yok sayılması yaratılan de facto bir durumdur. Avukat ve haciz özünden uzaklaştırılmış ve fetişleştirilmiştir. Bizdeki zihneyetin arkasında borçluların üç kağıtçı, dolandırıcı olduğu gibi bir önyargı yatmaktadır..Bu sakat anlayış borçlulara karşı  Roma Hukukundan daha kötü bir uygulamaya dönüşmüştür. Şimdi ise durum değişiyor, borçluların çağdaş ve anayasal hakları geri geliyor.. Avukatların yapacağı tek şey şimdi öz eleştiri yapmaktır.. Baroların değişime gösterdiği tepki sonuç almayacaktır, çek yasasında olduğu gibi… Avukatlar meslekleri gereği hakkın ve adaletin yanında olmak, sosyal devlet ilkelerini savunmak zorundadırlar..
AVUKATLAR BORÇLULARIN DA AVUKATIDIR
Baroların alacaklıların yerine geçip borçluların aleyhinde açıklamalar yapması tam bir hukusuzluktur.. Bu açıklamaları alacaklılar, işveren kuruluşları yapabilir..Barolara ne oluyor allah aşkına?..Avukatlar borçlularında avukatı değil midir?
Av. Rahmi Ofluoğlu