Cumhuriyet- CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın avukatı Ulaş Özkan “15-20 dakikalık süre sınırlamasını, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkını kısıtlanması olarak düşünüyoruz” diye konuştu. Avukat Ali Rıza Dizdar, sosyalist, ülkücü, JİTEM’ci, asker, gazeteciden bir örgüt çıkarılmaya çalışıldığını belirterek “Buradan illegal örgüt olmaz, olsa olsa karışık çorba olur” dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesindeki küçük salonda görülen davanın 280. duruşması yapıldı. 67’si tutuklu 275 kişinin yargılandığı davanın dünkü duruşmasına Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, gazeteci Tuncay Özkan ve emekli orgeneraller Hasan Iğsız ile Hurşit Tolon’un da aralarında bulunduğu 34 tutuklu sanık katıldı. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 33 sanık duruşmaya gelmedi.

Orgeneral Nusret Taşdeler, GATA’da tedavi altında bulunduğu, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise yasaklı olduğu için duruşmalara katılamıyor. Duruşmada söz alan sanık avukatları “tanık beyanlarının tartışılması, delillerin değerlendirilmesi, bilirkişi raporları gibi” gibi konuları belirleyen CMK 215. Madde çerçevesinde söz aldıklarını belirttiler. Avukatlar dosya kapsamındaki “delillerin değerlendirilmesi”ni belirleyen CMK 216. madde kapsamında söz Hakkılarını saklı tuttuklarını belirterek makul süre talep ettiler. Sanık avukatları ayrıca dosyadaki “hukuka aykırı delillerin ayrılması” talebinde bulundular.

 

Aleyhte delil yok

CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın avukatı Ulaş Özkan, soruşturma sürecinden bu yana dosyaya müvekkili aleyhine bir delilin gelmediğini söyledi. Avukat Özkan “Suçlama odağı olarak gösterilen dijital verilerin CMK 124’e göre delil niteliği taşımadığını, Boğaziçi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniverstesi öğretim üyelerinin uzman görüşleri ortaya koydu” dedi.

Avukat Özkan, bilgisayarından silinen öğelerin bir programla geri getirildiği belirtilen “Balbay’ın notları” olduğu iddia edilen dijital verilere ilişkin mahkeme tarafından TÜBİTAK görevlisi Hayretdin Bahşi’ye yaptırılan bilirkişi raporuna dikkat çekerek “Uzman görüşlerinin ‘delil niteliği’ taşımadığına ilişkin tüm hususlar Hayretdin Bahşi’nin raporuyla da teyit edilmiştir” diye konuştu.

Dava sürecinde dinlenen hiçbir tanığın Balbay aleyhine beyanda bulunmadığını belirten Avukat Ulaş Özkan, gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’ın tanıklığı sırasında Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in yönelttiği sorulara dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı: “Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’ın ifadesi sırasında iddia makamı ‘Ergenekon ile ilgili yazılarında Balbay’dan esinlenip esinlenmediğini’ sormuştur. Oysa Mustafa Balbay’ın Ergenekon ile ilgili ilk yazısı 2 Haziran 2006 tarihinde ‘Er Er Ergenekon Gel Her Yere Kon’ başlığıyla yayımlanmıştır. Aslı Aydıntaş’ın yazısı ise Balbay’dan önce 26 Mayıs 2006 tarihinde ‘Ergenekon Anayasası’ başlığıyla yayımlanmıştır.”

Avukat Ulaş Özkan Mustafa Balbay’ın bir örgüte bağlı olduğuna ilişkin hiçbir delilin olmadığını ifade etti.Avukat Ulaş Özkan sözlerini şöyle tamamladı: “CMK 216. madde kapsamında delillere ilişkin beyanların 15 dakika ya da 20 dakika gibi sürelerle kısıtlanmasının, adil yargılanma hakkı ve savun hakkının kısıtlaması olarak düşündüğümüzü saygıyla belirtiyoruz.”

Avukat Yusuf Erikel, gazeteci Tuncay Özkan ve bazı sanıkların avukatı Ali Rıza Dizdar, mahkemenin avukatlara “deliller ve tanık beyanlarına” ilişkin açıklamalar içi verdiği 15 dakikalık süreyi göndermede bulunarak “İstediğiniz zaman kesebilirsiniz” diyerek sözlerine başladı.

Avukat Dizdar, şöyle devam etti: “Gazeteci Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Prof.Dr. Yalçın Küçük, Doğu Perinçek, özel timciler, sosyalistler, ülkücüler, milliyetçiler, benim müvekkilim Yusaf Erikel gibi dini bütünler, JİTEM’ci Arif Doğan, işkenceciler, organize şube, müdürleri bu davada bir arada yargılanıyor. Böyle illegal örgüt olmaz, olsa olsa illegal çorba, karışık çorba olur.”

 

Komünist diye bağırdı

Tutuklu sanık avukat Kemal Kerinçsiz’i işaret eden Avukat Dizdar “Kemal ile birbirimize adliye koridorlarında az mı bağırdık? Kemal bana ‘Komünist’ diye bağırdı. Bu sanıkların dilleri birbirleriyle uyuşmuyor” diye konuştu.

Avukat Dizdar “Cuma yasası diye bir şey var. Her Cuma günü her ilden kaymakam, vali, emniyet müdürleri, askerler irtica ve terör konusanda konuşurlar. 2003’te Ergenekon diye bir örgüt varsa bu Cuma toplantılarının tutanakları dosyaya getirilsin” şeklinde talepte bulundu.

Avukat Dizdar, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına da dikkat çekerek “Ben 1961’den beri bu MGK’ye karşıyım. MGK toplantılarında Başbakanlar, Genelkurmay Başkanları, kuvvet komutanları ne konuştular, tutanakları getirilsin” dedi.

 

Terör ve irtica

Terörle ve irtica ile mücadelenin sadece TSK değil, bütün yurttaşların görevi olduğunu savunanarak Dizdar şöyle devam etti: “İrtica denilince sadece İslamiyet anlaşılmaması lazım. Budizm, Hırıstiyanlar var. Din nedeniyle insanları geri getiriyorlarsa mücadele edeceksiniz. İrtica ile mücadele etmek herkesin görevidir. Bu suç değil. Devrimi ve Atatürk'ü savunmak suç değil. Bu delillerle de sanıkları suçlamak mümkün değildir.”

Doğu Perinçek’in avukatı Hikmet Fırat Aslan, delillerin tartışılması aşamasını düzenleyen CMK 216. maddeye göre açıklama yapmak için süre talep etti. Deniz Yıldırım’ın avukatı İbrahim Erdoğan, müvekkili hakkında dosyada bulunan delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiklerine dikkat çekerek “Hukuka aykırı deliller ayrıştırılmalıdır” diye konuştu.

 

Sedat Peker’in avukatı

Tutuklu sanık Sedat Peker’in avukatı Mehmet Doğurga ise müvekkilinin 1998 yılından bu yana başka davalardan cezaevinde olduğunu anlattı. Sedat Peker’in yargılandığı 14 davanın 11’inden beraat ettiğini söyleyen Avukat Doğurga, “Peker Ergenekon sanıklarından hiçbiriyle yargılanmadı. Sadece Boğaç Kaan Murathan ile yargılandı. Murathan, Peker’in bel rahatsızlığı nedeniyle spor hocasıydı” dedi. Doğurga, davada tanık olarak dinlenen eski Organize Şube komiserlerinden Ahmet İhtiyaroğlu’nun da Sedat Peker’e işkenceden yargılanıp meslekten atıldığını anlatarak “Bu nedenle beni de Sedat Peker’i de sevmezler. O nedenle getirip bu davaya koydular” dedi.Avukat Doğurga, Sedat Peker’in, Ergenekon terör örgütünün yurtdışındaki toplantılara katıldığı suçlamasını reddettiklerini belirterek “Emekli tuğgeneral Veli Küçük ile tanışıyorlar. Bunu inkar etmiyoruz. Ama bu örgütsel bağ değil, baba dostudur. Sami Hoştan’ı alemder tanır, ‘abi’ der. Ne yapalım, alemin kuralı bu.”

 

Sahipsiz flaş bellek

İnternet Andıcı dosyasının tutuksuz sanıklarından Emekli Yarbay tutuksuz sanık Recai Alkan’ın avukatı İhsan Nuri Tezel, “Amiralle suikast” olarak bilinen davanın delilleri arasında bulunan ve kime ait olduğu tespit edilemeyen bir flaş bellekteki bir cümlelik kayıt nedeniyle suçlandığını anlattı. Avukat Tezel, müvekkilinin 6 Aralık 2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bulunduğu iddia edilen dijital belgelerle suçlandığını anlattı. Suçlamaya konu olan 2 belgenin bulunduğu 5 No.lu harddiske ilişkin Balyoz davası sırasında uzman görüşü alındığını anımsatan Saraçoğlu şu konuların altını çizdi: “Uzmanlar 5 No.lu harddiskteki suçlamaya konu olan klasörün temmuz 2009’dan sonra ‘manikülatif’ şekilde yüklendiğini ıspat etmişlerdir. 2003’te oluşturulan bu belgelerin 2009’dan sonra kullanlan yazı formatlarıyla yazıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla suçlamaya konu Kitleşim belgesinin delil değeri yoktur.”

 

Tanık talebi

İnternet Andıcı dosyasının tutuksuz sanıkları Fatih Koca ve Cem Şimşek’in avukatı Kemal Yener Saraçoğlu da dijital verilere ilişkin konuştu. Suçlamaya konu 2 dijital kayıt arasında tezat olduğunu söyleyen Avukat Yener, müvekkilleriyle ilgili tespit tutanağı hazırlayan 2 polis memurunun tanık olarak dinlenilmesini talep etti.

 

Duruşma 18 Mart Pazartesi gününe ertelendi

Sanık ve avukatların dosyadaki deliller ile tanık ifadelerine ilişkin beyanlarının alındığı Ergenekon davasına, 18 Mart Pazartesi günü devam edilecek. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada konuşan tutuklu sanık CHP Milletvekili Mustafa Balbay'ın avukatı Ulaş Özkan, müvekkilinin bir örgüte bağlı olduğuna ilişkin hiçbir delil bulunmadığını söyledi.

Özkan, delillere ilişkin beyanların 15 dakika ya da 20 dakika gibi süreler tanınarak alınmasını, adil yargılanma ile savunma hakkının kısıtlaması olarak gördüklerini kaydetti.
Duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, naip hakim Hüsnü Çalmuk tarafından ''yeni isimler'' ve ''general listesi'' adlı dosyalardaki telefon listeleriyle ilgili inceleme yapıldığını belirtti.

Bunun üzerine söz alan avukat İlkay Sezer, incelemeye göre, 1. Ordu Komutanlığı'na ait resmi telefonlarla yapılan görüşmelerin sanki müvekkili Hurşit Tolon tarafından gerçekleştirilmiş izlenimi yaratıldığını söyledi. Sezer, bu görüşmelerden bazılarında sanıklardan Muzaffer Tekin ve Oktay Yıldırım'a ait kayıtların da olduğunu anlattı.

Bunun üzerine söz alan Muzaffer Tekin de davada tutuklu yargılanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un, babasının askeri olduğunu belirterek, Başbuğ'un teğmenliğinde babasının görev yaptığı Maltepe Zırhlı Tugayı'na gittiğini ifade etti.

Tekin, ''Babam kendisini çok severdi. Bize de hep onu örnek gösterirdi. Bizim de onun gibi bir teğmen olmamızı isterdi. Kendisini teğmenliğinden beri tanır ve saygı duyarım. Kendisi benim idolümdür. Başbuğ'u, 2005 yılında kardeşimle birlikte 1. Ordu Komutanlığı yaptığı dönemde ziyaret ettik. Ona, babamla birlikte çektirdikleri fotoğrafı verdik. Çok memnun oldu. Zaman zaman, ortak tanıdıklarımız aracılığıyla neden arayıp sormadığımız şeklinde haber yollardı. Biz de aldığımız terbiye gereği arayıp rahatsız etmezdik'' diye konuştu.

Avukatların beyanlarının tamamlanmasının ardından duruşma 18 Mart Pazartesi gününe ertelendi.