Konuyla ilgili olarak AA muhabirine görüşlerini açıklayan Küçükgüngör, süren soruşturmada özel bir gizliliğin bulunduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Ceza muhakemesi kanunun 155. maddesinde soruşturmanın gizliliği düzenlenmiş. Bu genel bir düzenleme. Kanunda başka hüküm olması halinde gizlilikten feragat edilebilir. Aynı kanununun 153. maddesinin 2. fıkrasında da özel gizlilik düzenlenmiş. Soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek kanaat Cumhuriyet Savcısı'nda oluşmuşsa sulh ceza hakimine müracaat ederek, 'sanığın ve sanık vekillerinin dosyayı incelemesi ve evrak alması yasaklanabilir' diyor. Bu soruşturmada da 153 maddenin 2. fıkrası içerisinde verilmiş. Fakat bu öyle ağır bir gizlilik ki sanığın kendisi ve vekili dahi dosyadan bilgi yada belge alamadığı gibi inceleme de yapamıyor. Böyle bir kararın verildiği bir yerde, savcılığın soruşturmanın selametini de tehlikeye atacak şekilde bilgileri, belgeleri ve delilleri TFF'ye göndermesi ve paylaşması sakıncalı. Ancak bunu yaptılar. Bana göre artık gizlilik ortadan kalktı. Bilgi ve belgelerin tüm sanıklara ve sanık vekillerine açılması lazım. TFF'de kozmik odada saklamak yerine, bu bilgileri, belgeleri ve delilleri ilgili kişilerle ve bunların vekilleriyle paylaşmak durumunda. Savcılık dahi gizliliği bırakmış durumda iken Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) hala bilgi, belge ve delilleri saklaması uygun değil. Bilgi, belge ve deliller toplanıp, paylaşılır hale geldiyse tutuklu olanlar Aziz Yıldırım başta olmak üzere tüm sanıkların serbest kalması gerekiyor."

Tutukluluğun temel sebebinin bilgi, belge ve delillerin karartılması olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Küçükgüngör, "Savcılık özel gizlilik kararı verilmiş bir soruşturmada bilgi, belge ve delilleri paylaşacak derecede toplamışsa ki paylaşması delillerin tamamen toplanması anlamına geliyor. Bu derece deliller toplanmışsa, paylaşılır hale geldiyse, sanıkları delillerin karartma şüphesi ortadan kalkmıştır. Tutukluğun temel sebebi de budur. Bu da Aziz  Yıldırım başta olmak üzere diğer tutukluların salıverilmesi anlamına geliyor" dedi.


-Kanun ve ana statü ayrı, futbol müsabaka talimatı ayrı telden çalıyor-

Spor Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Erkan Küçükgüngör, TFF tarafından verilecek bir kararda, TFF'nin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun ve ana statü, disiplin kurulunu işaret ederken, futbol müsabaka talimatının ise TFF Yönetim Kurulu'nun bu konuda yetkili olduğunu göstermesi, hukuki açıdan çok sakıncalı bir durumun ortaya çıkmasına neden oluşturduğunu söyledi.

Küçükgüngör, konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı: "TFF'nin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunda disiplin kurullarının yetkisi ortaya konmuş. Kanunda 'her türlü disiplin ihlalini disiplin kurulu karara bağlar' der. 'Her türlü' ifadesi çok önemli. Kanuna dayalı olarak çıkarılan bir de ana statü var. Ana statünün 58. maddesinde ise 'tüm disiplin ihlalleri disiplin kurulları tarafından ele alınır ve karara bağlanır' der. Disiplin talimatının 55. maddesi müsabaka sonucunu etkilemeyi düzenlenmiş. Kişiler veya kulüpler eğer müsabaka sonucunu etkiyecek şekilde hareket ederlerse, küme düşürme cezası ile cezalandırılır. Ayrıca para cezası verilir gibi düzenlemeler yapılmış. Futbol Müsabaka Talimatı'na bakıyoruz. 24. maddesinde şike ve teşvik primi durumunda cezaları verme yetkisi TFF Yönetim Kurulu'na aittir. Bu dikkat çekici bir husus. Çok ciddi hukuka aykırılık var. Kanun ve ana statü disiplin kuruluna aittir diyor. Futbol disiplin talimatında da karar verme yetkisi yönetim kuruluna verilmiş. Futbol müsabaka talimatının kanuna ve ana statüye mutlaka uygun olması gerekir. Futbol müsabaka talimatı diğerlerine aykırı. Esas hukuka aykırılık burada. Eğer TFF Yönetim Kurulu şike ve teşvik ile ilgili bir ceza kararı verirse, çok büyük hukuka aykırılık ortaya çıkacak. Bu da doğrudan tahkim değil, devlet yargısına intikal ettirilip istenecek bir durum doğuracaktır."

-TFF, etik kurula bağlı değil-

Erkan Küçükgüngör, TFF yetkililerinin yaptıkları açıklamalarda, etik kurulunun dosyayı incelemesi sonrasında kendilerinin bir karar vereceğini ifade etmelerinin sakıncalı olduğunu belirterek, "TFF Yönetim Kurulu, etik kurulu'nun
kararına göre bir karar verecektir diye birşey sözkonusu değil" dedi.

Etik kurulunun kararının sadece bir görüşten ibaret olduğuna dikkati çeken Küçükgüngör, "Etik kurulu ve disiplin kuruluna göre 'etik kurulunun hazırlayacağı rapor sadece bir görüşten ibarettir' der. Nihai kararın yönetim
kurulu tarafından verileceği söylenir. Ancak bunda da hukuka aykırılık var. Bu açıklamalar güven sarsıcı açıklamalar. Yönetim kurulu, etik kurulunun kararına bağlı bir karar verecektir diye bir durum da ortada yok. Talimatlarda böyle bir
husus var" şeklinde konuştu.

-TFF ve UEFA'nın durumu

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Spor Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Erkan Küçükgüngör, TFF'nin, UEFA'nın söylediklerini iyimser algıladığını belirterek, "UEFA diyor ki 'şikeye sıfır tolerans' ikincisi de
'mümkün olan en kısa zamanda kararınızı verin.' Federasyon biraz iyimser algılamış. Burada iki temel uyarı var. Federasyon soruşturmayla ilgili adımları hukuki çerçevede hızla atmalı. TFF'nin vereceği karar söylediklerim yönünde
hiçbir şey ifade etmiyor. O aşamada işler çok karışacak. Şu anda çok sakin bir ortamdayız. TFF'nin kararı sonrasında çok daha fazla hukuki sıkıntılar yaşanacak. Cezaların indirilmesi gerekiyor. Cezalar dünya standartlarına göre yapılmalıdır" değerlendirmesini yaptı.

-TFF ve Tahkim Kurulu-

TFF Tahkim Kurulu'nun hukuki anlamda uygun bir oluşum olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Küçükgüngör, kararı denetleyeceklerin, kararı verenler tarafından seçilmesine dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Tahkim kurulu üyeleri, federasyon başkanın teklifi ve yönetim kurulunun kararıyla atanır. Bir anlamda yönetim kurulu kendi kararlarını denetleyecek kurulun üyelerini kendi tayin ediyor. Tahkim kurulu yetkisini anayasadan alıyor. Bu durum bağımsızlık ve tarafsızlık yaratacak bir durum. Son karar merci Tahkim Kurulu olmasına karşın bu karara karşı da bence bir itiraz sözkonusu olabilmelidir" dedi.

-"TFF güven vermiyor"-

Erkan Küçükgüngör, TFF'nin son günlerde yaptığı açıklamalarla hem futbol kamuoyuna, hem de futbol camiasına güven veremediğini belirtti. Küçükgüngör, sözlerini şöyle tamamladı: "Yaşadığımız süreçte en büyük sorun TFF'nin futbol kamuoyuna ve camiaya güven vermemesi. Yaptığı açıklamalar, attığı adımlar bir hukukçu gözüyle değerlendirildiği zaman güven vermekten uzak görünüyor. 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunu'nun 11. maddesiyle şike ve teşvik suç haline getirildi. Bu kanun Avrupa ve dünyada bir ilk. Bu ağır cezalarla şike ve teşvikin cezalandırıldığı başka bir ülke yok. Bu cezalar, Avrupa ve dünya seviyesinde makul seviyelere düşürülmeli. Cezalar çok ağır. Bu kanunun yapılmasında eski TFF yönetimi çok aktif rol aldı. Bu kanunun gerçek babası TFF'dir. Bunun ana sebebi de şudur. TFF, 'şike ve teşvik ile ben başa çıkamıyorum. Dolayısıyla devlet, emniyet, savcı ve mahkemeler aracılığıyla bu işe el koysun' şeklinde bir yaklaşım sergiledi. Kanunun çıkma nedenini bu husus oluşturuyor. Devletin bu kadar sert bir şekilde sporun içine girmesi dünya sistematiğine de aykırı bir durum. Başta Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) olmak üzere sporla ilgili kurumlar devletin bu şekilde sporun içine girmesine karşı."


AA